İktidarın iktidara muhalefeti

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Meclis’te devam eden 2021 yılı bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet sıralarından adalet mekanizmasına yönelik eleştirilere “Ya, arkadaşlar bu kadar mı kötüyüz? Ben dört dörtlüktür demiyorum.” karşılığını vermişti.

Bu açıklamadan bir gün sonra:

“Haksız yere içerde tutuklu kalan kişinin o günleri geri gelmiyor, ticari kayıpları geri gelmiyor. Dolayısıyla ‘pardon’ dediğinizde, özür dilediğinizde veremeyeceğiniz o günleri, o özgürlüğü, o kararı verirken çok iyi düşünmek, haksızlık ve mağduriyete neden olmamak lazım. Aslolan tutuksuz yargılamadır. Tutukluluk istisnadır. Deliler toplanmış, kaçma şüphesi yok, yeri yurdu belli, seneler geçmiş, ‘Hadi tutuklayalım…’ Bu konuda yargının kamuoyuna değil, dosyaya bakarak adaleti ve hakkı tecelli etmesi hepimizin ortak beklentisidir.

Bir dosyada verilen kararla ilgili ister kazanan ister kaybeden ‘kim olsa aynı kararı verirdi’ dedirtebiliyorsak işte orada hakikat ortaya çıkmıştır ve adalet tecelli etmiştir. İşçisi, iş vereni, öğrencisi, memuru, çiftçisi, esnafıyla toplumun yargıdan da beklediği işte budur. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun, bizim yargıçlardan, yargı mensuplarından beklediğimiz budur.

‘Şu ne der bu ne der, adliyeye gelen insan şöyle telkinde bulundu, şu nasıl bakar, nasıl değerlendirir, bu konjonktüre uygun mu’ Arkadaş, yargı konjonktüre bakmaz, yargı hatıra bakmaz, yargı birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdanına, hukuka Anayasa’ya bakar. Bizim beklentimiz budur. O yüzden adalet yerini bulsun ne olursa olsun yargı mensuplarının yanında HSK vardır, bu millet vardır.

Hiç kimsenin tavsiyesine, talimatına, telkinine bakarak değil, dosyaya bakarak vicdanınıza göre karar verin ve 83 milyon huzur içerisinde geleceğe daha güvenle baksın. Bu konuda bütün hakim ve savcıların, adalet sisteminin yanında güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz.”

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül‘ün ağzından uygulamada olmasa da bal akıyor.

Bu açıklamayı MHP hariç muhalefet partilerinden herhangi biri yapmış olsa tefe koyar çalarlardı.

Ne hainliği kalırdı ne de casusluğu.

MHP lideri, Anayasa Mahkemesi’nin kapatılmasını dahi teklif etmişti de şimdilik direkten dönmüşe benziyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise “Bakanlıklarımız ve kurumlarımız yanında ilgili tüm kesimlerle yakın diyalog ve iş birliği halinde ülkemizde ekonomide ve hukukta yeni bir reform dönemi başlatıyoruz.” dedi.

İnsana gerçekten “ne oluyoruz” dedirtecek gelişmeler yaşanıyor.

Merkez Bankası Başkanının görevden alınması, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifası ve şimdi de iktidarın uzun süredir bırakın aklından hayalinden dahi çıkardığı ‘adalet’e geri dönme çabaları.

Bir dönem “fabrika ayarlarına dönün” çağrılarına kulak kapayan AK Parti iktidarı, şimdi kendiliğinden dönüş sinyalleri veriyor. Erdoğan, ‘reform’ sözcüğünü telaffuz ediyor.

 Oysa daha iki ay önce 12 Eylül 2020 tarihli konuşmasında Erdoğan, “Şu anda Türkiye ekonomide pik yapıyor, dibe değil tavana.” diyordu.

Şimdi ise muhalefet partilerinden umudu kesen iktidar, kendi kendine muhalefetliğe soyundu.

“Gerekirse acı reçeteden kaçınmayız.” diyor.

Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü.

Bir bakıyorsun pik bir bakıyorsun dip.

Bugün faiz lobisi yarın faiz kurtarıcısı.

ABD’de 3 Kasım’da yapılan başkanlık seçimini Cumhuriyetçi aday Donald Trump değil Demokrat aday Joe Biden kazanınca sanki işlerin de rengi değişmeye başladı.

Beni burada ilgilendiren kısım ne Trump ne de Biden.

Ekonomiden daha çok adalet.

Son bir haftadır adalet üzerinden yapılan açıklamaların borsaya, dolara, ekonomiye olumlu etkilerini hep beraber gördük.

İnanın ekonominin düzelmesi adaletin yolundan geçiyor. Gerçekten insanların beklentilerini karşılayabilecek, toplumu rahatlatabilecek bir adalet mekanizması, kâğıt üzerinde kalmayıp uygulamaya geçerse siz o zaman seyredin doları, euroyu ve yatırımları.

Zaten adaletin olmadığı yerde yapılanlar laf-ı güzaf.

Peki iktidar, neden geçmişine muhalefet etmeye başladı?

Kimine göre oy kaybı, kimine göre ABD seçimleri, kimine göre ekonominin pik yapması.

Açıkçası, bunun çok da derdinde değilim.

Benim için önemli olan kısmı, adaletten sapan iktidarın, tekrar adalet sokağına girip girmeyeceği. Mağdurlar ülkesine dönen Türkiye’nin bu açmazdan ne zaman kurtulacağıdır.

Adalet Bakanı Sayın Gül’ün dediği gibi:

Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun!..

Bir Fıkra.

Tren istasyonunun yanında bir ev varmış. Yatak odasında bulunan gardırop, her tren geçişinde rahatsız edici bir şekilde ses çıkarırmış.

Bir gün evin beyi, “Karıcığım, ben birkaç günlüğüne iş gezisine çıkacağım, bilgin olsun” demiş.

Adam evden ayrılır ayrılmaz evin hanımı da hazır fırsat deyip gardırop için bir tamirci çağırmış. Tamirci, gardırobun arızasının nerede olduğunu bir türlü bulamamış.

Evin hanımına, “Ben bunun arızasını bulamadım. Tek çare kaldı, o da gardırobun içine girip trenin geçmesini beklemek” demiş.

Evin hanımı, ‘tamam’ demiş.

Tamirci, gardırop içine girer ve treni beklemeye başlar.

Aksilik bu ya!..

Bu esnada evde kravatını unutan evin beyi, geri döner. Kapıyı açar ve doğruca yatak odasına gidip kravatı almak için gardırobu açar.

Tam bu esnada tamirciyle göz göze gelirler.

Evin beyi, kızgın bir şekilde sorar:

Senin burada ne işin var?

Tamirci, korku içinde titrek bir sesle cevap verir:

Valla ben şimdi burada treni bekliyorum desem inanmazsın.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz