Ülkeyi terk etmek isteyenler ve göndermek isteyenler

1
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Ülkeden ayrılma konusu uzun zamandır konuşulan konular arasındaydı. Medyaya büyük oranda yansımış birçok örnekleri de mevcuttu. Ama hiç bu kadar öne çıkıp da önemli konular arasına girmemişti. Ta ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul’daki konuşmasında konuyu ele alana dek.

Şöyle ifade etti Cumhurbaşkanı:

‘Bugünlerde bazı nankörlerin, bazı köksüzlerin, bazı idraksizlerin ülkemizi yaşanmaz bulup yurt dışına gitmekten söz ettiklerini duyuyorum. Yıllardır görevlerimiz gereği dünyadaki ülkelerin çok büyük bir bölümüne gittik. Az çok hepsiyle ilgili bir kanaat edindik. Eğer Türkiye’de yaşamayı kendine yük sayanlar varsa şunu bilsinler ki aradıkları yer bu dünya da değildir. Türkiye’de yaşayamayan hele hele İstanbul’da yaşamaktan usanan biri ülkemize değil hayata küsmüş demektir. Aslında bunlar için bir ofis açıp bilet paralarını da verip göndermek lazım. Çünkü bunlar bu ülkeye yük, yük…’

28 Şubat sürecinde öğretmenlik haklarının askıya alınması sebebiyle birçok arkadaşımız iş hayatına atılmıştı. Ben ve benim gibi birçok arkadaşımız da yüksek lisans çalışmalarına yönelmiş ve kimileri de bu çalışmayı çeşitli Arap ülkelerinde yapmak için yurt dışına gitmeyi daha uygun görmüşlerdi.

Din Felsefesi’nde başlamama rağmen, ben de ‘yurt dışında da olur mu’ imkanını zorladım ve Almanya’ya geldim.

Yurt dışına gitme konusunu duygusal ve abartılmış milli olma noktasından uzak bir şekilde değerlendirmek gerek:

1. Ülkeyi terk ederek başka ülkelerde yaşamak isteyen insanlar her devirde olmuştur, bu devirde de olması çok doğaldır.

2. Normal olanı da, bu istekte olanların miktarının artmasıyla, ‘bunun sebeplerinin’ sorgulanması olmalıydı.

3. Siyasi partiler oy amacıyla bazı konuları kendi bakış açılarından ele alarak değerlendirme yapabilirler. Ancak devleti yönetenlerin durumu bundan çok farklıdır. Ülkemizdeki devlet terbiyesi ‘her vatandaşa eşit muamele etmeyi’ öğretmiştir. Çeşitli zamanlarda bunun aksi durumlar olmuş olabilir. Bu, hiçbir zaman ‘yanlışa yanlışla mukabele etmeyi’ gerektirmez.

4. Şu tespitimi de ifade edeyim: Ülkemizde yönetici durumunda olanlar makamları itibariyle çok rahat durumdalar. Onlara yakın olan ikinci dairede olanlar da hakeza. Neden mi? Devlette ve yönetimde olmanın avantajı ile işlerini kolaylıkla halletmekteler. Bu yüzden yöneticilere yakın olma arzusu içinde olan vatandaşlarımızın sayısı da bir hayli yüksek. Ancak şu var ki, normal hayatını yaşayan halkımız, yönetici ve yöneticilere yakın olanlardan çok farklı bir hayatı yaşamaktadırlar. Bu vatandaşlarımız hayatın içinde birçok zorlukla mücadele etmek zorundadırlar.

5. Ülkede yaşayan insanlarımız bu ülkenin yerli halkıdır. Bu ülkede yaşamak onların en doğal hakkıdır. Dini, inancı, hayat tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin vatandaşları istedikleri gibi bu ülkede yaşayabilirler ve yaşamalılardır da.
Somutlaştırırsak: Alkol kullanan bir vatandaşımız, kendisine tepki olmadan bu ülkede hayatını yaşama hakkına sahiptir. Aşırı yükseltilen vergiler yüzünden bu vatandaşlarımızın hayatı zorlaştırılmak isteniyorsa, o ülkede eşitlikten ve birlikte yaşama standartlarından bahsetmek mümkün değildir.
Unutmayalım ki; Alkol, İslam’da tedricen (yani zamanla) yasaklanmıştır. Elimizde tamamlanmış bir Kuran olabilir, ama unutulmamalıdır ki bu Kuran 23 senede tamamlanmıştır.
Bu ve benzeri tarz hareketler vatandaşlarımızı ülkeden, dinden, birlikte yaşama dinamiklerinden uzaklaştırmaktadır.

6. ‘Biz yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü’ cümlesi Ak partinin sürekli kullandığı önemli bir cümleydi. Bu cümlenin son kullanma tarihi geçti mi ki, vatandaşlarımızı ülkeden gönderme derdine düşüldü.

7. Yurt dışına gitmek isteyenlere ‘bilet alalım gitsinler’ demek yerine; OHAL’in bir an evvel kaldırılması gerekmektedir. Ayrıca ‘ÖTEKİ’ damgası vurulmadan, toplumun bütün kesimleri kucaklanmalıdır.

8. Almanya’da ikamet eden Türk vatandaşı biri olarak bu ülkenin devletine, kanunlarına, insan hakları ve insana saygı anlayışına güvenim çoktur. Bu gerçekliği ve hakkı Türkiye’de yaşayan her kesimden vatandaşın da hissetmesi ve yaşaması onların vatandaşlık hakkıdır.

Şimdi yazacaklarım da ülkeyi terk etmek isteyenlere:
Yurt dışında yaşamak gerçekten çok zor bir durum. Bunu yaşamış olanlar çok daha iyi bilirler. Turistik gezi amaçlı birçok ülkeye gitmiş olabilirsiniz. Ve sizlere çok çekici, yaşanabilir de gelmiştir. Ancak kalıcı vatandaş olarak başka ülkede yaşamak beraberinde birçok sorunları da getirir.

Birkaçını dile getireyim:
Her gittiğiniz yerde damak tadınıza hitap eden ürünleri satan Türk bakkalı aramak,
Türk yemeklerini yiyebileceğiniz lokantalar aramak,
Akdeniz iklimine uygun yetişen sebze ve meyveleri özlemle yad etmek,
İzmir’e has boyozu, yeşilliği, zeytinyağlı yemekleri özlemek ve aramak,
Yılın yaklaşık 300 günü güneşli olan ülkeden, yılın 300 günü bulutlu olan ülkeye gelerek alışmaya çalışmak…

Şakayla dile getirmeye çalıştım ama gerçekten yurt dışı zor..
Bunlardan daha da önemlisi; Ülkemiz sadece tek tip düşünen, tek tip giyinen, tek tip inanan, tek tip hayata bakan, tek tip olan insanların ülkesi değildir.
Ülkemiz bir mozayiktir.
Kimsenin bu mozayiği tek renk haline getirmeye hakkı yoktur. Sizler de, bu mozayiğin tek renge dönüştürülmesine izin vermeyin…

Sevgi ve Bilgiyle kalın.

Önceki İçerikEsenyurt = İslâm+Kudüs+Mekke
Sonraki İçerikAK Parti, erken seçim olmayacağı konusunda ısrarcı..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

1 Yorum

  1. Keske bu tek renkliligin onune gecebilmek icin elimizden birseyler gelseydi.Cabalayan insanlar,terorist,vatan haini,sucu, bucu olarak lanse ediliyor ve suurunu yitirmis kalabaliklarin onunde savunmasiz birakiliyor.Ne hukuk nede birileri yardim edemiyor onlara.Tepki koyanlarin durumu ortada…En kolay ve koklu cozum baska ulkelerde Kral Necasi aramak…Allah milletimize yardim etsin,yoneticilerimizede feraset nasip etsin

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz