Kılıçdaroğlu: Arsızlık, hırsızlık, rant kavgası, bencillik derhal bitmeli

0

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş merkezli deprem bölgesinde yaptığı incelemeler sonrası açıklama yaptı.

“Bugünü asla unutmayalım halkım. Düşen yerde kalmasın. Mazlumun hakkı, divana kalmasın.” diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bu ülkenin yeni bir dirliğe, bir düzene ihtiyacı var halkım. Hepimizin zihniyeti değişmek zorunda. Önümüzdeki yol, çok uzun olacak. O yol çok engebeli. Tırmanışımız çok dik olacak. Öyle dedikleri, gibi bir yılda falan gitmemiz gereken yere varamayız. Geçici çözümlerle idare edemeyeceğimiz bir noktaya geldik.

En acısı da bizi biz yapan değerlerimiz zarar gördü, halkım. Arsızlık, hırsızlık, rant kavgası, bencillik. Bunları derhal bitirmeliyiz. Bunlar Türkiye’nin ruhunu kemirdi. Artık açgözlülüğün bittiği, kaynakların sadece küçük bir azınlığa değil, tüm halkımıza ait olduğu yepyeni bir düzeni getirmek zorundayız.

Ve inanın, bu sadece iktidar değişimi ile olmaz. Daha büyük değişimler lazım, bize. Zarar gören her bir değerimizi bir bir tamir ederek, çok güçlü bir değişim yaratmalıyız. Güçlü bir sosyal devleti, vatandaşı için var olduğunu hiç unutmayan bir devleti; bu enkazın içinden çıkarıp, inşa etmek zorundayız. Bunu hep beraber yapacağız, inşallah. Bir daha önlenebilir nedenlerden dolayı, böylesi bir acı yaşamayalım. Bu son olsun, bu son.

Devlette çürüme var dediğim zaman da bazı çevreler kızdılar, öfkelendiler. Bugün bu felaket bize devlette çürümenin nelere mal olduğunu gösterdi. Kurtarılması gereken hayatlar kurtarılamadı. Zamanında önlem alınması gerekirken, zamanında talimatların verilmediğini, talimatların yerine getirilmediğini gördük. Devlet nefes almazsa sorunları çözemez. Devletin nefes alması demek her soruna bürokrasinin kilitlenmesi demektir.

Sorun karşısında eğer bürokrasi sessizliğini koruyor ve bir yerden talimat gelince harekete geçebiliyorsa o zaman devlet nefessiz kalıyor demektir. Devletimiz evet büyük. Devletimiz evet güçlü. Ama o güçlü devletin nefes alması lazım. Bürokrasinin gereğini yerine getirmesi lazım. Talimat gelmeden ben iş yapamam kavramı yoktur devlet yönetiminde. Çünkü devlet yönetiminde en küçük makamdan en üst makama kadar herkesin görevi yasalarla tanımlanmıştır. Herkes yasaların ön gördüğü kuralları yerine getirir. Ama devleti nefessiz bırakırsanız bir yerden talimat gelmeden devlet ayağa kalkamazsa devlette çürüme başlar. Yaşadığımız ciddi sorunlardan birisidir. Nefessiz bıraktığınız zaman devlette liyakat yok olur, ahlak da yok olur, erdem de yok olur, fazilet de yok olur. Bunların tamamı yok olur.

Siyaset aynı zamanda geleceği görebilmektir, geleceği okuyabilmektir. Türkiye deprem kuşağında olduğunu hepimiz biliyoruz. Dünyada biliyor, bilim insanları da biliyor. Özellikle son 10 aya bakın, neredeyse bütün televizyon kanallarında deprem uzmanlarının konuştuğunu görürsünüz. ‘Önlem alın’ diye hocaların yakardığını görürsünüz. Ne yapıldı? Bol miktarda imar afları çıktı. İnsanların oturdukları konutu insanlara mezar ettiler, bir de üstüne para aldılar. Bu mudur siyaset? Böyle bir siyaset olur mu? İnsanın evini dayanıklı hale getirmek, o evde insanın rahat oturabilmesini sağlamak siyasetin konusu değil midir? Ev kaçak, depreme dayanıksız ‘oturabilirsin’ diyorsunuz, üstüne bir de para alıyorsunuz, yıkılıyor ve kendi mezarı oluyor ve bunun adı da devlet yönetimi oluyor. Batsın böyle devlet yönetimi, böyle bir devlet yönetimi olamaz.

Gidin depremde evleri yıkılanlara bakın. Kolonları kesilmiş, binalar çökmüş. Sormak lazım nerede bunlar? İmar affı çıkarırken acaba vicdanlarının seslerini dinlediler mi? Para için, topladıkları vergilerin dışında hala o kişinin evini başına yıkar mısın?

KYK yurtlarının kapatılması ve üniversite öğreniminin online yapılmasına karar verildi. Vallahi de billahi de bunlar devletin nasıl yönetileceğini bilmiyorlar. Üniversiteli öğrenciden ne istiyorsunuz, yurtlardan ne istiyorsunuz? Zaten pandemi de uzun süre eğitimden uzak kaldılar. Şimdi yeniden gerekçe gösterip yurtları kapatıyorlar. Neymiş depremzedelere açacaklar. O yurtlar depremzede aileler için çok uygun değildir. Antalya’ya bak, İzmir’e bak her tarafa bak beş yıldızlı oteller var. Devleti yönetiyorsan depremzedeleri al beş yıldızlı otellerde ağırla bütün masraflarını da karşıla. Otel sahipleri bunların tamamını karşılar.

Devleti yönetmeyi bilmiyorlar, devletin ne olduğunu bilmiyorlar. Devlet saraydan ibaret değildir. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni siz nasıl böyle yönetirsiniz? Bir devlet bir kişinin kişisel hırslarına alet olamaz. Kişisel beklentileri üzerinden bir devlet yönetilemez. Hep dedik, ‘devlet adaletle yönetilir’ diye. Eğitimin ne kadar önemli olduğunu, eğitiminin bir ülkenin can damarı olduğunu, eğitimsiz bir toplumun nerelere sürüklendiğini bunlar bilmiyorlar ama sözde devleti yönetiyorlar, akıl alacak şey değil.

Devletin adaletle yönetilmesi gerektiğini, yönettikleri topluma hesap verme zorunda olduklarını ve bunun adının da demokrasi olduğunu kimsenin unutmaması lazım. Yazıktır günahtır bu ülkeye, böyle bir yönetimi hak etmiyoruz. Deprem kuşağında olduğumuzu bildiğimiz halde deprem kuşağı üzerindeki kentleri büyütüyorsak, gerekli önlemleri alamıyorsak, siyaset kısır bir anlayışla devleti yönetmeye kalkıyorsa bu tür felaketler her zaman kapımıza gelecektir. Biz devletin ve devlet bürokrasisinin daha sağlıklı ve daha tutarlı bir anlayışla yönetilmesini istiyoruz.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz