Siyaset garip olaylara sahne oluyor. Size de öyle geliyor mu?

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Yeni sisteme geçişin kapısını açan başkanlık seçimi sona erdi. Sona erdi, rahatladık, artık daha kalıcı konuları konuşma zamanı gelecek diye düşünüyorduk.

Malum konu seçimler olunca başka konuları konuşma fırsatı olmuyor. Seçimle yatıp seçimle kalkılıyor.

Eğitim sistemi, eğitimde kalite, hızla değişen dünyada çocuk ve gençlerin eğitimi, dinin toplumdaki etkisi ve bunun daha olumlu hale getirilmesi gibi konular gündeme gelemiyor.

Dinin doğru anlaşılması ve hayatın içinde daha doğal yaşanması gibi konular zaten konuşulmuyor.

Anca bir sorun ortaya çıkarsa, o zaman sonuna kadar konuşuluyor ve konuşulduğu yerde kalıyor.

Seçimler bitse de, siyaset tekrar yoğun olarak gündemde. Bunun nedeni de hepinizin malumu.

İyi Parti ve CHP’deki ilginç gelişmeler…

Meral Akşener’in asabiyeti ve partiyi kendi haline bırakmaya meyli.

M. İnce’nin başarısından sonra CHP’deki koltuk savaşı ve sonrasında imza toplama kampanyası…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarısızlığa alışkın hale gelmesi ve partideki mezhepçi tutum sürekli eleştiriliyor.

CHP halkın yanında olup, ezilmişlerin tarafında olması gereken bir parti. Sol düşüncenin en iyi şekilde anlatılması ve buna bağlı olarak örgütlenmenin en iyi şekilde yapılması gerekirken, acıdır ki CHP bunlardan uzakta.

CHP’nin eşit haklar, eşit şartlar ve eşit paylaşım konusunda söylemini yoğunlaştırması gerekiyor ama bunlardan da uzakta. Bu da, doğal olarak başta Ak parti olmak üzere MHP’nin işine yarıyor.

İyi partinin içinde bulunduğu durum da zaten yönetimde olan iki partiye yaramakta. Buradan çıkan sonuç da açıkça şöyle: Türkiye’de iktidar değil, muhalefet sorunu var.

Toplumun yarısını oluşturan Ak parti ve MHP ittifakı bu manzaradan çok memnun. İşlerine geldiği için de ses çıkarmıyorlar ve hatta muhalefette sorunlar oluşsun diye denge savaşı yapıyorlar.

Nedir bu denge savaşı?

Tarihten bir örnekle açıklayayım.

Katolik kilisesinin gücünü kırmak için protestanları en güçlü destekleyen kimdi? Osmanlı devleti.

Karşıdaki gücün bölünmesi işine geliyordu. Bu yüzden maddi manevi desteğini hiç esirgemedi.

Ak parti ve MHP de aynı denge savaşını uygulamakta.

Algı operasyonlarıyla M. İnce sonuna kadar desteklendi ve İnce de bunu fırsata dönüştürmenin derdine düştü.

İyi parti konusu biraz daha farklı.

Seçimlere kadar astığım astık – kestiğim kestik mantığı ve davranışıyla hareket etti. Seçimlerden sonra da ortadan kayboldu. Ve şimdi de ucunda ışığı görünmeyen bir tünele girmiş durumda.

Hatırlar mısınız, hani hep şu cümleler ifade edilmişti: ‘İyi parti, Üst Akıl’ın bir planı’.

Üst Akıl acaba kim için İyi partiyi destekledi?

Ak parti başarılı olmasın diye mi, yoksa tam tersi Ak parti başarılı olsun diye mi?..

Eski kafalı olanlar sürekli Üst Akıl’dan bahsediyorlar. Ancak dünya çok değişti. Artık tek bir Üst Akıl yok, bilakis Üst Akıllar var. Bu üst akıllar da uzaktan kumanda ile çalışan yapılar değil.

Psikolojiyi, sosyal psikolojiyi, medyayı, sosyal medyayı, liderlerin zaaflarını, partililerin zaaflarını ve bütün olarak bir ülkenin zaaflarını ve (amiyane tabirle) gaza getirebileceği noktaları araştırarak bunlara uygun çoklu planlarla çalışıyorlar.

İyi parti olayı da bu bakımdan çok önemli.

Esas soru şu: İyi parti hangi Üst Akıl’ın, ne amaçla desteklediği bir parti?

İkinci soru: İyi partiyi destekleyen Üst Akıl’la uzaktan iletişimde olan siyasi parti hangisi?

Üçüncü soru: Uzaktan iletişimde olan siyasi partinin amacı ne ve bu amaca ulaşmak için siyasette hangi pozisyonları üstleniyor?

Evet, bunlar zor sorular.

Ama Üst Akıllar gibi düşünüp, onlar gibi olaylara bakarak, onların uyguladığı yöntemleri kullanırsak aslında çok da kolay.

Hani çocukken oyun oynadığımızda bazı çocuklar hem mızıkçılık yaparlar ve hem de bir başkasını ‘mızıkçılık yapıyor’ diye çığırtkanlık yapıp suçlarlardı ya.

Saf niyetlerle oyun oynayıp, işin hazzını almak isteyen çocuklar da hiçbir şeyden habersiz, bu çığırtkanlık yapanların suçladığı çocuğu oyundan atmak isterlerdi.

İşte durum aynen öyle.

Üst Akıllar’la iletişimde ve dirsek temasında olanlar bugün siyasete yön vermeye çalışıyorlar. Siyaseti tekrar dizayn etmeye çalışıyorlar. Yani aslında tarih tekerrür ediyor. Eski imparatorluklar zamanında olduğu gibi, Hz. Peygamber’den sonra müslümanların kutuplaştırıldığı gibi, Türklerin İslamlaştırıldığı zamanda olduğu gibi, Eski Türk devletlerinde yaşandığı gibi, Osmanlı’nın kurulduğu zaman gibi, dünya savaşlarının çıkarıldığı gibi…

Peki bunlardan zarar gören kim?

Masum vatandaşlar…

Masumlar, çünkü onların derdi mızıkçı olanı bulmak değil. Mızıkçı olan mızıkçılık yapsın ama biz de keyifle oyun oynayalım düşüncesindeler.

Masumlar, çünkü onların derdi güç savaşları ve iktidar mücadeleleri değil. Onların derdi evlerine helal rızık götürmek, biraz olsun rahat yaşamak, çocuklarına iyi eğitim verebilmek ve hayatta kalabilmek.

Masumlar, çünkü onlar ‘mızıkçı bu’ çığırtkanlığını yapanların abartılı seslerinden rahatsızlar ve normal insan davranışı olarak da inanıyorlar.

Bence siz de biraz dikkat edip, bir düşünün…

‘Mızıkçı olan bu’ gibi ‘Üst Akıl, Üst Akıl’ çığırtkanlığı yapanlar acaba neden bu kadar çığırtkanlık yapıyorlar?..

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikEinheimisch und National / Yerli ve Milli
Sonraki İçerikİran’dan ABD’ye: Etkilenmedik, dikkatli ol!
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz