Holokost, insan hakları ve özelde kadın hakları

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Neden kadın haklarından bahsediyoruz?

Neden kadın haklarından bahsetme ihtiyacı hissediyoruz?

Çünkü kadınların hakları ellerinden alınıyor. Acaba ellerinden alınıyor mu, yoksa kadınlar hakları konusundaki yetkiyi, ellerine bile alamadıkları için mi bahsetme ihtiyacı hissediyoruz?

Kadın varlığına reva görülen bu durum aslında başka bir yazının konusu. Onu da daha sonraki bir zamanda ele alırız.

Hafta içinde bu konuyla ilgili bir toplantıya katıldım.

‘Göç ve kaçış bağlamında feminist (kadınsal) dayanışmalar’

…..

Bu yazıyı isterseniz yazarının sesinden dinleyebilirsiniz de:

…..

Katılımcılardan da bahsedeyim. Dr. Delal Atmaca (Da Migra e.V), Dr. Katherine Braun, Dr. Kathrin Klausing ve Prof. Dr. Zeynep Kıvılcım.

Yaşadıkları ülkelerden göç etmek zorunda olan kadınlar, yaşadıkları zorluklar, gittikleri ülkelerdeki sorunlar ve bu konudaki kadın dayanışmaları. Katılımcılar da aslında göçü birebir yaşamış insanlar diyebiliriz.

Zeynep Kıvılcım insan hakları hukukçusu. Barış İçin Akademisyenler bildirisine imza attığı için KHK ile görevden uzaklaştırılan ve şu an Almanya’da Göttingen Üniversitesi’nde çalışmalarına devam eden bir bilim insanı.

Zeynep Kıvılcım, kadınların toplumdaki konumlarından, akademi çevrelerinde olsalar bile erkek hegemonyasından ve göç sebebiyle yaşadıkları ülkeleri değiştirmek zorunda kalan kadınların durumlarından bahsetti. Kendisinin de KHK ile görevden alınması ve bir ‘insan hakları hukukçusu’ olarak zorluklar yaşaması da aslında trajikomik bir durum. Akademilerin çok da iyi işlediği ve sistemlerinin bir hayli insani olduğunu düşünenlerden değilim ancak bir akademisyenin ve hele insan hakları hukukçusu olan birinin başka ülkede çalışmalarına devam etmek zorunda kalması, hem acı ve hem de bir ülke için gülünç.

Kürt kökenli vatandaşlarımızın maruz kaldığı örtülü ve açık baskı da kabul edilebilir bir durum değil. Bu konuda da Delal Atmaca yerinde açıklamalarda bulundu.

Böyle toplantıların ve programların faydalı olduğu kanaatindeyim.

Farkındalık oluşturmak ve ‘İnsan Hakları’ söylemlerinin çok daha yüksek sesle ifade edilmesi açısından önemli

İster Kürt, ister Suriyeli, ya da Türk ve Alman kökenli ya da başka milletten olsun; ister kadın, ister erkek olsun, veyahut cinsiyetini ifade etmek istemeyen olsun, bütün insanların sahip olduğu belli haklar vardır.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bu haklar deklere edilmiştir. 30 maddede açıkça ifade edilen bu haklar bütün dünyada geçerlidir.

Peki bu kadar açık maddelendirildiği halde, neden hala insan hakları konusunda sorunlar yaşanıyor?

Bunun sebebi sözlerle fiillerin uyuşmaması. Ya da teori-pratik sorunu diyebiliriz. Aslında bu sorun hayatın her alanında ve hatta dinlerin anlaşılması ve yaşanması konusunda da hakim.

İdeal ve Realite.

Bu sorunu aşmak için, tek çare de samimiyet.

Samimiyet dediğimiz şey de, ya vardır, ya yoktur. Var olması da dine, milliyete göre de değildir. Hangi dinden ve milletten olursa olsun samimi insanlar enerjileri ile kendilerini belli ederler. Samimi olanlar aynı zamanda erdemli olanlardır da. Çünkü samimi olmak haklıya hakkını teslim etmektir.

Özelde kadın hakları da olsa, aslında temel konumuz İnsan Hakları.

İnsanların doğuştan elde ettiği haklar.

Bu haklar, İslam’da da 5 temel hak olarak karşımıza çıkar:

Canın, aklın, dinin, neslin ve malın korunması ve yaşanması hakları. Buna itiraz edecek hiçbir müslüman olamaz.

27 Ocak, Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü idi. Bilmem ilgilenenleriniz ya da duyanlarınız var mı.

Holokost, bütünsel felaket, soykırım.

Aslında bu cümleyi ifade etmiş olmam bile çok acı, ama hayatın gerçeği sebebiyle ifade ettim. Yani Realiteler.

Müslüman olarak kesinlikle ilgili olunması gereken bir konuda, realite sebebiyle umursanmayan, göz ardı edilen, acı olacak ama biraz da sessizce de olsa tasdiklenen bir suskunluk.

Çünkü Yahudi düşmanlığı aşılandı. Birçok nesiller hayatlarında tek bir Yahudi ile tanışmadan- konuşmadan, sınırsızca Yahudi düşmanı olarak yetiştirildiler. Realite dediğim de bu. Çok acı ama gerçek.

Naziler toplama kamplarında 6 milyonun üzerinde insanı öldürdüler. Biraz daha netleştirelim. İzmir, Aydın ve Manisa’da yaşayanların sayısı kadar insanı, sadece Yahudi oldukları için öldürdüler. Bu öldürülenlerin 1,5 milyonu da çocuktu.

Holokost’u anmak ve Naziler’in yaptıklarını lanetlemek sadece Yahudi olanların görevi değil, aynı zamanda kendini müslüman olarak tanımlayanların da görevidir.

Biliyorum, itirazlar olacak. İsrail-Filistin konusu öne sürülecek. İsrail’in yaptıkları örnek gösterilecek.

Ama bu başka bir konu ve İsrail-Filistin mücadelesinden önce yaşanmış bir insanlık ayıbı.

Ve sadece Yahudi oldukları için öldürülen erkekler-kadınlar ve çocuklar.

Gaz odalarında zehirlenerek öldürülen insanlar, kaynar su kaplarında yakılarak öldürülen çocuklar…

Müslüman kesimde olup da benim gibi düşünenler ama toplumdaki ‘Yahudi düşmanlığı’ baskısı yüzünden ifade edemeyenler olduğunu biliyorum. Evet, bu soykırımı lanetliyoruz.

Bu konu İnsan Hakları’nın ihlali konusudur. Bir dine mensup oldukları için katledilen insanların konusudur.

İslam’da 5 temel hak vardır ve dinin korunması-yaşanması hakkı da onun içindedir. İşte sırf bu sebeple, kendini müslüman olarak tanımlayanların, Holokost’u yüksek sesle kınamaları gerekmektedir.

Konuyu Yahudi düşmanlığına getirenler için de şunu ifade edeyim. Ben de yıllar önce, bizlere öğretilen yalan ezberler yüzünden, Yahudilere tepkili olan biriydim. Ama bu tepki bize dayatılan hazır ezberler yüzündendi.

Ayetlerdeki ibareleri o dinin yanlışlığı olarak değil de, insanların yaptıkları yanlışların örneklendirilmesi olarak algılayıp, o insanların hikayelerini sizler de bir okuyun. Okumadan, araştırmadan düşmanlık beslemeyin. Çünkü Holokost’da öldürülenlerin suçları yoktu, hele öldürülen o çocukların hiç yoktu….


Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikSP Ya Da Cepsiz Ceketli Adaylar, Dürüst Sami’ye Ne Anlatacak?
Sonraki İçerikVeysi Dündar Emre Dorman ile konuştu: “İslam adına zorbalık yapmaya, din jandarmalığına soyunmaya kimsenin hakkı yoktur.”
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

  1. Israil”in filistinli halka yaptığı insanlık dışı mezalim nedeniyle Müslümanlar nazilerin yaptığı katliamı soykırımı görmezden geliyorlar.zulüm zulümdür.aslında kime yapılırsa yapılsın zalimleri ve yapılan zulmü telin etsek dünya bambaşka bir hale gelmesi mümkün olmaz mı.?
    Müslümanların 6.5 milyon insanın gaz odalarında boğulup fırınlar da yakılmasından dolayı hiç mi yüreklerinde bir acıma hissi kıpırdamaz.
    bu gün israilin filistinlilere yaptığı zulme karçı çıkan ve bu yolda hayatını kaybeden israilli yahudi vatandaşlar var.
    o zaman nazilerin soykırıma gerekçe olarak yaptıkları dünyada ki bütün kötülüklerin sebebi yahudilerdir poropagandası günümüzdede devam etmektedir.
    insanlara ırkları ve inançları sebebiyle yapılan zulümler sona ermeli yapılan zulümlere zulme uğrayanlara tepkimiz ortaya koymamız insanlık vazifemizdir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz