Türkiye ve TV’lere yansıyan manzarası

0
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

İnsanların burçlarının olduğu gibi ülkelerin de burçları olsaydı, sanırım Türkiye’nin burcu ikizler olurdu. Sürekli ikiye ayrılan bir kaderi yaşıyor ülkemiz.

Biz zamanlar sağcı-solcu vardı, daha sonra laik-müslüman oldu, kısa bir ara Türk-Kürt belirdi ve şimdi de iktidardakiler-muhalifler gibi bir durum yaşanıyor.

Tek bir ülkede manzaranın bu kadar farklı göründüğü başka bir ülke yoktur sanıyorum. Grinin olmadığı sadece siyah ve beyazın hakim olduğu bir anlayış her alana sirayet etmiş. Siyah-beyaz Beşiktaş’lı olanlar için güzel renkler ama bir ülkenin bu iki renge ayrılması bana göre pek güzel değil.

Misafirliklerde, gündelik konuşmalarda, TV programlarında ve diğer alanlarda sanki tek bir ülkeden değil de iki farklı ülkeden bahsediliyor gibi.

Milli görüş gömleğini çıkartıp yola çıkan Ak parti’nin bugün geldiği noktada, birçok Ak Partili bile anlayamadığı için yorum yapmaktan çekiniyor. Muhafazakar olarak bilinen insanların muhafazakarlıktan çıkarak aşırı milliyetçileşmelerini gözlemleyenlerin, bu durumun millileşmiş muhafazakarlık mı yoksa muhafazakarlığın gitmesiyle kalan millilik mi olduğunu çözemedikleri kanaatindeyim.

Adını koymak pek kolay değil. Belki adı konulsa teşhis edilmesi daha kolay olacak ve tedavisi de mümkün olacak ama bu çok farklı bir sentez. Bir zamanlar solcuların savunduğu ABD karşıtlığının da içinde olduğu, Rusya’ya kayan bir anlayış ama aynı zamanda muhafazakar ve dini sembollerin en abartılı şekilde kullanılması.

Adını koyamasak da aşikar olan ve bilinen iki farklı ülkeyi ve vatandaşlarını gözlemliyoruz.

TV programlarında en bariz şekliyle kamuoyuna yansıyan manzara açıkça şöyle.

İktidar yanlısı olan kişilerin anlattığı ülkeyi dinlerken, ne kadar da güzel demeden edemiyoruz. İşler tam tıkırında ilerliyor, ekonomik problemler yok denecek kadar az, TL değer kaybetmiyor ama yapılan bir ekonomik savaş var, Nato ve ABD’ye kafa tutabiliyoruz ve bizim bu durumumuzu kıskanan birçok ülke bize engel olmaya çalışıyor.

Muhalif olanları dinlerken de içimiz yanıyor. Yönetim bozukluğundan dolayı yaşanan ekonomik kriz, fiyatların sürekli artması, dövizin artışıyla oluşan daralma, toplumsal çöküntü, ahlaki bozulma, eğitim sisteminin hallaç pamuğu gibi dağılması…

Ve bu iki grubun anlattığı iki farklı Türkiye’yi dinlerken konuşmacılara da bakıyoruz. İktidar yanlısı olanlar konuşurken muhalifler inanmadıklarını açıkça belli ediyorlar ve sadece konuşmaları bitsin diye bekliyorlar.

Muhalif taraf konuşurken de aynı davranış tarzı iktidar tarafındakilerde var ve bir de buna ilave olarak doğru olan biziz, siz yanlış taraftasınız duygusunu da veriyorlar.

İnsan gerçekten anlamakta zorluk çekiyor.

Altını ölçmeye yarayan mihenk taşları vardı eskiden. Mihenk taşı altının kalitesini ölçer ve bu genel geçer bir doğrudur. Hangi kuyumcuya giderseniz gidin hepsinde aynıdır.

Türkiye’nin bugünkü durumunu ölçüp tartacak bir mihenk taşı maalesef yok. Bir tarafın Türkiyesi kapkara, bir tarafın Türkiyesi bembeyaz. Araya vatan, millet, vatan savunması konuları da girince iş büsbütün raydan çıkıyor. ABD’ye kafa tutuyoruz diyen iktidar tarafı muhalif olan solcuları da yanında buluyor. Onlar da haklı olarak diyorlar tabi.i: ‘Biz eskiden beri ABD karşıtıydık’.

Ekonomik verilerde, alım gücünde, dış politikada, devletin hizmetlerinde genel geçer hesaplamalar gerçekten bu kadar subjektif mi acaba?

Yani Schrödinger kedisi deneyinde olduğu gibi gerçekten kedi hem ölü hem diri mi?

Türkiye ekonomik açıdan hem çok güçlü hem çok mu zayıf?..

Türkiye’de yaşayan insanların alım gücü hem çok hem az mı?..

Dış politikada ABD hem ambargo uyguluyor hem de sıcak para gönderip destek mi oluyor?..

Dış güçler hem Erdoğan düşmanı hem de onun kalması için mi çabalıyorlar?..

Dış güçler Erdoğan illa gitsin derken acaba illa kalsın mı diyorlar ve buna uğraşıyorlar?..

Bu soruları yöneltmemin nedeni, insanlar gerçekten merak ediyorlar. Ben bu tür sorularla her gün karşılaşıyorum. Medyadaki iki farklı Türkiye, burada anlatan Türkiyeliler’de iki farklı Türkiye…

Almanya’da yaşayan Alman kökenliler de anlamak için soruyorlar ama cevap verebilmek çok güç.

S-400 füzeleri ile ilgili alım işlemini hangi Türkiye yapıyor mesela. Ya da F35 savaş uçaklarını hangi Türkiye almak istiyor?

Hangi Türkiye Rusya ve İran’la beraber hareket ediyor ve hangi Türkiye ABD ve Avrupa tarafında olmak istiyor?

Hangi Türkiye muhafazakar, hangi Türkiye milli ve hangi Türkiye liberal olup özgür şekilde hayatını yaşamak istiyor?

İktidar tarafında olanlar olumsuzlukları görüp onarmaya çalışıyorlar mı? Ya da muhalifler olumlu yapılanları görüp takdir ediyorlar mı?

İktidar yanlıları kendilerini karşı tarafın yerine koyabiliyorlar mı, ya da muhalifler kendilerini iktidardakilerin yerine koyuyorlar mı?

Bir zamanlar Atatürk Türkiyesi vardı ve şimdi de Erdoğan Türkiyesi olmalı ve olacak yarışı mı var acaba sadece?

İnsan gerçekten merak edip bilmek istiyor….

 

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikEmekli müftü Mehmet Gündoğdu yazdı: Allah’a Sığınma Bilinci – İstiâze
Sonraki İçerikABD, Meksika ile anlaştı.. Hedef Kanada
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz