‘Güncellenme’ demeci siyasi bir manevra mıydı?

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)
Yeni kabine:
Almanya’da koalisyon ortaklarının bakanları belli oldu ve 14 Mart günü yemin ederek görevlerine başlayacaklar. Altı ay gibi uzun bir süreden sonra bu tablonun netleşmesi güzel. Hem Almanya hem AB için olumlu bir gelişme. Hayırlı işlere vesile olmalarını dilerim.

Berlin Koca Sinan Camii:

Sevindirici olan bu gelişme yaşanırken, Berlin’de yaşanan cami kundaklama olayı bizleri üzdü. Ditib’e ait olan Koca Sinan Camii kimliği belirsiz üç kişi tarafından ateşe verildi ve olayın açıklığa kavuşturulması için çalışmalar sürdürülüyor.
Bu olayın çirkinliği çok net ve açık. Hangi dinin kutsal mekanı olursa olsun, bu tür terör olayları insanlık suçudur.
Almanya’da yaşayan Türkiyeliler açısından dikkat edilmesi gereken konu şu:
Bu olay, basitçe ‘yabancı ve İslam düşmanlığı’ olarak tanımlanmamalıdır. Aşırı sağcı parti olan AfD’nin oylarını arttırdığı bir zamanda yabancı düşmanlığı gibi düşünülmesi Almanyalı Türkiyeliler için zararlı olur.
Türkiye’nin Afrin harekatı yaptığı günlerde bu tür olaylar her kesim tarafından yapılmış olabilir. Bu yüzden hem Almanyalı Türkiyelilerin, hem Alman makamlarının konuyu özenle ele almaları gerekir. Almanyalı Türkiyelilerden ricam, taşkınlığa fırsat vermeden metin olmaları ve aklı selim ile hareket etmeleridir.

İslam’ın güncellenmesi:

Cumhurbaşkanı’nın ‘İslam’ın hükümlerinin güncellenmesi’ ile ilgili demecinden sonra düşüncelerimi kaleme almıştım. Objektif, olumlu bir yaklaşımla, konunun dile getirilmesinin yerinde olduğunu düşündüğümü de ifade etmiştim.
Evet, önemli ve yararlı bir demeç olmuştu. Ama ne olduysa, sonrasında gelişen olaylar ve ardı ardına verilen demeçlerle konu başka alanlara kaydı.
Cuma günü yazım yayına çıktığından beridir yazılan makaleleri ve TV’lerdeki tartışma programlarını takip ediyorum.
Sayın Erdoğan’ın güncellemeyi düzeltmesini ve bunun tam aksi sözler ifade etmesini (Dinde reform haddimize mi?),
Muhafazakar kesimdeki homurdanmaları,
Güncelleme demeciyle kendine fırsat bulan tarihselci fikirleri ve tarihselci ilahiyatçıların demeçlerini ve konuşmalarını…
Daha önce de ifade etmiştim, zihinler karışık. Bu, daha da gün yüzüne çıkmış oldu. Zihin karışıklığı sadece insanlarımızın sorunu değil. Siyasetçilerin, ilahiyatçıların ve dindar akademisyenlerin de sorunu.
Güncelleme demecinden bugüne kadar gözlemlediğim ve resme bakınca bana beliren başka bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Eminim rahatsız olanlar gene olacak, bir çekmeceye yerleştiremedikleri için şaşkınlıkla tepki gösterenler de olacak, olsun. Yeter ki; İslam hakkında bilgiler konuşulsun ve ilmi olma noktasında gelişmeler yaşansın.
Ama acıdır ki, öyle olmadığına ve henüz o noktaya gelmediğimize de şahit oluyorum.

İslam’ın güncellenmesi demeci neden ve ne zaman söylendi?
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle.
Kadınların haklarının gözetilmesi, kadına şiddet ve kadın üzerinden ortaya atılan sapkın fikirlere cevap olması için.
Kadınların yaşadığı şiddet, kadın cinayetleri uzun zamandır zaten yaşanıyor. Sapkın fikirleri olan kendini bilmezler de uzun zamandır bunları ifade ediyorlar. Gariptir ki; ne soruşturma açılıyordu, ne de tepki gösteriliyordu.
Peki neden 8 Mart 2017 tarihi?
Sanıyorum sizin de dikkatinizi çekmiştir.
İttifaklar, Saadet Partisi’ni Cumhur İttifakı’na çekme çalışmaları ve Saadet’in ilgi görmesi ile eşzamanlı olarak bu demeç söylendi.
Size de ilginç gelmiyor mu?
İslam’ın güncellenmesi meselesi esasen siyasi bir manevra mıydı diye düşünmeden de edemiyorum. Ve neticeye bakınca da hedefe ulaşıldı diye düşünmeye başladım.
Bugün ne ittifak konuşuluyor ne de Saadet Partisi’nin yükselen imajı.
Bunun iki sebebi vardı:
Birincisi; Saadet Partisi’nin konuşulmasının önüne geçmek. Bu hedefe ulaşıldı.
Gündem Saadet Partisi değil, Saadet’e meyledecek olan kesim için daha önemli bir konu var artık.
İkincisi; bence daha da önemli olanı. Saadet Partisi’nin bir dünya görüşü ve sistem alternatifi olan söylemi var. İşte bu görüşün ve söylemin konuşulmasının önünü kesmek.
Nedir bu görüş ve söylem.
Adil Düzen.
Adil Düzen’in konuşulmaya başlanmasını istemeyenlerin sayısı çok. Başta İlahiyat fakültelerindeki akademisyenler.
Neden mi?
Çünkü İlahiyat fakültelerindeki akademisyenlerin bir bölümü zihinlerini kiraya vermiş insanlar.
Kime kiralamışlar zihinlerini?
Fazlur Rahman’a.
Fazlur Rahman düşmanı değilim. İslam’ın çağa uydurulmasını savunuyor. İslam’ın doğru anlaşılmasını savunuyor.
Benim karşı olduğum konu: Fazlur Rahmancılık…
Karşı olduğum şuculuk, buculuk…
İlahiyat fakültesindeki bir akademisyen hoca kendisi Fazlur Rahman’ı çok sevebilir, onun fikirlerini savunabilir. Ama Fazlur Rahmancı olamaz. Başkaları da Fazlur Rahmancı olsun diye uğraşamaz.
Bu durumun şucu, bucu olan gruplardan ne farkı var?
Bu çıkışla iki sonuca ulaşıldı.
Bir; Saadet ve Adil Düzen gündemden düştü. İslam’ın güncellenmesi konusu açıldığından beridir TV kanallarında Fazlurrahmancı ilahiyatçılar boy gösterme fırsatı buldular. TV kanallarına farklı fikirde olanlar davet edilmeyip, sadece bu tür ilahiyatçıların kendi aralarında paslaşmalarına imkan sağlandı.
Saadet’e olan ilgiyle belki Adil Düzen konuşulmaya başlanacaktı. Bu engellenmiş oldu. Yani doğal seyir değiştirildi.
İki; TV kanallarında boy gösteren ve fikirlerini ifade eden bu ilahiyatçıları dinleyen insanlar da çok normal olarak şunu düşünür oldular: ‘Sapkın fikirleri olan, gelenekçi, eski kafa insanlar yerine; işte bu yenilikçi insanlar olmalı’.
Yani hem Adil Düzen’e kapı aralanacak süreç engellendi, hem de toplum farklı tarzda şekillendirilmeye başlandı.
Başka bir artı da şu: ‘Güncellenme’ söylemi ile hop oturup hop kalkan dindar kesim, ‘Dinde reform haddimize mi?’ düzeltmesi ile rahatladı ve teşekkür üzerine teşekkürde bulundu.
İslamın bilimsel düzeyde tartışılması gene ertelendi.
Adil Düzen, Adil Düzen’in İlmihal’i, Sanayi sonrası bilgi toplumu İslam’ı, İçtihat ve Kişisel İçtihat Sistemi gibi konular başka bahara kaldı.

İslam, fert fert insanların anlaması ve hayatında uygulaması için gelmiştir. Bu sebeple İslam her bir fert tarafından öğrenilmeli, anlaşılmalı ve uygulanmalıdır.
Başkalarının İslam anlayışı ile fertler İslam’ı anlayıp, yaşayamazlar.
Neden mi?
Mutlak Varlık Allah, hesap gününde tek tek fertlere soracaktır. O hesap esnasında ‘ben şu hocaya, bu şeyhe, falanca ilahiyatçıya uydum’ dendiğinde, muhatap olunacak sual şu olabilir: ‘Ben, Sa’d suresinde ifade etmiştim, ama sen şu hocaya, bu şeyhe uyup, akletmeyi bıraktın ve cahil kalmayı tercih ettin. Ayetleri düşünüp, öğüt almanızı kendiniz yapasınız diye sureler gönderdim ama yapmadın….’
‘Sana bu mübarek Kitab’ı, âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar diye indirdik’ (Sa’d, 29)
Ayetlerin düşünülmesi sadece hocaların, ilahiyatçıların görevi değil. İslam’a inanan bütün müslümanların görevi. Bundan kaçmaya çalışmak hiçbir müslümana fayda sağlamadığı gibi, kendini kandırdığı için de kaybedenlerden olur.

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikDünyanın en pahalı fotoğraf makinesi.. 2.4 milyon euro
Sonraki İçerikİran’da düşen Türk jetinin kara kutusu bulundu..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

  1. Kardeşim evet insanların düşünme melekesini yeterince kullanmadığı doğru, fakat her akıl hakikati idrak edecek kavrayışta olsa idi peygamberlere de ihtiyaç kalmazdı. Alimlerin peygamberlerin varisi olduğu gerçeğini atlamasan iyi olur. Nitekim sen de insanlara doğruyu anlatıyorsun -veya öyle sanıyorsun- o zaman kimseye bir şey anlatma…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz