Kur’an Kurslarını kim denetliyor?

1
Latest posts by Aysun Saygı Köknar (see all)

Son yıllarda Kur’an Kurslarının adı maalesef kendi işlevinden çok cinsel istismar davalarında anılır oldu. Sadece geçen yıla baktığımızda bile onlarca çocuğumuzun din eğitimi ve ahlâk dersi vermek üzere açılan bu kurumlarda trajik bir biçimde cinsel taciz ve tecavüz mağduru olduğunu görüyoruz.

Merak ediyorum, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliği yaparak güzel yurdumda hizmet veren kurslarda görevli kişileri atamadan önce bir takım kişilik testlerinden geçiriyor mu?

Sağlıklı olarak göreve başlayan eğitmenler sonrasında yılda bir kez yeniden denetliyor mu?

Pedagojik formasyon veriliyor mu?

Hocalar vizyonunu sürekli yenileyip, kendini geliştirmesi için destekleniyor mu?

Ayrıca öğrencilerin bu tarz olayları yaşamasına mahal vermemek için kendi kendini nasıl koruyacağı öğretiliyor mu? Bireyin kendi kişisel alanlarına kimin ne kadar sokulabileceğinin altı çiziliyor mu? Vücudunun hangi alanının sadece kendine ait ve el sürülemez olduğu çerçeveye alınıyor mu? Bu gibi travmatik bir olayla kendisi ya da yakın bir arkadaşı karşı karşıya kaldığında korkmadan nereye bildirmesi gerektiği anlatılıyor mu?

Bu olaydan yola çıkarak otuz sene önce kendi başımdan geçen Kur’an Kursu maceramı anlatmasam olmaz.

Ben çocukluğumu seksenli yıllarda yaşadım. Her yaz tatilinde babam bizi vaktimizi boş geçirmeyelim dua ezberleyelim, Kur’an-ı Kerim öğrenip hatim edelim diye evimize çok yakın bir camiinin kuran kursuna gönderirdi. O zamanlar şimdiki gibi yaz okulları yoktu tabi, sabahtan akşama sokakta bin bir çeşit oyunlar oynar evin yolunu bile unuturduk.

Aslında açıkçası nerdeyse tüm mahalle çocuklarının yazıldığı bu kurslarda insan yaşıtlarıyla olunca hayli keyifli vakitler de geçiriyordu. Sonuçta çocuğa her yer eğlence ve oyun alanı üstadım. Neyse lafı fazla uzatmayalım. Her sabah kahvaltıdan sonra uzun eteğimi kısa kollu tişörtümü üstüme geçiriyor anneannemin oyaladığı beyaz tülbendimi ve elif be te se cüzümü koltuğumun altına sıkıştırıp evden çıkıyordum. Geçerken arkadaşım Dilek’i de alıp mahalledeki tek camiinin karşısında yapılan kuran kursunun yolunu tutuyorduk. Kuran kursunda görevli bir erkek ve bir kadın hoca vardı. Erkek olan erkek öğrencilere ve bize kadın olan sadece bize ders veriyordu.

Erkek hoca bilemediğin zaman tek ayak üstünde bekleme yada eline cetvelle vurma gibi cezalar verirdi, kadın hoca ise şimdi anlatacağım türlü tuhaf şeylerle hepimize travma yaşatıyordu. Öğle olduğunda yarım saat kadar yemek molası veriliyor bir süre daha derse devam ediliyordu. Herkes evden getirdiği yemekleri karşıdaki bakkaldan aldığı gazozla beraber katık edip karnını doyuruyordu.

Derslerde gayet mülayim olan kadın hoca bazı günlerde çıldırıp içinden bir canavar çıkmış gibi davranıyordu. Kadın Atatürk’e karşı olan nefretini bastıramadığında içinden bir başka kişilik çıkıyordu. Kursun sofa kabul edilen girişindeki zemini halı değil de taşla kaplı bölmesinde asılı olan Atatürk resmine bazı öğle molalarında kapıları sıkı sıkı kapattırıp evden getirilen çıkınlardan çıkan domatesleri ve nerden geldiğini bilmediğim bir kasa yumuşak domatesleri attırıp kahkahalarla gülüyordu. Bunu çocukları sıraya sokup hepimizi zorlayarak yaptırdığı da oluyordu. Bazen bakkaldan alınan gazozları çalkalayarak Atatürk’ün resmine fışkırtıyor ve buna kahkahalarla gülüyordu.

Bu anları inanın üzerinden otuz otuz beş yıl geçmesine rağmen ağlayarak yazdım. Çünkü ben canım Ata’mı çok seviyordum aslen Selanik ’li olduğumuz için kendisini dedem gibi gördüğüm bile söylenebilir. Evimizde tüm aile fertlerim, okulda öğretmenimiz Atatürk’ümüzün bizim için yaptığı güzellikleri saygıyla yâd ederken, çok severken Kuran kursu hocasının bu davranışlarına hiçbir anlam veremediğimi söylemek isterim. Ayrıca küçücük çocuklara zikir yaptırıp herkesin bayılma numarasıyla kendini yerlere attığı trajikomik kısımları ise başka bi’ gün anlatırım. O sene kursa gitmemek için pazarda boş sokaklarda dolaştığımı, evdeki gardıropta saklandığımı ve o sene Kuran kursu maceramı sonlandırdığımı da bilmelisiniz.  Kadın bu yaptığı şeyleri inançlarımızı kullanarak yemin ettirdiği için lise çağıma kadar babama bile anlatamadığımı da eklemem gerekir.

Aradan onca yıl geçmesine rağmen hâlâ Kur’an Kursları çocuklara yaşatılan travmalar ve cinsel taciz vakalarıyla gündeme geliyor. Bunun için acilen önlem alınmalı, etkin denetimler yapılmalıdır. Ayrıca sevgi hoşgörü, merhamet ve barış dini olan güzelim İslam’ı öğrenmek için herkesin imam hatiplere gitmesi de gerekmiyor.

Sayın veliler çocuklarınızı emanet ettiğiniz kurumlarda çalışan insanları sorgulayın. Sayın Milli Eğitim Bakanı, Diyanet İşleri Başkanı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yıllar önce anlattığım bu sahneleri yeniden yaşamamak ve cinsel istismar olaylarının bir daha tekrarlamaması için sizleri görevlerinizi layığıyla yapmaya çağırıyorum.

 

1 Yorum

  1. Ben kuran kursu eğitimini 1 yıl almış birisi olarak yukarıdaki yazıyı esefle okudum. Münferit olayları hep ve her yerde yaşanıyormuş iması ile yazılmış bu yazıdan dolayı üzüntümü aktarmak istedim. Yazarlar daha dikkatli olmalı, toplumu yönlendiriyorsunuz, bu yazılarınız bahane arayanlara malzeme oluyor. Vebalinin altından kalkamazsınız haberiniz olsun.
    Münferit olaylardaki sapık, cani, kişiliksiz vb durum veya kişileri gerekli mercilere o zaman veya şimdi iletirsin ve takipçisi olursun, gereği yapılmazsa o durumu yazına konu edersin.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz