Dayatmacı Din, Yaratıcı Kavramı ve Değişim

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Yeni eğitim döneminin başlamasına az zaman kala sorunlar yetmezmiş gibi bir de müfredat tartışması başladı.

‘Laik eğitim’

‘Atatürk’süz eğitime hayır’ söylemi ile yeni müfredata karşı çıkanlar olduğu gibi, ‘Din eğitimi kısıtlanamaz, temel insan haklarındandır’ diyenler de fikirlerini beyan ediyorlar.

İki kesimi de objektif bir şekilde dinlemeye ve anlamaya özen gösteriyorum.

Olaylara uzaktan ve yukarıdan bakmanın çok yararları olduğu kanaatindeyim. Yukarıdan bakmak derken enaniyet sezilmesin, hem dünya ölçeğinde hem de tarihsel ölçekte bakmayı kastediyorum.

Müfredata ısrarla sokulan bir din eğitimi var, teoride seçmeli ders gibi görünse de, başka seçecek derslerin eğitimcisi olmayınca mecburen seçilmek zorunda kalınacak statüye çıkan bir seçmeli ders.

Din eğitimi mecburi olabilir mi?

Din, özgür iradeyle ve akıl ile seçilen bir gerçekliktir.

Dine yönelen bir yönümüz vardır. Bunu yadsıyamayız. İnançısızım diyen insanlar bile mutlaka bir şeylere inanırlar.

Kabile dinleri, uzakdoğu dinleri ve ibrahimi dinler diye sınıflandıracak olursak; bunların bilgi bakımından eğitimin içinde olması önemlidir.

Neden?

Çünkü Quantum fiziği yaygınlaşıp ve metafiziğe bakış değiştikçe, insanların metafizik alana merakı daha da arttı.

Fimler, bilgisayar oyunları, yeni moda akımlar hep daha fazla metafizik alana kaymaya başladılar.

Tamamen maddeci olan eğitim ve kültürün tepkisel sonucu da buna eklenince, dinler ve inançlar daha da önem kazanmaya başladı.

İşte bu bakımdan dinlerin eğitimi önemli ve gerekli.

Aksi takdirde merdiven altı eğitimler ve yönlendirmelerle genç dimağlar kirlenir ve bugün yaşadığımız gibi İS (IŞİD veya DEAŞ) dediğimiz terör örgütünde bile sayıları azımsanmayacak kadar çok Avrupalı genç bulunur ve artarak devam eder.

İslam’la ilgisi olmayan bu Avrupalı gençlerin orada işi ne denebilir.

Dediğim gibi, dünya ve yeni anlayış oraya yönelmekte.

Ne kadar kontrol etmeye çalışırsanız çalışın, eğer ‘dark-net’ diye bir olgu varsa, sizin kontrolünüzün bir hükmü kalmaz.

Din eğitiminden ziyade dinlerin eğitimi önemsenmeli ve müfredata alınmalıdır.

Burada da önemli olan: Tarzdır…

Tarzınız nasıl olacak.

Burada da örnek kaynak Yaratıcı’nın kendisi. Ayette geçtiği gibi: ‘Senin görevin sadece tebliğ’.

Genç dimağlara dinleri anlatacağız. Tercihi onlara bırakacağız. İster inanırlar, ister inanmazlar.

Ama bu bir risk?

Evet, risk. İşte bu yüzden Din, yani imtihan.

Kavganın sebebi işte bu tarz meselesi.

Müfredatı hazırlayanlar istiyorlar ki, risk olmasın ve biz anladığımız Din’i (İslam’ı) yeni nesillere kabul ettirelim.

Birincisi, siz Yaratıcı’nın verdiği hakkı O’nun adına alıkoyamazsınız.

İkincisi, risk olacak ki, imtihan olsun.

Üçüncüsü, sizin anladığınız din yada İslam sizi bağlar, o anlayışı başkasına özellikle yeni nesillere empoze etme hakkınız yok.

Din dediğimizde temel konu inanmadır. İnanma dediğimizde de inanılacak varlık yani Yaratıcı.

Konu yaratıcıyı anlatma ise, gene Yaratıcı’nın verdiği örneğe bakarız:

Enam suresinde anlatılan Hz. İbrahim’in Yaratıcı’yı araması ve örneklemeleri.

Ayetlerde neden bu anlatılmıştır. Bize bir taslak ve örnek teşkil ettiği için.

Dünyayı, evreni anlatarak Yaratıcı’ya ulaşma.

Budur temel kıstasımız.

Bunun olması için de fen bilimlerini yeni nesillere anlatmak ve onların Yaratıcı’ya ulaşmalarını sağlamaktır.

Kendi vücutlarını, çevrelerindeki tabiat gibi mükemmel işleyen sistemi ve kainatı gözlemlemek.

Yani alemden Allah’a ulaşma.

Yaratılmışların hiçbirisine benzemeyen bir varlığın salt kendinden başlanılarak anlatılması, algılanması ve inanılması bakımından realist değildir.

Aslında yeni müfredatta yapılmak istenen biraz da bu.

Bu tarzda yaklaştığınızda da, O varlığın gücü, O’ndan korkulması gibi dinden uzaklaştıran etkenlerle uğraşmak zorunda kalırsınız.

Çünkü bu yaklaşım tarzı sebebiyledir bugün yaşadığımız sorunların bir çoğu.

Fakülteye başladığım 1993 yılından bu yana yaklaşık çeyrek asır geçti. O zamandan bu zamana oluşan değişim, beni hem şaşırtıyor, hem de tedirgin ediyor.

Eskiden korkutmacı ve dayatmacı olan inanç ve din konusu, daha da arttı ve artmaya devam ediyor.

Eskiden Yaratıcı’nın korkulan bir varlık olması konusu vardı, ama şimdi daha fazla olmasına çaba serfediliyor.

Eskiden Yaratıcı’nın nasıllığını ve yaratmasının nasıllığını konuşmak zordu, artık daha da zor.

Eskiden kelami konularda cennet-cehennem endeksli anlatımlar vardı, artık çok daha fazla.

Eskiden ‘daha dün cennetten gelinmiş gibi’ cennet anlatılırdı, artık daha da fazla ve hatta cennetten parseller dağıtılıyor. (Geçen zamanda cemaatleri ve tarikatleri içerden biri olarak gözlemlediklerime dayanarak ifade ediyorum).

Eskiden kıyamete dair konuşmalar vardı, artık o yetmiyor, kıyamet savaşları seneryoları da ekleniyor. (Kimi İslami yazarların sürekli ele almaları bile garip).

Eskiden inanılan ve okunan bir İslam düşüncesi vardı, artık İslam düşüncesi yerini İslam siyaseti aldı; tabii bu da ne kadar İslami ise.

Umarım bundan sonraki yıllar geriye dönme değil, bilimsel anlayışla ve özgürlükçü yaklaşımla ileriye gitme şeklinde gelişir.

Sevgi ve Bilgiyle kalın…

 

Önceki İçerikKuzey Kore ateşle oynamaya devam ediyor.. Üç hafta içinde ikinci füze
Sonraki İçerikBaşmüzakereci Çelik: AB, üyelik müzakereleri çerçevesinde Türkiye’ye ‘şantaj’ uyguluyor
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz