Tehlike çanları ‘Deizm’ diyor, gerisi de gelecek…

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)
Gençlerin inanç dünyalarındaki dengesizlikler ‘Deizm’ ile tezahür etti ve artık bu gün yüzüne iyice çıkmaya başladı. Aslında bu dengesizlikler uzun süreden beri var olan bir durum. Sayıları çok fazla olmadığı için dillendirilmemekteydi. Aradan geçen zamanda öyle boyutlara ulaştı ki, İhsan Fazlıoğlu hoca dile getirdi ama pek yankı bulmadı. Konya’da yapılan program ve çeşitli dergi-gazetelerde kaleme alınan yazılar ile daha da gün yüzüne çıktı.
Beni daha da etkileyen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul’da konuşma yaptığı bir salonda, örtülü bir annenin madde bağımlılığı ile ilgili kanun değişikliği sorusu olmuştu.
Evet, beni etkiledi. Ama şaşırmadım. Çünkü olası bir gelişme. Bu sebeple de, yazımın başlığında ‘gerisi de gelecek’ ibaresini kullandım.
Neden mi?
Bunlar olağan sonuçlar. Çünkü daha başka sorunlar da çıkacak. Zaman geçtikçe bu sorunlar, çözülmediği için daha da artacak.

Neden mi olağan?

Olağan olmasının sebepleri:
1. Öğretmenlerin İslam’a bakışı ve farklı hayatları yaşamaları.
Bu sorunların ortaya çıktığı zaman aralığı 2000-2018 yılları arası. Bu dönemden önceki zamanlarda İHL’lerde öğretmen olanlar samimi, konuştuğu-yaşadığı aynı olan ve en önemlisi derdi-ideali olan insanlardı.
Ancak 2000’li yıllardan sonra öğretmen olanlar yukarıda söylediğim tarihlerde ya da 2000’den birkaç yıl önce mezun olan kişiler.
Bu öğretmenlerin öncelikle ‘kendi zihinleri karışık’.
Çünkü onları yetiştiren öğretim elemanları genellikle beyinlerini kiraya vermiş insanlardı. Kimisi ülkücü, kimisi fetöcü, kimisi tarikatçi, kimisi selefi islamcı, kimisi fazlur rahmancı, kimisi batı değerlerine inanan ama hasbel kader İlahiyat’ta öğretim görevlisi olan insanlardı. O dönemdeki öğrenciler de ‘gerçekten İslam nedir’ derdinde olan insanlar yerine, ‘kiraya verilmiş zihinlerden’ İslam’ı öğrendiler.
Bu gerçekliği kabul etmek istemeyenler çıkacaktır, ama sorunlarımıza çözümler bulmak istiyorsak, sorunların nasıl ortaya çıktığını da iyi tespit etmemiz gerekir.
Bu şekilde yetişen İlahiyat öğrencileri de öğretmen oldular. Değişen zaman içinde yaşananlar bütün müslümanları şaşkınlıkla beraber çaresizleştirdi ve sonrasında öğretmenler de günü kurtarma derdiyle işlerini üstün körü yaptılar.

2. Geçen zamanda yaşananlar açısından.
‘Gerisi de gelecek’ dememin sebeplerinden biri de yaşanan acılı günler.
Neler yaşadık.
İktidara gelen inançlı kadrolar birlikte olma adına cemaatlerle çok yakın çalışmalar içinde oldular. Müslümanlar baktılar ki, herşey yolunda gidiyor. İşte bu zaman aralığında ‘yanlış olan şeyler var’ dendiğinde, abartılı itirazla karşı çıktılar. Ve sonrasında yıllar yılı ‘kutsal cemaat’ olan yapı bir anda ‘Fetö terör örgütü’ oluverdi. Bununla da kalmadı, bu terör örgütü ile yapılan savaş, kutsal savaş olarak adlandırıldı. Suçlu-suçsuz demeden tutuklamalar yapıldı. Bu kutsal savaş o hale geldi ki, konunun konuşulması-irdelenmesi-çözülmesi iyice imkansızlaştı.
Bu süreci yaşayan genç kuşaklar şok üzerine şok yaşadılar.
En tepe kutsallıktan en aşağıdaki terör örgütü’ne giden uç duyguların yaşandığı bu dönem, insanları ve özellikle gençleri dinden-dini duygulardan fazlasıyla uzaklaştırdı.

3. Korku İmparatorluğu’na dönüşen baskıcı Din/İslam algısı ve yaşantısı.
‘Allah yakar’, ‘cehennemde yanarsın’ gibi cümlelerle başlayan baskıcı din/İslam anlayışı, kapalı toplum halinde yaşayan müslümanlar için bir nebze olsun yolunda gitmişti. Ama internetin ortaya çıkmasıyla iş değişti. Buna zamanla sosyal medya ve farklı türevleriyle internet alemi de eklenince, genç kuşaklar bunun ne kadar yanlış olduğunu yaşayarak gördüler ve bu baskıcı din/İslam anlayışından soğudular.
‘Kendi isteğiyle başını örtmüştü’ cümlesini kullanan anne-babalar konusuna gelirsek. Çocuğun birey olarak değerli olması, başını örtmesiyle-namazı kılmasıyla orantılı olunca ve aileler bilmeden ya da bilerek bunu yapınca, çocuklar da doğal olarak değerli olma adına bu yola yöneldiler. Daha sonraki zamanlarda bu durum zihni-bilimsel-tutarlı alt yapıdan yoksun olduğu için de, gençler alışageldikleri başörtüsünü çıkarma eğilimine girdiler.
Burada sorun neydi?
Çocuklara değerli oldukları için değer vermek değil, dini kabullenip-yaşadıkları için değer vermek.
Değerli olma kriterleri değişen bu çocuklar ileriki zamanlarda dinden ve dini olandan uzaklaştılar.
Yeri gelmişken değinmek isterim.
‘Müslümanların çıkmazı: Mekke Dönemi-14 Mart 2018’ yazımda ele aldığım konuda değinmiştim. Başörtüsü ne zaman gelmiştir, başörtüsünden önce neler olmalıdır.
İşte olması gerekenler yapılmadığı için, bu sorunlar ortaya çıkmaya başladı.

4. Daha islami olsun diye aktarılan Arap kültürü merkezli din anlayışı.
İlahiyat fakültelerinde İslami kaynaklarda anlatılan derslerde eski eserler kullanılır. Yeni çağa, modern hayata dair eserler müfredatta bulunmaz. Olsa da, kesinlikle belli cemaatın ya da grubun fikirlerini içerir.
Eski eserler dediğimiz de bin yıl öncesinin yazılmış eserleridir. Arapçaya vakıf olanlar bu eserleri okuturlar ve bu kişiler de Arap ülkelerinde bulunmuşlardır ve doğal olarak Arap ülkelerindeki kültür ve hayatı önemserler. Bu tarzdaki eğitim klasik eğitime yakındır ve baskıcıdır.

5. Dengeleme düşüncesiyle batı kaynaklı eserlerle beslenen Din algısı.
Bu da ne demek şimdi, diyeceksiniz.
Açıklayayım.
Baskıcı ve korku imparatorluğuna dönüşen İslam anlayışı o kadar yaygındı ki, bunun yanlışlığı toplumda konuşulmuyordu. Bunun yerine İlahiyat fakültelerinde daha insancıl, daha özgürlükçü, daha akla önem veren bir din anlayışı anlatılmaya başlandı. Olması gereken buydu ama yanlış olan tepki olarak abartılı hale gelmesi oldu.
Nasıl mı?
İlahiyat fakültelerindeki din psikolojisi, din sosyolojisi, din felesefesi gibi derslerde okutulan eserler çeviri eserlerdir.
Batılı bilim insanlarının hristiyan kültürü ve medeniyetinde yetişerek yazdıkları eserlerdir. Bu eserlerin İslam toplumlarına, Türkiye gibi iki farklı dünyayı (Doğu-Batı) yaşayan ülkeye uyması söz konusu değildir. Ancak klasik ve baskıcı din anlayışı abartılı uçları yaşattığı için, bu derslerin eğitmenleri de karşılık olması için batı kaynaklı eserlere ağırlık vererek, başka bir uç noktayı oluşturmuşlardır.

6. Zihin karışıklığına sebep olan milli görüş kaynaklı politikacılar.
‘Milli görüş gömleğini çıkarttık’ diyen yenilikçiler Ak partiyi kurarak yerinde, gerekli bir hareket yapmışlardı. Sonrasında da kendilerine başka yol arkadaşları tayin ederek güzel icraatlar yaptılar. Ancak eksik olan bir şey vardı. İçinde yetiştikleri düşünceyi tamamen unutmak. Sonrasında gelişen olumsuzluklar ve darbe kalkışması bu kadroları kendilerine getirdi. Getirdi getirmesine ama bu sefer de birlikte olmaları gereken kişilerle değil de, milliyetçi kadrolarla. Bu yüzden de okullardaki müfredatlar ve din anlayışı da o yönde gelişme kaydetti.
Aslında olması gereken, içinde yetiştikleri düşünceye dönmek ve Adil Düzen adı verilen sistem denemesini bilimsel olarak incelemeye almaktı. Bu yapılmadı. Bunun neticesinde afallaşan toplumda, afallaşan bireyler (çocuklar, gençler) yetişti.

Bu yapılmadı da, peki neden kötü oldu?
Eğer Adil Düzen sistem denemesi bilimsel olarak masaya yatırılarak ele alınmış olsaydı, gerisinde başka sorular da gelecekti.
‘‘Adil Düzen’ bir ütopya mı?- 7 Mart 2018 tarihli yazımda anlatmaya çalıştığım: Adil düzen’de İslam nasıl yaşanır ve benzeri sorular daha fazla sorulur ve ele alınır olacaktı.
Adil Düzen İlmihalinin gerekliliği ve denemeleri.
Zihnini kiraya veren İlahiyatçılar, Din araştırmacılarının ortaya koyduğu ilmihaller ya da İslam algısı değil, ‘İslam, aslında nedir’ düşüncesiyle oluşan ilmihal çalışmaları önemli hale gelecekti.
Bu çalışma, doğal olarak, en yeni gelişmeleri içine alan, kapsayıcı, bilimsel ve gençlere hitap edebilen çalışma olmak zorunda kalacaktı.
Böylece gençler deizme, ateizme kayma eğilimine girmemiş olacaklardı.

Umarım olmaz ama gelecek günlerde neler olabilir?
1. Batılı hayat tarzında yaşayan ama bunu abartılı yaşayan gençler artabilir. Denemek için ot, alkol kullanan değil de, mübtelası olan ve hastalık haline gelen bağımlılıklar.
2. Deizm, ateizm daha da artarak ruhsal hastalıklı gençlerin sayısı artabilir. Bu gençlerin evlenmesi ve çocuk sahibi olmaları ile gelecek nesillere taşınan ruhsal sorunlar ve Rabbim korusun intiharlar ve cinayetler.
3. Deizm’in artması ile suçlu kabul edilecek olan akıl ve felsefe merkezli din eğitimi yerine klasik, statükocu, radikal din anlayışlarının artması.
4. Deizm ve benzeri eğilimlerin artması ile okullarda daha radikal din anlayışı ile eğitimin resmi olarak verilmesi ve bunun hükümet projesi haline dönüşmesi.
5. Çok daha ileriki zamanlarda, rahat ve modern müslümanlar ile tutucu ve radikal müslümanlar arası tartışmalar, sürtüşmeler, din dışı tayin etmeler ve daha da acı sonuçlar.

Ne yapılmalı?
– İslam’ın bir süreç olduğunu, 23 yılda tamamlandığını bilerek öğretim programları hazırlanmalı.
– Öğretim kadar eğitime önem verilmeli ve Mekke Dönemi (yani insan olmanın vasıfları, bilinç ve düşünce, farkındalık ve doğru algılama, ahlaklı ve iyi insan olma) doğru okunarak öğrencilere sunulmalı.
– Adil Düzen çalışması ele alınmalı ve buna benzer İslam çalışmaları yapılmalı.
– İslam’ın doğru anlaşılması için düşünce kuruluşları kurulmalı.
Bir örnekle bitireyim:
Şuayb Peygamber, halkına şöyle demişti: “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. Sizin ondan başka hiçbir tanrınız yoktur. Ölçeği ve tartıyı eksik tutmayın. Ben sizi gerçekten bir nimet (ve refah) içinde görüyorum ve bir gün hepinizi kuşatacak bir azabın gelmesinden korkuyorum. Ey kavmim, ölçüde ve tartıda adaleti yerine getirin. İnsanların eşyasını (mallarını ve paralarını) eksiltmeyin. Bu ülkede bozgunculuk yaparak kötülük etmeyin.” (Hud 11/ 84–85).

Biz bu ayetleri sadece okuyup geçmekteyiz. Ve genel manada anlaşılan şu:
İlahi emirleri yapmadılar ve helak oldular.
Peki biz bu ayetlerden ne öğrenebiliriz?
Bu ayetlerde ele alınan ‘ölçeği ve tartıyı eksik tutmayın’, ‘ölçüde ve tartıda adaleti yerine getirin’ ibareleri ahlaki değil, iktisadi emirlerdir.
Mallardaki ve paralardaki değerin korunması gerektiğidir. Yani Enflasonun engellenmesi emridir.
İşte biz ayetleri, Kuran’ı bu yöntemle okumaya, anlamaya başladığımız zaman, hem hayatımız hem hayata bakış açımız tamamen değişecektir.

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikStaj süresi kısaltıldı.. 4 bin hâkim ve savcı iş başı yapacak
Sonraki İçerikİngiliz uzmanlar, sinir gazının Rusya’da üretildiğini kanıtlayamadı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

  1. şuayp peygamber zamanında enflasyon yüzde kaçlardaydı ki acep cenab ı hak ekonomi konusuna özel olarak eğilmiş. bu akla zarar yorumlar hangi düşünce kuruluşundan çıktı böyle. islamı doğru anlayan ve anlatan düşünce kuruluşu da nedir yavv bu arada. senin elinde bi DOĞRU İSLAM KİTABI var sanırım. sen o kitabı bize versen de biz de doğru islamı öğrensek. tabi doğru okumayı becerebilirsek senin o doğru islam kitabını. komik yani ne diyeyim

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz