Noel.. Weihnachten.. Christmas.. ya da Hz. İsa’nın Doğumgünü Yortusu.. O da ne, tü kaka..

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Avrupa’da Noel tatili Cuma günü başladı.

Hıristiyan inancını kabul edip, kültürünü yaşayan insanlarımızın Noelini kutlar, insanlık için barışa vesile olmasını dilerim.

Barış diyoruz, daha güzel bir dünya ve hayat diyoruz.

Normal hayatı yaşayalım diyoruz, ama birileri bizi zorluyor. Her geçen gün duraksayıp, olağandışı yazıları kaleme almamıza nedenler üretiliyor.

En son Berlin’de yaşanan üzücü olay da bunlardan birisiydi.

Noel pazarına süratle giren bir kamyon ve vefat eden masum insanlar.

Ve bazılarından duyduğumuz o acı veren cümleler: ‘Hep bizde oluyordu, bir de siz yaşayın, iyi olmuş’.

Sonrasında ortaya çıkan Arap kökenli bir genç. Dinle hiçbir ilgisi olmayan bir insan, ama dinsel saldırı. Hem de Hz.İsa’nın doğumgünü için hazırlanan bir pazar.

Garip olan, dini tema atfedilen günlerle ilgili olan terör saldırıları.

Ne garip değil mi?

Aralık ayının 11.de de bazı saldırılar oldu, hatırlarsınız.

İstanbul’daki saldırı, ölü sayısı 45.

Kahire’de saldırı, ölü sayısı 25.

Bakıyoruz, o gün de mevlid kandili.

Ne garip bir tesadüf, ya da tevafuk mu dememiz gerekiyor?

Neyse biz konumuza devam edelim.

Avrupa’yı bilenleriniz, gezmiş olanlarınız bilirler. Noelden haftalar önce başlayan hazırlıklar, hediyelerin alınması, programların yapılması.

Advent takvimleri asılır. İçinden küçük küçük hediyelerin çıktığı şirin takvimler.

Avrupa’nın kültürüdür bu.

Avrupa’da yaşayan tTürkler de doğal olarak etkilenir bu durumdan.

Çocuklar bu takvimlerden isterler, okulda hediyeleşirler ve tatil olarak da yaşarlar.

Türkler de buna karşı savaş açmışlardır.

Noelde, yılbaşında alternatif programlar yaparlar, yozlaşmama adına. Alternatif sunma adına.

Nedendir bu rahatsızlık diye düşünüp anlamaya çalışırım hep.

Beğensek de, beğenmesek de, dünyada hakim kültür bu.

Endüstri devriminden sonra hızla ilerleyen teknolojik gelişmeler ve bugün yaşadığımız hayat tarzı. Eleştirip, tü kaka diyenler de, bu gelişmelerin ürünü olan mamülleri hayatlarında yoğun olarak kullanırlar.

Bakarsınız, hakaret seviyesine taşıdıkları konuşmaları yapanlar da, tabletler ve akıllı telefonlarla bu gelişmeleri hızla takip ederler.

Eleştirdiğiniz kültür ne? Avrupa kültürü. Bu teknolojik gelişmeler nereden geliyor? Amerika ve Avrupa kültüründen.

Peki o zaman niye kullanıyorsunuz?

Bu bana hep komik gelmiştir.

Türklerin asosyal hareketlerini sürekli diline dolayıp, aşağılamak isteyen Alman kökenli insanların acıkıp da, kalkıp döner dükkanına gitmesi gibi komik.

Avrupa’da yaşayan bizler, istesek de istemesek de etkileniyoruz.

Bu kültürel yozlaşma mı? Kültürel zenginlik mi?

Sormamız gereken aslında bu?

İzmir’de olup da boyoz yemeyeniniz yoktur. Nedir boyoz?

Aslında yahudi geleneğinden kültüre aktarılan bir yiyecek.

Bu kültürel etkileşimler sosyal olarak yaşayan insanın hayatında olan doğal bir durumdur.

Peki bize yozlaşma diye dayatılmasının sebebi ne?

Ben buna kısaca; ‘Peygamberden daha fazla müslüman olma sendromu’ diyorum. İleriki zamanlarda bu konuyu daha ayrıntılı açıklayacağım.

Nedir bu durum?

Peygamber, yaşadığı toplumdaki birçok örf ve adeti eğer İslam’la ters değilse, uygulamıştır.

Peygamberden daha fazla müslüman olma sendromunu yaşayanlar ne yapıyorlar?

Üst kültür gibi gösterdikleri bazı Arap ve Kuzey Afrika alışkanlıklarını İslam mış gibi dayatıyorlar.

Anadolu kültürümüzde olmayan birçok şey, işte bu sebeple bize dayatılıyor.

Kadın ve erkeklerin sosyal yapıdaki durumları, davranışları Anadolu Türk kültüründe normal, insani ve olması gereken şekildedir.

80’li yıllardan sonra bize dayatılmaya başlanan nedir? Din adına yapılan cinsiyet ayırım uçurumu. Nedir bu?

Kadınla erkeği toplumda tamamen ayırıp, birbirinden uzak ve hatta birbirine düşman bireyler haline getirme.

Anadolu’da, köylerde yüzyıllardır kadınlar erkekler aynı ortamda oturur, sohbet ederler.

Ve bir anda haremlik selamlık adeti başlar. Arap ve Kuzey Afrika kültüründen gelen ayrışma.

Ve bunu din adına sunan, peygamberden daha fazla müslüman olma gayretinde olan üstün müslümanlar.

Doğal kültürel değişimin sonucu olan ibadethaneler de aslında BİZ’e sonradan dahil olan bir zenginlik. Ama tabii ki doğal olarak, dayatma olmadan.

Fetihlerle anadoluya yerleşen Türkler beraberinde kültürlerini de getirdiler, daha sonra müslüman oldular ve başka kültürleri da görüp, kimisinden etkilendiler. İstanbul (ya da Konstantinapol) ve Avrupa’yı da tanımalarıyla başka kültürle de tanıştılar.

Burada bir örnek vermek yerinde olacaktır: Sanat tarihi açısından bakarsak, geniş kubbeli yapı şekli aslında kiliselerden bize geçmiş bir modeldir. Bugün bütün camilerimiz bu tarzdadır.

Avrupada kimliklerini göstermek isteyen ve bir bakıma ‘işte biz de buradayız’ söylemi ile inşa edilen camiler, aslında kilise mimarisi tarzında yapılan eserlerdir.

İnsanımız, bütün bu farklı kültür alışkanlıklarını harmanlayıp, KÜLTÜR ZENGİNLİĞİ haline getirmiştir.

Teknolojiyi, bilimi geliştiren toplumun, kültürünü de aktarması doğaldır.

Eskiden de böyleydi.

Bilimi ilerleten müslüman alimler, kültürlerini de batı dünyasına aktarmışlardı. Bu da, o zamanlar çok doğal bir durumdu. Aynı bugün olduğu gibi.

Bugün yaşanan bu etkileşim gayet normal bir sosyolojik etkileşimdir.

Tü kaka demenin, yeldeğirmeniyle savaşır gibi savaşmaya çalışmanın gereği yok.

O kadar rahatsız oluyorsanız; teknolojiyi ilerleten siz olun, bilime yeni katkılar sağlayın ve kendi kültür aktarımınızı yapın.

Avrupada yaşayan türkler de bu normalliği algılamalılar.

Çocuklarının etkilenmelerini doğal karşılamalılar.

Onlara tepki göstermek yerine, çocuklarına sevgi göstererek onları hayata hazırlamanın düşüncesine girmeliler.

Sevgiyle yetişen çocuklar ve gençler; kendilerine, ailelerine ve topluma bu sevgiyi geri vererek katkıda bulunurlar.

Bugün de ihtiyacımız bu sevgi ortamı değil mi?

Sevgiyle yetişen ve hayata olumlu olarak bakabilen insanların azalması değil mi, bu kadar terör ve şiddetin olması.

Çocuklarının dini eğitimi için merdiven altı gruplara giren bu insanlarımıza sesleniyorum. Yeni yetişen fidanlarımız için en önemli donanım Sevgi’dir.

Sevgiyle yetişen insanlar, o sevgiyi paylaşırlar ve paylaşılan bu sevgi bütün hayatı sarar ve hayat çok daha yaşanır ve güzel hale gelir.

Peygamber, şiddetin en üst seviyede olduğu arap yarımadasında, kız çocuklarını diri diri toprağa gömen o vahşi kültürü sevgiyle değiştirmişti.

Peygamberden daha fazla müslüman olmaya çalışmayın da, kendiniz olup islam sizden ne istiyor onu anlamaya çalışın.

Bugün ve şu an, İslam ve Kuran sana ne diyor ve senden ne istiyor?

 

Sevgiyle kalın…

 

 

 

 

 

Önceki İçerikYazarımız Turan Çevik soruyor: “Barzani PKK’ya aslında ne demek istiyor?”
Sonraki İçerikKurtulmuş, IŞİD’in yayımladığı video hakkında konuştu..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz