İktidarın bu densiz ve dengesiz ilişkideki acizliğinin ifşasından başka bir şey değildir..

0

ABD Başkanı Biden’ın, 1915 olaylarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada “soykırım” ifadesini kullanmasına tepkiler devam ediyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “soykırım” ifadesi kullanılmasına tepki gösterdi.

Akşener’in Biden’ın “soykırım” ifadesini kullanması üzerine yaptığı yazılı açıklama şöyle: “Dün akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Biden arasında gerçekleşen ve Sayın Erdoğan’ın uzun zamandır heyecanla talep ettiği telefon görüşmesi sonrasında; iki başkentte yapılan açıklamaların içeriğindeki farklılıkları ve aynı zamanda görüşülen konulardan bazılarının vatandaşlarımızdan esirgenmeye çalışıldığı gerçeğini ibretle gözlemledik.

İktidarca haftalardır beklenen telefon görüşmesinin, 23 Nisan’a rastlatılmasının, Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlaması ile alakasının bulunmadığı gibi bu telefon görüşmesinde ‘sözde Ermeni soykırımı’ temasının gündeme gelmemiş olması da elbette mümkün değildir.

Nitekim Biden’ın bugün yapmış olduğu açıklama, yukarıdaki gözlemlerimizi teyit ettiği gibi tarihi gerçeklerden uzak olup, Türk milletinin onur ve itibarına yönelik ağır bir saldırı niteliğini taşıyor.

Dün yapmış olduğum çağrı ve uyarı niteliğindeki açıklama tahtında; siyasi ve ahlaki sorumluluk gözetilmeden dile getirilen sözde ‘soykırım’ ifadesinin, ABD Başkanı Biden tarafından kullanılmasının ülkelerimiz arasındaki ilişkilere ağır bir zarar vereceği şüphesizdir.

Bunun yanında, yapılan telefon görüşmesinde bu niyet işitildiğinde, ahizenin Biden’ın yüzüne kapatılamamış olması, NATO Zirvesi vesilesiyle görüşme beklentisinin hâlen de sürdürülmesi, iktidarın bu densiz ve dengesiz ilişkideki acizliğinin ifşasından başka bir şey değildir.

Bu itibarla, sözde ‘soykırım’ lafını ağzına alanları, tarihi yeniden yazmaya çalışanları, buna gereken yanıtını veremeyenler ile mevsimlik ve konjonktürel siyasi çıkarları iki ülke halkı arasındaki dostluk ilişkisine tercih edenleri, bu vesileyle en şiddetli şekilde kınamayı bir vazife addediyorum.”

Bahçeli’den açıklama

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1915 Olayları’nın yıl dönümünde ABD Başkanı Joe Biden’ın “soykırım” ifadesini kullanmasına tepki gösterdi. Bahçeli aynı zamanda, HDP’nin bugün yapmış olduğu “Ermeni soykırımı utancıyla yüzleşin” sözlerini de eleştirdi. Bahçeli’nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar şöyle:

“Tarih hem kaynağımız hem dayanağımız hem de davamızdır. Siyasi hedeflerle, taktik açıklamalarla, hamasi sözlerle, temelsiz ve mesnetsiz söylentilerle yalın tarihi gerçeklerin önyargılarla çarpıtılması insanlığın barış ve huzur arayışını vahim derecede boşluğa düşürecektir. Bir başka mühim husus da şudur: Tarihimizi yargılama gayesiyle basiretsiz, belgesiz ve bilgisiz mahkeme kurmaya teşebbüs edenlerin milletimizi sanık sandalyesine oturtma çabası mazisi bir asra ulaşan mülevves bir tezgâhtır. Bu tezgâhın maşa ve mucitlerinin hüviyeti bellidir. Türk milletinin şerefli geçmişinde ne soykırım mahcubiyeti ne de katliam zilleti vardır. Tarihimiz her konuda olduğu gibi bu konuda da tertemizdir ve bu kapsamda hiç kimseye ispat borcumuz da yoktur. 1915 olayları etrafında kurulan iftira kampanyası asılsızdır, hayasızdır.

Bilhassa 1915 olaylarının içyüzüne merak saranlar, arka planındaki sebeplere ilgi duyanlar ilk iş olarak tozlu raflarda bekletilen arşiv kayıtlarını incelemekle, namuslu ve objektif araştırmalar yapan bilim insanlarının çalışmalarını okuyup değerlendirmekle mükelleftir. Tarih hükmünü vermiş, 1915 yılındaki haklı ve meşru devlet tasarrufunun sayfası esasen kapanmıştır. Tehcire neden gerek duyulduğu, bunun hangi ihtiyaç ve milli güvenlik mülahazalarından doğduğu öncelikle Birinci Dünya Savaşı’nın kanlı ve karanlık şartlarıyla yorumlanmalıdır. Tarihin siyasetçiler eliyle istismar ve inkâr vasıtasına dönüştürülmesi medeniyetler ve milletler arasındaki uçurumu derinleştirmekle kalmayacak, nesiller boyunca devam edecek bir kamplaşmanın da önünü açacaktır. Bunun ise hiç kimseye, hiçbir ülkeye yararı dokunmayacaktır. 1915 olayları sırtından hançer yiyen bir İmparatorluğun doğal refleksi, doğru bir kararı, dengeli bir adımıdır. Kaldı ki tehcir, o dönemki milli güvenliğin zorunlu bir tercihidir. Burada soykırım izi sürenler Türk milletine hiç geçmeyecek düşmanlık besleyen çevrelerdir.

“HDP’NİN GAZİ MECLİS’TE BULUNMASI ARTIK İMKANSIZDIR”

1910’lu yıllarda Ermeni çetelerinin mezalimi; çocuk, kadın ve yaşlı demeden saldırmaları, dahası Anadolu coğrafyasının her köşesinde şiddete başvurmaları demokratik bir hak arayışı değil, hain ve hunhar bir terörizm operasyonudur. Türk milleti bu operasyona boyun eğmemiştir. 1915 tehcir vakasıyla son yurdumuzun en az 100 yılı kurtarılmıştır. Bu stratejik kararlılıkta iradesi bulunan kahraman nesli rahmetle ve hürmetle anmak her vatanseverin, her milletperverin milli görevidir. Onların aziz hatıralarını ihtiramla hatırlamak manevi bir vecibedir. Yüzlerce yıl kardeşlik içinde yaşayan Türkler ile Ermeniler arasına kan hattı çekenler bugün sözde soykırım ezberini en fazla diline dolayan günahkârlardır. Tarihten husumet çıkaranlar, Türk milletini suçlamak için nöbete girenler demokrasi postuna bürünmüş vandallardır.

Her 24 Nisan geldiğinde ABD başkanlarının nasıl pozisyon alacağı, 1915 olayları için ‘Büyük felaket mi yoksa soykırım mı’ diyeceği siyasi ve diplomatik mahfillerde tartışma konusu olmuştur. Türk milleti devamlı canlı tutulan bu şantaj ve tehdit ablukasından bıkmış usanmıştır. ABD’nin önceki başkanlarından Ronald Reagan’ın 22 Nisan 1981 tarihinde sözde Ermeni soykırım ifadesini kullandığı hafızalarımızdadır. Şimdi de ABD Başkanı Joe Biden, seçim kampanyasında Ermeni lobilerine vermiş olduğu lekeli sözünü tutarak 1915 olaylarına soykırım demiştir. Milliyetçi Hareket Partisi, sözde soykırım suçlamasını tümden reddetmekte, bu isnadı dillendiren ABD Başkanı’nı da kınamaktadır. Biden’in soykırım açıklaması hükümsüzdür, aynı zamanda siyasi akılsızlık ve ahlaksızlıktır. Müttefik bilinen bir ülkeyle yol ayrımına gelinmiştir.

Biden’in skandal ve sakat açıklamasıyla Türkiye-ABD ilişkileri bundan sonra bambaşka bir mecraya savrulma riski taşımaktadır. Dostluk ve stratejik bağlar kurduğu bir ülkeye soykırım gölgesi düşürmeye kalkışan bir zihniyetle muhtemeldir ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Ermeni ihanet şebekelerinin bir devamı olan PKK’nın siyasi ayağı HDP’nin de sözde soykırım yalanına sarılması siyasi ve hukuki bir karar aşamasına gelindiğine işarettir. Türk milletine soykırımcı diyen bir örgütün ne siyasette ne de Gazi Meclis’te bulunması artık imkansızdır. Devletimizin ve hükümetimizin alacağı her kararın yanındayız. Hiç kimseye, hiçbir güç odağına mecbur veya mahkûm değiliz. Geçmişi katliamlarla dolu olan bir ülkeden duyacağımız ve öğreneceğimiz bir şey de yoktur. Biriz, beraberiz, cihana karşı yek yüreğiz.”

Karamollaoğlu’ndan açıklama

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 1915 Olayları’nın yıl dönümünde ABD Başkanı Joe Biden’ın “soykırım” ifadesini kullanmasına tepki gösterdi. Karamollaoğlu ABD’yi, 1915 Olayları’nda gerçeği aramak adına uluslararası bir komisyon kurmaya davet etti ve “Hodri meydan” dedi. Karamollaoğlu’nun açıklamaları şöyle:

“Bugün Türkiye’yi sözde ‘Ermeni Soykırımı’ ile itham eden Amerika’yı bütün dünya Vietnam’da, Afganistan’da ve Irak’ta eline bulaştırdığı milyonlarca mazlumun kanından tanımaktadır. Kendi tarihini Kızılderililere yaptığı soykırımla başlatan Amerika, ülkemizi ve tarihimizi masumlara kastetmekle ve sözde soykırımlarla itham edecek en son ülkedir. Bugün kim ne söylerse söylesin tarihe kulak verdiğimizde duyduğumuz; ülkemizin geçmişten bugüne kadar barışın, huzurun ve güvenin teminatı olduğudur. Bizim bayrağımız milletimize olduğu gibi aynı zamanda bütün mazlumlara ve masumlara da her zaman umut kaynağı olmuştur.

Bu topraklarda farklı ırklar ve inançlar bin yıl barış içinde yaşamış, kimsenin canına ve malına halel gelmemiştir. Bu gerçek ortadayken I. Dünya Savaşı’nın zorlukları altında almış olduğumuz Tehcir Kararı’nı manipüle ederek Türkiye’yi soykırımla anmak kimsenin haddi değildir. Bugün olduğu gibi yarın da yaptığı zulümlerle anılacak olanların iftiralarına tarih asla itibar etmeyecektir. Eğer ABD’nin veya bir başkasının derdi hakikati aramaksa buyursun, gelsin; arşivlerimiz açık ve ortada! Uluslararası bir komisyon kurulsun, tarihçiler burada belgeleriyle gerçeği ortaya çıkarsın. Hodri meydan”

Fahrettin Altun’dan açıklama

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, tarihi trajedileri ve ortak geçmişimizin acılarını tanımada ve bunlarla hesaplaşmada eşi görülmemiş bir liderlik örneği gösterdi. Bununla birlikte, tarihin ülkemize ve milletimize karşı bir silah haline getirilmesine yönelik her türlü girişimin de tutarlı ve kararlı bir şekilde karşısında durdu.

Sayın Cumhurbaşkanımız tarihçileri, bilim adamlarını, aydınları ve diğer fikir insanlarını 1915 olayları hakkında kapsamlı bir bilimsel bakış açısı sunmaları için defalarca bir araya gelmeye çağırdı, tarihimizin gerçeklerinden korkmadığımızı veya onlardan utanmadığımızı vurguladı. Tarih boyunca her zaman mazlumların yanında yer alan milletimiz geçmişte olduğu gibi bugün de milyonlarca mülteciye kucak açıyor, el uzatıyor. Tarihimizin siyasi ve kasıtlı olarak yanlış tanımlanması bizi, ortak bir kaderi paylaştığımız kardeşlerimize kucak açmaktan, onları korumaktan vazgeçirmeyecektir.”

Ayrıca bu trajik olayların bugün komşularımızla ilişkilerimizde belirleyici olmasına izin vermiyoruz. Ermenistan dahil hiçbir ülkeye karşı kin ve düşmanlık beslemiyoruz. Karşılıklı saygı temelinde Ermenistan’la ilişkilerimizi geliştirmek için bugüne kadar ortaya koyduğumuz girişimlerimiz bunun bir kanıtıdır ve hiçbir diaspora grubu bu gerçeği değiştiremez.

Washington’un bir kez daha onurlu tarihimize gölge düşürmeyi seçmesinden dolayı ABD ile ikili ilişkilerimiz açısından son derece talihsiz ve üzücü bir gün yaşıyoruz. Biden yönetiminin 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak etiketlemesini kati surette reddediyoruz, en sert şekilde telin ediyoruz.

ABD makamları bu açıklamayı yaparken ne yazık ki lobilerin taleplerine diz çökmüşlerdir. Bu makamların Türkiye Ermenileri Patriği Sayın Sahak Maşalyan ve Ermeni Vakıfları Birliği Başkanı Sayın Pedros Şirinoğlu’nun geçmişte yaşanan acıların bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edilmemesi gerektiğini vurguladıkları açıklamalarına bakmalarını ve tartışmasız gerçekler ile kötücül lobi kampanyaları arasındaki büyük farkı görmelerini beklerdik.

Halkımızın çıkarları ve ulusal güvenliğimiz için her zaman yaptığımız gibi müttefiklerimizle diyalog ve iş birliğine devam edeceğiz. Ancak milletimizin tarihini ve Türk halkının itibarını lekelemeye yönelik teşebbüslere karşı koymaktan da hiçbir zaman geri durmayacağız.”

DEVA Partisi

DEVA Partisi’nden Biden’ın “soykırım” ifadesine yönelik yapılan açıklama şöyle: “ABD Başkanı Joe Biden’ın, iç politika kaygılarıyla tek yanlı bir tarih okumasına dayanan ‘soykırım’ ifadesini kullanmasını güçlü bir biçimde kınıyoruz. Bu tanımanın zaten sağlıklı olmayan ikili ilişkilerimiz üzerindeki ilave tahrip edici etkisi izahtan varestedir.

Türkiye’nin her geçen gün uluslararası alanda maalesef küçük düşürüldüğü yeni bir olayla karşılaşıyoruz. Bunun nedeni iç ve dış politikada kötü yönetim, zayıflayan ekonomimiz ve gücümüzdür.

Türkiye’de kurumların zayıflatılmasının ve ilişkilerin bir kişinin iradesine indirgenerek yürütülmesinin bizi getirdiği yer burasıdır. ABD Kongresi’nde dostumuz kalmamıştır. Kurumlararası ilişkiler ihmale uğramıştır. Topyekûn bir kurumsal onarım sürecine girmediğimiz takdirde ülkemizi daha karanlık günler beklemektedir.

Öte yandan, ortak acılarımızı istismar eden bu tutum dolayısıyla Ermeni vatandaşlarımızın rencide edilmemelerine özen gösterilmesi çağrısında bulunuyoruz. Bizim idealimiz ülke içinde ve dışında barış, istikrar, iş birliği ve refahtır. Geçmişe saplanıp kalmak değil, geçmişten ders çıkararak güzel yarınları inşa etmektir.”

Meclis Başkanı

Meclis Başkanı Mustafa Şentop, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Biden’ın “soykırım” ifadesi kullanmasına, “Biden’ın 1915 olaylarıyla alakalı açıklaması, tarihi ve hukuki hiçbir kıymeti olmayan ilkel siyasi hesapların ürünü bir açıklamadır. 1981’deki benzer açıklamanın nasıl Türkiye’ye bir zararı olmamışsa bunun da zararı yoktur; ama Türkiye-ABD ilişkilerini zehirleyecek niteliktedir” sözleriyle karşılık verdi.

Gelecek Partisi

Gelecek Partisi’nden yapılan açıklama şöyle: “Genel Başkanımız tarafından 23 Nisan 2021 tarihinde yapılan açıklamada, ABD yönetimine, Türk-Amerikan ilişkilerine bugün hâkim olan sıkıntılı konjonktürü istismar çabalarına imkan verilmemesi, yaşanan tarihi acıların iç siyaset malzemesi yapılmaması, ABD’nin karşılıklı empatiye dayalı bir diyalog sürecine ve barış vizyonuna katkıda bulunması yönünde çağrıda bulunmuştuk. ABD Başkanı Joe Biden’ın bu çağrımızın aksine subjektif ve tek yanlı tarih yorumlarına dayalı ‘soykırım’ açıklamasında bulunmasını şiddetle kınıyoruz. Siyasi istismara dayalı bu açıklamanın ikili ilişkilere, Kafkasya’da bölgesel barışa ve Türk ve Ermeni toplumları arasında kurulabilecek yeni bir diyalog zeminine darbe vurmuş olduğu açıktır. Ayrıca bu açıklamada Birinci Dünya Savaşında milletimizin verdiği kayıplara ve Asala terör örgütünün saldırılarında hayatlarını kaybeden masum diplomatlarımıza ve sivillere hiçbir atıfta bulunulmamış olması ABD Başkanının temel amacının bir tarihi gerçeklik arayışı değil, milletimize dönük haksız bir yargılama çabası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Gelecek Partisi olarak bu haksız ve hasmane açıklama karşısında yetkili makamlarca yapılacak diplomatik girişimlere ve atılacak doğru adımlara destek vereceğiz ve milli dayanışma içinde olacağız. Ancak, yarım asrı aşan kararlı bir diplomatik mücadele sonrasında gelinen bu son derece onur kırıcı tabloda koalisyon iktidarının hamasete dayalı, irrasyonel, bilgi ve donanımdan uzak ve teslimiyetçi yaklaşımlarının payı büyüktür. Dış politikada tarafların gösterdiği tepkiler ülkelerin genel itibarına göre şekillenmektedir. Böylesi bir açıklamanın 100. yıl gibi sembolik bir tarihte yapılmadığı halde şimdi yapılabiliyor olması, 2015’ten bu yana dış politikada kaybedilen itibarın ve sarsılan caydırıcılığın bir göstergesidir. Öte yandan, bir önceki ABD Başkanı’nın ‘aptal olma’ hitabına hak ettiği tepkinin gösterilmemiş olması, aylardır bir telefon görüşmesi için neredeyse yalvarır bir tavır sergilenmesi ve nihayet telefon görüşmesinin açık bir mesaj ve istiskal niteliği taşıyacak şekilde 24 Nisan’dan bir gün önce gelmesinin de kabullenilmesi milletimizi temsile yakışmayan edilgen ve teslimiyetçi tutumun bir yansımasıdır. Bütün bu itibar kaybı, teslimiyetçi ruh hali ve diplomatik rasyonaliteden kopuş ABD’deki lobileri ve ABD Başkanı’nı cesaretlendiren unsurlar olmuştur.

Şimdi yapılması gereken bir taraftan ülkemize yeniden itibar kazandıracak bir dış politika stratejisinin benimsenmesi, evrensel geçerliliği olan bir söylemin inşa edilmesi ve tarihi olayların tek taraflı yorumlanmasını engelleyecek şekilde ortak acıları paylaşmayı amaç edinen ‘adil hafıza’ ilkesine dayalı cesur ve proaktif bir eylem planının hayata geçirilmesidir. Asırlarca birlikte yaşadığımız Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu halklarıyla omuz omuza karşılıklı anlayışa dayalı yeni bir bölgesel düzen misyonu doğrultusunda çaba sarf etmek üçüncü tarafların siyasi istismarını engelleyecek yegane yoldur.”

TÜSİAD

TÜSİAD’tan yapılan yazılı açıklama şöyle: “ABD Başkanı Joe Biden’ın Osmanlı İmparatorluğu’nda 1915 Ermeni tehciri ve sonrasındaki trajik olayların yıl dönümünde soykırım ifadesini kullanmasını esefle kınıyoruz. Tarihi olayların siyasi beyanatlarla değil, tarihçiler ve araştırmacılar tarafından değerlendirilmesinin ve daha da önemlisi toplumlar arasında diyalog yoluyla ele alınmasının doğru olduğunu düşünüyoruz.

Beyaz Saray tarafından yayınlanan açıklama; tarihsel hafızanın saydamlaşması, Dağlık Karabağ sorununda geçen yıl meydana gelen gelişmeler sonrasında Ermenistan ile Alican sınır kapısının açılmasını da içeren normalleşme potansiyeli, ABD ile birçok anlaşmazlığı barındıran ikili ilişkilerin geleceği ve transatlantik ittifakın ve bölgemizin istikrarı gibi konuların hiçbirine olumlu bir katkı sağlamayacak, ikili ve çok taraflı ilişkilerde yeni gerilimlere kapı aralayacaktır.

Tarihsel olayların dönemsel siyasal ve jeopolitik dinamiklerin gereklerine göre sürekli yeniden değerlendirmeye tabi tutulması ve farklı stratejik önceliklere göre araçsallaştırılması, öncelikle bu olaylardan etkilenen halkların tarihsel kimliğine ve konuya muhatap devletlerin uzun vadeli çıkarlarına saygılı bir tutum değildir. Bu tür siyasi açıklamalar, konunun nesnel, çok boyutlu ve sağ duyulu bir şekilde tartışılmasını sağlayacak bir zeminin yaratılmasını da güçleştiriyor. Ayrıca toplumlar arasında uzlaşma arayışlarını zorlaştırıyor ve çözüme katkıda bulunmuyor.

Beyaz Saray açıklamasının zamanlaması da gözden kaçmamalıdır. Aslında bu açıklama ve 2019 yılında Senato ve Temsilciler Meclisi tarafından büyük çoğunluklarla onaylanan karar tasarıları, bu konunun ne kadar siyasallaştırıldığının bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Türk Amerikan ilişkilerinin bozulması ve biriken sorunlar neticesinde, Kongre ve ABD Yönetimi’nin, son kırk yıldır izledikleri tutumu değiştirerek menfi açıklamalarda bulunmaları kaygı vericidir.

Bundan sonraki süreçte bölgedeki tüm toplumların barış, refah ve huzur içinde yaşaması için tüm tarafların katkıda bulunması, müttefik ve bölge ülkelerle ilişkilerin onarılması, sorunların diyalog ve diplomatik yumuşak gücün yeniden önceliklendirilmesi yoluyla çözümü, yapıcı bir gündemle ilişkilerin şekillendirilmesi ve sağduyunun öne çıkması büyük önem taşımaktadır.”

Diyanet İşleri Başkanı

ABD Başkanı Biden’a tepkiler sürüyor. “Soykırım” ifadesine bir tepki de Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’tan geldi. Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Erbaş, “Medine Sözleşmesi ile temelleri atılan birlikte yaşama tecrübesini dünyaya tanıtan İslam Medeniyetidir. Farklı dinden ve ırktan milyonlarca insanı Osmanlı asırlarca barış içerisinde yaşatmıştır. “Soykırım’ iddiası milletimize atılan bir iftiradır, kabul edilemez” dedi.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz