Komplo Teoricilerin Dinlere Bakışı… (Kabullenmesi zor, biliyorum)

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Yoğun ve hararetli tartışmaların olduğu günlerden geçiyoruz.

Ülke gene ikiye bölünmüş halde. “Nato’dan çıkmalıyız” diyen ‘kahramanlar’ bir tarafta, “Fevri kararlar vermek yanlış olabilir, çıkmamız gerekmiyor” diyen ‘vatan hainleri’ öbür tarafta.

Birinin kahraman, diğerinin vatan haini olduğunu belirleyen kim peki? Dünyanın her yerinde olduğu gibi, iktidar ve gücü elinde bulunduranlar.

Zarrab ve Nato gelişmeleri ile herkes ‘komplo’ kurulmasından bahseder oldu. Kumpaslar, komplolar, hain planlar…

Genel Yayın yönetmenimiz Fehmi Bey de, haklı olarak gelinen noktayı kısaca özetlemişti:

‘Artık herkes ‘komplocu’ oldu, ben istirahata çekilebilirim…’

Ben bu yazarları ‘komplocu görmüyorum, ‘karşı taarruzcu’ görüyorum.

Açıklayayım:

Komplocu olmak demek çok daha farklı birşey.

Komplo Teorisi’nin ne olduğuna en kolay ulaşabileceğimiz kaynak, Wikipedia. Türkiye’de yasaklı olduğunu duyduğum için, bu maddenin ilk açıklama cümlesini buraya aktarmak istedim:

Komplo teorisi, kamuoyu tarafından belli bir şekilde algılanmış herhangi bir olay hakkında geliştirilmiş, kamuoyundan saklandığı iddia edilen bilgilerle, gizli bilgilere veya olayın arkasındaki görünmeyen güçlerle ilişkilendirilen alternatif açıklamalara verilen addır.

Çünkü komplocu olmak demek, komplo teorilerinden bahsetmek demek, tek bir noktaya odaklanmak demek değildir.

‘Olayın görünen manzarasının haricinde başka etkenler, başka sebepler de olabilir’ diye düşünmeye komplo teoricilik diyebiliriz.

Birçok sebep ve etkeni düşünebilmektir, komplocu ya da komplo teoricisi olmak.

Tek bir sebep düşünmek (sadece bizi yok etmeye çalışıyorlar gibi), tek taraflı bakmaktır.

Karşı Taarruzcu dememin sebebi de bu.

Çünkü sadece tek bir etkene inidirerek, bize şu yapılıyor demekteler. Ama işin aslı belki de öyle değil.

Belki siz bir şeyler yapıyorsunuz, belki İran’a bir şeyler yapılıyor, belki sistem kendi içinde hesaplaşma yaşayacak ve bunun için bir sebep arıyor. (ABD’nin de kendi içinde kaynadığını düşünürsek, bu seçeneği de yabana atamayız).

Peki karşı taarruzcu olan yazarlar neden böyle düşünüp, yazıyorlar dersiniz.

Bence şöyle: En tepe noktaya gelince bütün bağlantılar, ilişkiler tamamen değişiyor (Burada çok da fazla açıklayamayacağım). Oraya gelen kişi ya da kişiler de, aynı düşünce tarzıyla bakıyorlar olaylara.

Buradan da şu sonuca varıyorum: Karşıdakinin kumpas kurduğunu düşünen insan da, bir yerlerde kumpas kurmuştur. Acaba bu kumpaslar nelerdi???

Neden mi böyle düşünüyorum. Daha önce de hep yazmıştım: ‘Kişi nasılsa, karşıdakini de öyle bilir’.

Bu karşı taarruzcu yazıları okuyunca Taha Kıvanç’ın eski bir yazısını anımsadım.

Taha Kıvanç

15 Kasım 1999 / Yeni Şafak

‘İnanmasanız da olur’

Bugün komplocu olmuş gibi görünen karşı taarruzcular, o tarihte ya daha yazar değillerdi, ya da o zamandan itibaren Fehmi Bey’e komplocu demeye başlamışlardı. Az değil, neredeyse yirmi yıl olacak.

O tarihlerde fakültede hararetli bir şekilde diploma çalışmama hazırlanıyordum. Olaylara çeşitli noktalardan bakabilmeyi, farklı pencerelerden de değerlendirmeler yapılması gerektiğini öğrenmeye başlamıştım.

Aslında bir bakıma ‘komplo teorici olmak’ demek, bakış açınızın kristalleşmesi demektir. Tek bir nokta yerine onlarca noktadan baktığınızda, önünüzdeki olay ya da konu çok farklı şekil alır (billurlaşır, kristalleşir) ve çok farklı açılardan bakarak, çok farklı neticeleri görürsünüz.

O zamandan itibaren dinlere, dinin etkisine de bu gözle bakmaya başladım. Bunun için de dayanağım birinci temel kaynak Kuran’dı.

Kehf Suresi’nde anlatılan kıssa.

Meşhur Hızır ile Hz. Musa’nın kıssası.

Kıssa 61. Ayet ile başlıyor.

‘Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti.’

Hızır, Hz. Musa’nın sabredemeyeceğini söylese de, Hz. Musa ısrarla ona yola devam etmek ister.

Dedi ki: Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin.

(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?

Musa: İnşaallah, dedi, sen beni sabreder bulacaksın. Senin emrine de karşı gelmem.

(O kul:) Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma! dedi. (Kehf, 67-70)

Takip eden ayetlere de bakalım:

‘Bunun üzerine yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman o (Hızır) gemiyi deldi. Musa: Halkını boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen (ziyanı) büyük bir iş yaptın! dedi.

(Hızır:) Ben sana, benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi? dedi.

Musa: Unuttuğum şeyden dolayı beni muaheze etme; işimde bana güçlük çıkarma, dedi.

Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü.

Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde) katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!

(Hızır:) Ben sana, benimle beraber (olacaklara) sabredemezsin, demedim mi? dedi.

Musa: Eğer, dedi, bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme. Hakikaten benim tarafımdan (ileri sürebilecek) mazeretin sonuna ulaştın.

Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) hemen onu doğrulttu. Musa: Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın, dedi.

(Hızır) şöyle dedi: “İşte bu, benimle senin aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.”

“Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu kusurlu kılmak istedim. (Çünkü) onların arkasında, her (sağlam) gemiyi gasbetmekte olan bir kral vardı.”

“Erkek çocuğa gelince, onun ana-babası, mümin kimselerdi. Bunun için (çocuğun) onları azgınlık ve nankörlüğe boğmasından korktuk.”

(Devam etti:) “Böylece istedik ki, Rableri onun yerine kendilerine, ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin.”

“Duvara gelince, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir hazine vardı; babaları ise iyi bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur.” (Kehf, 71-82)

Bu ayetleri okuduktan sonra, benim de komplocu tarafım gelişti gitti. Dinlere de hep bu açıdan baktım.

Bütün kainata en tepeden bakan Yaratıcı Rab, hayatın içinde ve dinlerde muradı ne?

Acaba Yaratıcı nasıl bir plan kurmuştur?

Acaba Yaratıcı kimlerin eliyle, kimlere, bilmediği ne iyilikler ve ne imtihanlar yaşatmaktadır.

Acaba görünen olayların arkasında Yaratıcı’nın hangi planları çalışıyordur?

Acaba Yaratıcı, Hızır gibi kulları ile ne komplolar kurmuş ve hangi girift planları kader ağında örmüştür?

Tez hocamın da sürekli ifade ettiği gibi: ‘Herşeyi bilen O’.

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikAlmanya’da koalisyon çıkmazı.. Cumhurbaşkanı Steinmeier, liderlerle görüşüyor
Sonraki İçerikMEB’ten ilginç karar.. Öğretmenliğe atanabilecekler listesinden ilahiyat mezunları çıkarıldı
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz