Eski çamlar bardak, eski ateşli fetöcüler de abartılı Erdoğancı oldu

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Eski çamlar bardak oldu sözünü hepiniz bilirsiniz.

Eskiden cam bardaklar yokken ağaçtan yapılan bardaklar kullanılırmış.

Bu ağaç bardakların da en makbulü çam ağacından yapılanlarıymış.

Çam ağacından bardak yapımıyla uğraşan bir köyden delikanlının biri askere gitmiş. İki yıl askerlikten sonra köyüne dönmüş. Köy yolunun girişinde, yolun iki kenarında yıllardan beri arz-ı endam eden ağaçları göremeyince şaşırmış. Acaba yanlış bir yola mı girdim diye düşünürken, köyden kendisini karşılamaya arkadaşları gelmiş. Sarılıp, kucaklaşıp hasret giderdikten sonra, arkadaşları onun şaşkın bakışlarını farketmişler.

Birisi sormuş: ‘Hayırdır, sevinmedin mi geldiğimize?’

Çocuk şaşkın ve meraklı cevaplamış: ‘Tabi sevindim. Ama eskiden bu yolun iki kenarı devasa çam ağaçları ile doluydu. Şimdi ondan eser yok. Ne oldu buralara?’

Arkadaşı dilimize pelesenk olan o cümleyle cevap vermiş: ‘Ohoo. Eski çamlar bardak oldu’

Bu deyimin hikayesi çeşitli kaynaklarda farklı farklı anlatılır.

Kimisinde babası oğluna aynı cümleyi sarfeder, kimisinde annesi oğluna.

Çam ağaçlarının kesilip bardak haline getirilmesinden doğan bu ifade, özellikle bugünlerde bazı kişiler için bizim de sık sık kullandığımız deyim oldu.

Bir gazetede köşe yazarlığı yapan bir şahıs, bugünkü yazısında eski cumhurbaşkanı sayın A.Gül ve arkadaşları hakkında suçlama dolu ifadeler yazmış.

Eski cumhurbaşkanı hakkında kullanılan bu ifadeleri okuduğumda ‘pişkinliğin bu kadarı da pes’ demeden kendimi alamadım.

Bir insan düşünün, 18 yaşında bir yapıya dahil olsun ve o yapının içinde kırk seneye varan bir zaman aktif olarak bulunsun. Ve neden olduğu bilinmeyen sebeplerle oradan ayrılsın ve bu yapı yanına başka güçleri de alarak demokratik yönetime karşı darbe girişimine yeltensin. Bu kişi de sütten çıkmış ak kaşık gibi ak-pak olsun. Ne kadar garip değil mi?

Ben ‘şucu-bucu olmayın, sistemci olun’ diye yetiştirilmiş birisiyim. Şahıslara bağlanma yada şucu-bucu nasıl olunur bilmiyorum.

Bu ve benzeri insanlar yıllar yılı bir insanın peşinden koştular ve adeta… neyse gene de demiyim.

Şimdi de başka bir şahıs buldular ve ne derse doğrudur edasındalar.

Artık bu samimi bir yer değiştirme mi değil mi bilemem.

Bu şekilde şahıslara bağlanma doğu kültüründe yaygındır, ama dinde yoktur.

Bu ve benzeri şahısların sürekli referans verdikleri İslam, insanlara bağlanmayı kaldırmış bir dindir. Öyle olmamış olsaydı; İslam hukukunda ‘Kuran-sünnet-icma-kıyas’ yerine şuna-buna bağlanın ifadesi olurdu, yada Hz. Peygamber direk ‘benden sonra şu kişi vekilimdir’ derdi.

Salt varlıksal olarak bile, İslam şahıslar üzerinden yürümeyen bir dindir.

Neden mi.

Çünkü öyle bir din olsa; Hz. Peygamber’in oğlu vefat etmez ve o kanaldan günümüze kadar gelirdi. Oğlunun vefatı bize gösterir ki; önemli olan şahıslar değil sistemdir.

Hz. Peygamber kendi kızına ‘babanın peygamber olmasına güvenme’ demezdi.

Sayın A.Gül ile ilgili yakışıksız, seviyesiz, suçlayıcı ve dinsel referansları alet ederek kullanılan bu cümleler beni bir hayli düşündürdü. Şöyle kaleme almış bu yazar:

‘Birlikte kurmuş oldukları AK Parti bünyesi içerisinde, özellikle Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu gibi isimlerin hepsi, Tayyip Erdoğan tarafından kardeş olarak gördüğü ve onları öne sürüp, birisini Cumhurbaşkanı, birisini Başbakan ve diğerini de meclis başkanı yaptığı halde, bu üç önemli görevde vazife yapan parti kurucusu isimler, maalesef içinde bulunduğumuz, mevcut şu kritik günlerde, ülkemizin ve devletimizin, hem FETÖ, hem hain ABD ve AB ülkelerinin ihanetleri ve ihanet çeteleri ile etrafımızda yakmış oldukları ateş çemberi ile aynen Kurtuluş Savaşı’ndaki gibi, devletimizi çökertmek üzere, kuşattıkları bu kritik referandum sürecinde, yapılan davete katılmamışlardır’.

Bu kişi fetö ifadesini kullanmış ve hem de vurgulama ile.

Ya peki siz?

1966 yılında bu yapıya dahil olan bu şahıs 2005 yılına kadar ne kadar aktif rol aldı ki; üst düzey görevlerde bulundu, gazete ve radyoda önemli pozisyonlarda yer aldı, hatta samanyolu TV’nin genel müdür yardımcılığını yaptı ve hatta bu örgütün başının sağ kolu olduğu bile iddia edildi.

İlk baştan beri bu yapının içinde bulunan ve yamanlar lisesinde müdür yardımcılıkları görevlerinde bulunan onlarca kişi değil de neden bu şahıs bu kadar yükseldi?

Demek ki çok aktif ve bu yapının içinde birçok faaliyette etkin çalışmış ve kendini F.G.’ne kabul ettirmiş birisi.

İşte burada da, şu soru aklıma geldi:

Bu kadar sayın Erdoğan’ı seviyorsunuz.

Hatta bu sevgi o kadar abartılı hale gelmiş ki; sayın A.Gül için Referanduma Evet diyemeyeceğini ima eden veya açıkca söyleyen bu ve benzeri isimler, ileride tarih karşısında, hiçbir mazeretle kendilerini aklayamayacaklar, ahirette de, dünyada da itibarlarını yitirmiş olacaklardır’ ifadesini kullanacak kadar suçlayıcı, dini menfaate alet edici ruh haline girmişsiniz.

 

Neden bunları yazma ihtiyacı duydum sizce.

Çünkü söylenen bu sözler, öylece kalacak ve insanlar da bunu kabul edip inanacaklar.

Sayın Gül ve arkadaşları ve onlar gibi düşünen insanlar için söylenen bu sözler alenen yalandır ve iftiradır.

Siyasi tercihlerini ifade etmeyen bu insanlara yapılan bu davranış şekli alenen dini kullanarak menfaat elde etmedir. Tıpkı Muaviye gibi…

Sayın Gül ve arkadaşları gibi ‘devlet adamı olmanın hakkını veren’ siyasilerimiz, toplumda huzursuzluk olmasın diye fikirlerini bile ifade etmek istemiyor olabilirler.

Onlar ve onlar gibi düşünen insanlar sizin gibi her türlü karanlık işe girip sonrasında masummuş gibi yapan insanlar değillerdir.

Onlar zaten kendilerini aklamış olan insanlardır.

Siz kendinizi aklamaya çalıştığınız için bu kadar Erdoğancılık yapmaktasınız.

Onlar ve onlar gibi düşünen insanlar ahirette de, dünyada da itibarlı kişilerdir.

Ahiretin mühür memuru siz ve sizler gibi insanlar değildir.

Allah sizleri kendine memur tayin etmemiştir ve din adına bu kesin ifadeleri kullanmak açıkça küstahlıktır.

Bu şahıs ve benzer şahıslar hakkında insan düşününce soruyor doğal olarak:

Siz nasıl oluyor da, o kadar yaptıklarınıza rağmen sütten çıkmış ak kaşık gibi ortada gezebiliyorsunuz?

Toplumda kamplaşmaları körükleyen her davranış kimden gelirse gelsin yanlıştır ve kötüdür.

Akp içinde de, kendini müslüman olarak tanımlayan ve müslüman olarak yaşamak isteyen insanların içinde de ‘hayır’ oyu kullanacaklar vardır ve olacaktır.

Bu kararları üzerine tahakküm kurmaya çalışmak, kararlarını suçlamak ve hatta onları dinsel argümanlarla korkutmaya çalışmaya kimsenin hakkı yoktur ve buna yeltenmek de haddi aşmaktır.

‘Sen çok yaşa padişahım’ sürecini yaşayan bir ülkede siz ve sizin gibiler istediğiniz kadar bağıra bağıra sloganlarınızı atıp göze girmeye çalışabilirsiniz, bunda kişisel hukuka saldırı adına bir sorun yoktur.

Ancak, kalkıp da başka insanların hukukuna girmeye kalkarsanız bu alenen kişisel alana tecavüzdür.

Bu ve benzeri söylemler ve davranışlar referandum sonrasında da sorun çıkaracak tehlikeli çıkışlardır.

Olur ya Allahu alem, referandumdan ‘hayır’ çıktı. Ne olacak o zaman peki bu söylemler ve bu davranışlar ve gerisinde gelecek zincirleme söz ve davranışlar. Ve gerginleşecek toplum ne durumda olacak, bunları düşünüyor musunuz peki.

İşte karaladığınız insanlar bunları düşündükleri için vakur bir şekilde susmaktalar.

Referandumdan sonra akl-ı selim sahibi chplilere, İslami kesime, akl-ı selim sahibi vatandaşlarımıza büyük görevler düşmekte.

Akp milletvekili ve anayasa değişikliklerinin görünürdeki mimarı Burhan Kuzu bile ‘16 Nisan Referandumunda Evet çıktığında Ülke yeniden doğmuş gibi dinamizm kazanacak, Hayır çıktığında olacakları hiç düşünmek istemiyorum’ gibi bir ifade kullanıyorsa, akl-ı selim sahibi bütün vatandaşlarımızı uyanık olmaya, arabulucu olmaya ve akl-ı selim hallerini açıkça ortaya koymaya çağırıyorum.

Referandum sonrası Türkiye için en çok ihtiyacımız olacak şeyler: Barış, birlikte yaşamaya çalışmak ve hukukun üstünlüğüdür.

Aziz milletimiz bütün sıkıntılı dönemlerde ‘ortak aklı’ çok güzel tesis etmiş ve başarılı olmuştur.

İnanıyorum ki 16 Nisan sonrasında da aynısını yapacaktır.

 

Sevgi ve bilgiyle barış içinde kalın…

 

 

Önceki İçerikKılıçdaroğlu’ndan ‘kontrollü darbe’ açıklaması..
Sonraki İçerikBugün de bir saldırı: Irak/Tikrit’te intihar saldırısında en az 31 ölü..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

  1. Sizi severek takip ediyorum. Bu yazınızda dikkatimi çeken bir konuyu belirtmek istiyorum; Söz konusu zat ‘ahirette de, dünyada da itibarlarını yitirmiş olacaklardır’ cümlesi ile gerçekten kendisini Allah tarafından yetkilendirilmiş bir konumda görme gafletine düşmüştür. Bu büyük yanlışa karşılık sizin de ‘Onlar ve onlar gibi düşünen insanlar ahirette de, dünyada da itibarlı kişilerdir’ şeklinde karşılık vermeniz bence doğru olmamıştır. Saygı ve sevgilerimle..

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz