Halkın sırtından geçinenleri 100 metreden tanımak mümkün..

0

Dünya Demokrasi Günü vesilesiyle kameranın karşısına geçen DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Türkiye’nin demokrasiyi kaybettiğini savundu.

“Adaletsizliğin, yoksulluğun, yolsuzluğun, yasakların prim yaptığı bir ülkede demokrasinin can çekiştiğini biliyoruz.” diyen Yeneroğlu, şunları ifade etti: “Çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasiyi tam manasıyla sağlayacağız. Demokrasimizin şanını kurtaracağız. Adaleti hâkim kılacağız. Halktan kopan bu demokrasi ve özgürlük karşıtı otokratların hevesini kursaklarında bırakacağız. Güç sarhoşluğuna son vereceğiz. DEVA iktidarında tam demokratik bir Türkiye kuracağız.

Ülkemizin bugüne kadarki en acı kaybı demokrasi oldu. Türkiye, demokrasisini, demokratik değerlerini kaybetti. Demokrasi seçim midir? Hayır, değildir. Demokrasi, bir iktidarın seçimle gelmesinden çok daha fazlasıdır. Mesela demokrasi, seçim sonuçlarını tanımaktır. Yani işinize gelmeyen seçim sonuçlarını görünce oraya kayyum atamak değildir demokrasi.

Demokrasi, temel hak ve özgürlükleri korumaktır. 85 milyonun hakkını, hukukunu güven altına almaktır. Mesela bir ülkede iktidar, televizyonlara kimin çıkıp çıkmayacağını belirliyorsa, orada demokrasi yoktur. Hangi vatandaşın ne yazıp çizeceğine müdahale ediyorsa, orada demokrasi yoktur. Sosyal medya ne kadar özgürse, bir ülkede o kadar demokrasi vardır. Yani demokrasi demek, basın özgürlüğü demektir. Demokrasi, ifade özgürlüğü demektir. Demokrasi demek ötekinin hakkını korumaktır. Demokrasi herkesin eşit olduğu düzendir. Farklılıkların korunmasıdır demokrasi.

Demokrasi, aynı zamanda halkın sırtına binip haksız kazanç elde etmemektir. Yani demokrasi, yolsuzluklar ve usulsüzlükler en kararlı şekilde mücadele edilen bir düzendir. Çünkü halktan daha güçlü zümre yoktur. Çünkü demokrasi, hesap sorabilen vatandaşların düzenidir. Otokrasiler ve despot rejimler ise dünyanın her yerinde halkın sırtından geçinir. Halkın sırtından geçinenleri her yerde 100 metreden tanımak mümkündür. Lafa gelince ‘Çok milliyetçiyim, vatanı en çok ben seviyorum’ derler. Ama soygun, talan ve yolsuzluk da yine onlardadır.

Demokrasi, hepimizi ilgilendiren karar süreçlerine hepimizin temsilcilerinin katılmasıdır. Yani demokrasi, güçlü Meclis’tir, güçlü parlamentodur. Halkın sözünün güçlenmesidir.

Demokrasi dediğimiz sistem; yargının kayıtsız ve şartsız olarak bağımsız ve tarafsız çalışmasıdır. Öyle birtakım talimatlarla yargının karar aldığı sisteme demokrasi denmez.  Demokrasi bir tahammül rejimidir. Sizin gibi düşünmeyeni yok sayacaksınız, görmezden geleceksiniz, ona baskı uygulayacaksınız… Ondan sonra da çıkıp ‘Ülkemizde demokrasi var’ diyeceksiniz, öyle mi? Olmaz. Bir Demokrasi Endeksi hazırlıyorlar; ne acı ki ülkemiz bu endekste, 167 ülke arasında 103’üncü sırada. Demokrasi mi, yoksa otokrasi mi olduğu belli olmayan bir durumda. Biz bu utancı Türkiye’mize yakıştıramıyoruz.”

DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu, Adalet Bakanlığı’nın paylaştığı ‘Adalet İstatistikleri 2021’ istatistiklerine yansıyan silahlı terör örgütü üyeliği yargılamaları verilerine ilişkin basın açıklaması yaptı. 

Yeneroğlu açıklamasında 2021 yılı içerisinde TCK’nın 314. maddesi kapsamındaki silahlı terör örgütü suçundan başlatılan soruşturma sayısının 191.964 olduğunu ve böylece 2021 verileri de eklendiğinde 2016-2021 yılları arasında toplam 1.768.530 adet soruşturma başlatıldığına dikkat çekti. Yeneroğlu, iki büyükşehir nüfusundan çok daha fazla sayıya ulaşan terör örgütü üyeliği soruşturmalarının geldiği vahim tabloyu değerlendirdi.

“Bu istatistikler, 15 Temmuz darbe teşebbüsünden sonra silahlı terör örgütü yargılamalarının çok büyük bir ekseriyetinin ne kadar hukuksuz olduğunun ve bu yargılamaların toplum üzerinde ceza tehdidi olarak nasıl kullanıldığının en bariz göstergesidir. Nitekim gerçekte TCK anlamında suç oluşturmayan eylemler nedeniyle yani suç işleme kastı olmayan ve suç olarak değerlendirilebilecek herhangi bir eylemi olmayan sayısız insanın yargılanması dolayısıyla söz konusu soruşturma sayıları 2 milyona yaklaşmıştır. 2022 sayıları ile birlikte bu tablo daha da vahim hale gelecektir.”

“Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi de maalesef bu hukuksuzluklara “Dur!” diyememektedir. Bu nedenlerle yargı mercileri de hukuksuz uygulamaları sürdürmeye devam etmektedir. Son yıllarda çıkan AİHM kararları da ülkemizde yapılan yargılamaların hukuktan ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.”

“Siyasi nefretle yargı üzerinde oluşturulan baskı nedeniyle hukuk devletine verilen en ciddi zararlardan biri de ne yazık ki ceza yargılamalarında yaşanmaktadır. Oysa suç örgütleri ile mücadele ancak hukuk zemininde kalarak, adaleti sağlayarak ve insanları hakkaniyetli mücadele esaslarına ve yöntemlerine ikna ederek olur.”

“İki milyona yakın insanın, yani Kocaeli, Gaziantep veya Şanlıurfa nüfusuna yakın sayıda olan bu mesnetsiz soruşturmalara son verilmeli. Hukuka dönülmesi ve haksız şekilde yargılanan kişiler hakkında çözüm yolları geliştirilmesi hukuki ve vicdani bir zorunluluk teşkil etmektedir. Milyonlarca insanın hayatını cehenneme çeviren, inat ve ısrarla sürdürülen bu akıl tutulmasını, bu deliliği bir hukuk devleti kaldıramaz.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz