Veysi Dündar ‘Anne’ (The Mother) filmini izledi, tedirgin oldu, ama tavsiye ediyor..

0

The Mother Filmindeki Tasvirler Can Alıcı, İzlenmeli

“Her birimiz özeliz ve kimse kimseye benzemez.”

Filmin sonundan başlayayım. Zira başlarken filmin ne olduğunu pek anlaşılmıyor; son yarım saatinde sorgulamalar başlıyor. Şair rümuzuyla Tanrı, anne rümuzuyla insan resmediliyor.

Anne yani İnsan; Tanrı’ya “Sen bizi sevmiyorsun” diyor.

Tanrı cevaplıyor: “Ben sizi seviyorum.”

Anne: “Hayır, Sen bizim seni sevmemizi seviyorsun. Ve buna doymuyorsun” diyor.

Kainat ev olarak doğanın göbeğinde resmedilmiş. Durmadan akın akın insanlar eve hücum ediyor. Ev yani dünya talan ediliyor. İnsanlar birbirlerini öldürüyor. Polisler, isyanlar, gaz bombaları ve benzeri görüntülerle karmaşa müthiş anlatılmış. İncil’den pasajlar da var. Kainatı sıfırlayıp yeniden yaratmak Tanrı için zor olmasa gerek. Ki zaten finalde bu mesaj veriliyor. 

Kadınların beğendiği nedense benim hiç beğenmediğim (havyar diyesim geliyor) Javier Bardem Şair/Tanrı rolünde başrolde.

Anne ise hakikaten çok güzel bir kadın olan Jennifer Lawrence.

Filmi dün izledim ve sıcağı sıcağına tavsiye etmek istedim. Mother filminin fragmanını ilk izlediğim zaman bende aşırı merak uyanmış, listeme hızlı bir giriş yapmıştı. 

Filmi beğendim. Beklediğim kadar üst düzey bir film olmasa da, sonu beni tatmin etti. Konusunu anlamayan bir sürü insan oldu. Zira salondan çıkarken izleyenlerden çoğu hiç bir şey anlamadığını, hatta çok kötü bir film izlediğini konuşuyordu. Bu yüzden anlatılmak isteneni tasvir, betimleme ve teşbihlerle, size en başta anlattım. Bu halini okuyup filme öyle giderseniz eksiksiz anlamlandıracaksınız.

Film rahatsız edici diye sınıflandırılmış. Oysa rahatsız edici değil, sinir bozucu. Türü dramatik gizem veya psikolojik gerilim olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Kesin olan şu: Filmden çıktıktan sonra hakkında uzun uzun düşüneceksiniz…

Dünya prömiyeri Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirilen yapım, baştan aşağı riskli bir proje. Etkili giriş sahnesiyle beklentiyi yükseltmiş ve kadrosunda barındırdığı yıldızların muhteşem performanslarına rağmen filmi kotaramamış olması hayal kırıklığı yaşatacak gibi. Beklenmedik bir sona sahip ve kesinlikle kötü bir film değil. Final çarpıcı.

Yapımcı Senarist ve Yönetmenin Darren Aronofsky olduğunu görünce Mother’ın bir psikolojik-gerilim olacağını kestirmek zor olmadı. Yönetmeni de sevdiğim için gösterime girdiği gün gider izlerim diye düşünüyordum. Requiem for a Dream (Bir Rüya için Ağıt) ve Black Swan (Siyah Kuğu) en bilinen filmleri. 

Kimsenin inancına ya da inançsızlığına saygısızlık yapmam. Beni ilgilendirmez. Yönetmen dinle ilgili düşüncelerini iyi yansıtmış. “Ben ya da biz kimiz?” konusunu olabildiğince karıştırıp bir takım simgeler, metaforlarla süsleyerek sunmaya çalışmış. Daha önce “Antichrist” adıyla benzeri denenmiş, ama beğenilmemişti. Bu nedenle yönetmen Aranofsky için çok riskli bir proje.

Film, sakin ve sıradan bir hayat süren bir çift çevresinde gelişiyor. Herkesin yan komşusu olabilecek olan sıradan çiftin hayatı, evlerine gelen istenmeyen misafirden sonra altüst oluyor. Çiftin ilişkisini sınayacak olan bu misafir evin tüm huzurunu bozuyor. Misafirin eşinin de aralarına katılmasıyla birlikte işler beklenmeyen bir yön alıyor ve gizlenen amaçların ne olduğu sorgulanmaya başlıyor. Gizemli çifti; Michelle Pfeiffer ile Ed Harris canlandırıyor ve müthiş bir performans sergiliyorlar, yaşlarına inatla. Müziği üçüncü kez çalıştığı Clint Mansell’e yaptırmış. 

Filmdeki olaylar tüm izleyicileri son derece rahatsız edecek, ağlatacak, güldürecek, kızdıracak, sevindirecek, hırpalayacak, üzecek… Kısaca seyirciye sinemada geçirdiği iki saat boyunca yüzlerce farklı duygu seli tattıracak. Tek başına izlenmesi gereken film diye düşünüyorum. İyi seyirler.

Oyuncular

Jennifer Lawrence

Javier Bardem

Michelle Pfeiffer

Ed Harris

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz