- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Hafta sonu hareketli geçti: Sosyal demokratların parti kongresi, Afrin’e yapılan sınır ötesi harekatı ve Ak Parti’nin il kongreleri…
Almanya, Groko’nun (Große Koalition-Büyük koalisyon) kurulabilmesi için Pazar gününü bekledi. Bonn’da gerçekleştirilen Sosyal Demokratlar’ın parti kongresi hararetli geçti. Karşılıklı atışmalar, seslerini yükselten politikacılar, fikirleriyle büyük alkış alan gençlik delegeleri ve çıkan ‘kerhen’ kabul onayı.
Seçime katılan 642 delegeden, 362’si koalisyon için onay verme yönünde oy kullandı. Bu da %56’ya tekabül etmekte. Koalisyon görüşmelerinin gerçekleşmesi için yeterli bir oran ama Sosyal Demokratlar huzursuz.
Gençlik kolları başkanı Kühnert, ‘açıkça hayır cevabının verilebilmesi gerektiğini’ belirttiğinde salondan büyük alkış aldı. Sebebi de çok açık: Sosyal Demokrat seçmen, Merkel’in baston değneği olunmasından rahatsız.
Şimdiye kadar yapılan koalisyonlarda kan kaybeden tarafın Sosyal Demokratlar olması, partilileri aşırı rahatsız etmekte. Ayrıca Birlik partilerinin (CDU ve CSU) muhafazakar tutumları sebebiyle artık onlarla yolların ayrılması gerektiğini düşünen partili sayısı da bir hayli fazla.
Bütün bunlara rağmen Martin Schulz ‘sorumluluk alınması gerektiği’ konusunda ısrarcıydı. Bunun sebebi de Almanya ve Avrupa Birliği.
Büyük koalisyon kurulamaması durumunda geriye kalan alternatif: Azınlık ve seçim hükümeti.
Bunların Almanya ve Avrupa Birliği’ne zarar verecek olması Schulz için önemli. Seçimlerin tekrarlanmaması gerektiğinin vurgusunu yapan Schulz az farkla olsa da istediğini elde etmiş oldu.
Peki şimdi ne olacak.
%56’lık desteği alan Sosyal Demokratlar koalisyon görüşmelerini devam ettirececekler. Bu görüşmelerde önemle üzerinde durmak istedikleri üç konu var.
1. Resmi ve özel sağlık sigortaları arasındaki dengesizliğin düzeltilmesi.
2. İşçilerin hakları bakımından iş sözleşmelerinin iyileştirilmesi.
3. Mültecilerin aile birleşimlerinin kolaylaştırılması.
Bu konuların ne kadarını kabul ettirebilecekler, bunu da zaman gösterecek. Ama kesin olan şu ki; Merkel, yeni koalisyon hükümeti ile Şansölyeliğini devam ettirecek.
Afrin
Operasyonun adı: Zeytin Dalı.
Cumartesi günü başlayan operasyonu yakından takip ediyoruz. Sınır ötesine giden askerleri MHP selamıyla coşturan insanlar, toplumun her kesiminin verdiği destek, an be an canlı aktarılan gösterimler..
Silahlandırılan PYD (Kürt Demokratik Partisi) ve YPG’ye (YPG’nin silahlı kanadı olan Halk savunma birlikleri) karşı başlatılan harekat coşkuyla karşılansa da, benim sonuçlandıramadığım bazı konular hala zihnimi kemirmekte.
Ama öyle bir coşku var ki; soru sormak ne mümkün.
Suriye topraklarına girmek ve orada silahlı harekat başlatmak, ülke güvenliği için mi yapılıyor yoksa oranın yerli halkı olan Suriyeliler için mi.
Eş zamanlı olarak ülkemizde yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımız ve HDP’li yöneticilerle ters düşülmesi ve onlara ‘sakın ha’ diyerek aba altından sopa gösterilmesi uzun vadede ülkeye zarar vermez mi.
TV dizilerine her gün bir yenisi ekleniyor. Bu dizilere bir göz attım ve harekatın alt yapısının hazırlanma sürecini daha iyi anlamış oldum. Peki tamam da, anlamadığım bu işin sonrası.
ABD ve Rusya bölgede gövde gösterisi yaptılar, desteklerini verdiler ve köşelerine çekildiler. Şimdi de Türkiye harekata başladı. Bir taraf Türkiye yani Mehmetçik, öbür taraf bölgede yaşayan Kürtler. Gene aynı coğrafyanın insanları birbirine karşı silah sıkıyor ve birbirini öldürme üzerine yemin ediyor.
Bu iki taraf müslüman ve aynı coğrafyanın insanları.
Peki ya ilerde ne olacak. Nasıl bir his ve duyguda olacak bu iki tarafın çocukları, torunları..
‘Barış’ı tesis etme görevinde olan iki müslüman tarafın birbirini vurması size de garip gelmiyor mu…
İl Kongreleri
Afrin harekatının da etkisiyle gözümüz kulağımız Türkiye’de. Kolay değil tabii, uzakta yaşayınca savaş büyür mü endişesi. Peki sonrasında ne olacak endişesi.
Bu his ve düşüncelerle Ak Parti’nin il kongrelerini de yakından takip ettim. Kütahya, Uşak..
Cumhurbaşkanı parti il kongrelerinde ayrıntılı bir şekilde bulunduğu şehirlerin kalkınma çalışmalarını da aktardı.
Sanayi, kalkınma, yollar…
Maddi kalkınmayı, alt yapı çalışmalarını, yolları, köprüleri anlattı. Ama şehirlerdeki gelişmeler sadece maddi değil.
Kültür, sosyal yapı, insani ve ahlaki gelişme, toplumdaki artan şiddet gibi önemli konuları ne yazık ki duyamadım.
Üzüntü verici tabii.
Bütün ülkenin destek vermesi gerektiği vugusu yapılan sınır ötesi harekatı sadece Ak Parti’yi ya da MHP’yi ilgilendiren bir mesele olmasa gerek.
Bu yüzden de, bu açıklamalar il kongrelerinde değil de başka ortamlarda da yapılmalıydı diye düşündüm.
Uşak il kongresini de takip ettim. Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında şöyle söyledi:
‘Biz yıllardır ziyaret ettiğimiz illerde ve fırsat bulduğumuz her platformda, vatandaşlarımıza örgütün karanlık yüzünü anlatıyor, bu yapıyla aralarına mesafe koymaları çağrısında bulunuyoruz. Vatandaşlarımızdan sürekli çocuklarını bu yapının okullarına göndermemeleri, paralarını bu örgütün bankasına yatırmamalarını, Fetö ile irtibatlı hiçbir oluşumun içinde yer almamalarını 2010 yılından itibaren hep ifade ettim. Ama anlatamadım…’ (İsteyenler Youtube dan izleyebilirler. 27. Dakika)
Sayın Cumhurbaşkanı 2010 yılından beri diye bir tarih verdi.
Tam olarak anlayamadığım ve içinden çıkamadığım konu da şu oldu:
2013 yılı Türkçe Olimpiyatlarında Başbakan sıfatıyla konuşma yapan da Erdoğan’dı.
Şimdi tarih olarak baktığımızda ne düşünmek zorundayız.
Bu işler gerçekten zor.
Allah, milletimize yardım etsin.
Sevgi ve Bilgiyle kalın.
Sinan bey bizde yalan söylemek ve iftira atmak hem iyi para yapiyor hemde iyi itibar görüyor, buna birde tehditleri ekledinmi tamam.gelsin oylar gitsin gürlemeler.