Veysi Dündar Beyoğlu nüfus müdürü Orhan İşgüder ile konuştu: “Aile kurumu zayıflıyor gibi…”

1

Müftülere nikah yetkisi tanınmasıyla beraber müftülerin eğitilmesi, yeni kimlik kartlarına geçiş (ID), son beş yılda takribi 5 milyon mültecinin Türkiye’ye yerleşmiş olmasıyla beraber Nüfus Müdürlüklerinde bir yoğunluk yaşanıyor. Ben de Türkiye’de bu işi en uzun süreyle yapan (toplamda 30 yıl) ve Müftülerin eğitilmesi işi için İstanbul’daki 39 ilçeden sorumlu Beyoğlu Nüfus Müdürü Orhan İşgüder ile söyleşi ihtiyacı hissettim. Hemen hemen her şeyi sordum.

Giriş

İstatistiklerden bir dünya tecrübe edinmiş İşgüder. İlginç ve komik anılarla dolu bir söyleşi oldu.

İsimlerdeki komik harf hataları, en çok doğum olan aylar, dolayısıyla ülkece burç analizimiz, bürokrasinin tıkanıklığı, müftülerin eğitim sırasında sordukları ilginç sorular gibi… 

Genel olarak hatalar o yörenin şivesine bağlı olarak değişir. “üseyin, m.ali, ayri” gibi. Memurların maddi hataları var mı var. Ne duyduysa onu yazıyorlardı bir zamanlar. Okuma yazması olan birine yazdır kağıda, yanlışsa da kendin düzgününü söyle o da onaylasın. Ama bunu akıl edememiş sanırım o zamanki memurlar.

Neyse bu hataların düzeltilmesi çok basittir efendim. Bir dilekçeye, bir de kök kaydındaki bilgilerin doğru olmasına bakar.

Haymana nüfus idaresinin, “çocuk nerede doğdu?” sorusuna “kamyonda” cevabını alınca, doğum yeri yerine kamyon yazanını mı?

“Bekar” yazacağına “bakire” yazanını mı? Sanki bedeni üstündeki iktidarın kurumsallaşması gibi birşey.

Hatadan çok şaka gibi şeyler yazdıklarım, dahası da var. Onlar söyleşide gizli. Nüfusa kayıt olma tarihi, doğum tarihinden 1 yıl önce yazılan var. Doğmadan bir yıl önce, daha portakalda vitamin iken nüfusa kaydedilen var, düşünün.

Bazen nüfus müdürlüklerinde nüfus kütüğü adını verdiğimiz canlılar yaşar. Bu canlılar, ismi unisex olan (iki cinse de kullanılan) herkesi erkek kabul ederek gerekirse askerlik şubesine ihbar eder, rahatlarlar. Askerliğini tecil ettirmediği için evinde oturmakta olan hanım kızımız, kapısını çalan görevlilere önce şaşkınlıkla bakar, sonra hep beraber kaymakamlığa gidilir. Köyümüzde yaşanmıştı.

Cinsiyet konusunda bir şüphe yoktur, hatta nüfus cüzdanı da normal ve pembedir. Ama olsun, usulen kızın kütüğünün bulunduğu yerden nüfus kaydı istenir. Kayıtta cinsiyet yine erkek olarak gelir. Kütüğümüz yılmaz. Araştırmalarına devam eder. Kızımızın ailesi olaya müdahale edip şehirlerarası yolculuklar sonucunda kütüğü düzelttiklerini sanırlar. Ama kütükler ölmez. Bu açıdan Dracula gibidirler. Tam olarak aynı olay birkaç senede bir aynı kişinin başına gelir. Kütük unisex isimleri sevmez!

Default hatalardan da müteşekkil genel problemler vardır. Mesela, doğum yeri aslına uygun olarak yazılmış az sayıda TC vatandaşı vardır. Babanın nüfusu nereye kayıtlı ise çocuk orada doğmuş kabul edilir. Kulağa yabancı gelmiyor değil mi?

Yıldıray olacak ismi Çıldıray şeklinde yazmak. Daha beterleri var. Çaktır, Yosma vb. Kadir’i Kadır, Havva’yı Hava diye yazan da var. Söyleşimize odaklanalım. Yazdıklarım şehir efsanesi değil. Birebir yaşananlar. Buyrun ülke nüfusumuzu beraber analiz edelim. 

Müftüler nikah memuru olunca

Veysi Dündar (VD): Müftülerin nikah kıyma yetkisi ile başlayalım. İlgili bilgilendirme de siz görevlendirildiniz. İstanbul genelinde 39 ilçeden mesulsünüz. Ne tip sorularla karşılaşıyorsunuz? Mütfüleri eğitmek zor mu? Müftüler hevesli mi?

 

 

Orhan İşgüder (Oİ): Müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesi üzerine İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürümüz ile birlikte bilgilendirme yaptık. 39 ilçe ile iletişim halindeyiz. Müftülerin nikah kıyma yetkisinin verilmesi üzerine  çok heyecanlı ve mutlu olduklarını  gözlemledik. Bu doğrultuda medeni kanuna bağlı olarak nikah kıyacaklar. Eğer evlenen çiftler isterlerse dini nikah da kıydırabilecekler.

Müftülerimiz nerelerde nikah kıyabileceklerini sordular, yardımcılarına nikah kıyma yetkisi verip veremeyecekleri ve ilçe sınırları dışında da nikah kıyıp kıyamayacakları sorusunu ilettiler. Hepsine tatmin edici cevaplar verilmiştir.

Müftülerin komiğe kaçan soruları da güzeldi. Nikah memurunun özel cübbesi vardır.

Müftülerin, “Kendi cübbemizle nikah kıysak olur mu?” vb komiklikleri de ekleyebiliriz.

VD: Devlet dairelerinde en düzgün çalışanlardansınız. 30 yıldır aynı yerde Nüfus Müdürü olarak hizmet vermeniz bunun ispatı. Ne tip problemlerle karşılaştınız? Aklınızda unutamadığınız anılar var mı, paylaşır mısınız?

Oİ: Öncelikle dışarıdan böyle görülüp ifade edilmesi çok hoş. 24 yıldır Beyoğlu Nüfus Müdürlüğünde görev yapmaktayım. İşimi çok seviyorum. İnsanlara mesleğim ile ilgili yardımcı olmak beni mutlu etmektedir. Aynı zamanda rahatlatmaktadır. Bir teşekkür, bin pirzola gibi geliyor.

Problemin kaynağı eğitim eksikliği ve kulaktan dolma bilgiler ile taleplerin olmasıdır. Şehir efsanesi gibi.

Mesela en çok karşılaştığımız konu, evlilik devam ederken başka biri ile birliktelikten doğan çocuklar. Medeni Kanun gereği evlilik içinde doğan çocuğun babası, kocadır. Biyolojik  babanın üzerine kayıt edilmesi mümkün değildir. Büyük tartışmalara neden olan bu durumda en son kadınlarımızdan biri kiminle yatıp kalkacağıma ve çocuk yapacağıma siz mi karar veriyorsunuz demiştir.

Yeni doğan bebek için kimlik çıkarmaya gelen babaya, kayıt altına almak için “çocuğunuzun adı ne?” diye sorduğumuzda, babanın “daha adını belirlemedik” cevabı da bir o kadar komikti, tuhaftı.

VD: Ülke nüfusunun yapısı, nitelikleri, nüfus hareketleri ve bunlardaki gelişmelere göre 30 yıllık Nüfus Müdürlüğü tecrübenize istinaden ne tespitler edindiniz?

Oİ: 1884 yılında Dahiliye Nezaretine bağlı olarak kurulan Nüfus-ı Umumiyye Müdüriyeti bugüne kadar devam eden bir teşkilattır. En son olarak 1304 (1904) yılında Osmanlı sınırları içerisinde sağ olan kişilerin genel nüfus sayımının yapılması ile bugün kullanılan sistemin temeli oluşturulmuştur.

Kısa adı MERNİS olan Merkezi Nüfus Sistemi ile de 2000 yılında bilgisayar ortamına geçilmiştir.

Kuruluşundan bugünlere kadar nüfus yapısı Medeni Kanun değişikliklerine tabi olarak değişikliğe uğramıştır.

Kuruluşundan bugüne kadar çeşitli tarihlerde ülke dışından gelen göçlere bağlı olarak nüfus yapısı değişmiştir. En son 1991 yılında Bulgaristan’dan göç gelmiştir. Bu göçlerin sonucu nüfus hareketleri de değişmiştir.

Bu göçler sırasında insanlara kızıp “beni yeniden ülkeme gönderin” diyen mi? “Beni T.C. vatandaşlığından çıkarıp Rusya ve A.B.D. vatandaşı yapın” diyen mi? Birden fazla evlenmek isteyen mi? Ne arasanız bulurdunuz…

Aile mefhumu

VD: Nüfus hareketlerini takip ediyorsunuz ve değerlendiriyorsunuz. Merkezdeki bir nüfus bilgi bankası gibisiniz. Aile ve hayat istatistiklerine ait verilere de sahipsiniz. Acaba aile kurma ve millet olma ufkumuz hakkında ne tip izlenimler edindiniz bunca zaman? 

Oİ: Nüfus hareketlerinin genel anlamda kırsal kesimden şehre doğru olduğu görülmektedir.

Evet merkezden her türlü nüfus hareketinin takip edildiği istatistiki bilgilere kurumumuz sahiptir. Hayat istatistiği, gençlerin ailelerinden ayrılarak tek başına veya genç gruplar halinde yaşadıklarını gösteriyor. Aile mefhumu zayıflıyor gibi ve bu son derece üzücü…

VD: Nüfus Cüzdanı yenilemeleri, ehliyet ve pasaport işlemleri derken ID karta geçişte, Nüfus Müdürlüğündeki yoğunluğu bize anlatır mısınız?

Oİ: Kimlik kartlarının yenilenmesi 02.01.2017 tarihinde hizmete başladı. Vatandaşlarımızın çok ilgisini çekmiş olmalı ki, aşırı yoğunluk yaşandı. Fakat şimdi her şey normale döndü. Kimlik kartlarının düzenlenerek kişilere gönderilmesi 1 ayı bulurken şimdi en fazla 1 haftada vatandaşa teslim edilmektedir. Pasaport ve sürücü belgeleri için de yeni personel istihdamı sağlandığından her şey yolunda gidiyor diyebilirim.

VD: Kayıtlı 4 milyon civarında mülteci geldi son bir kaç yıldır. Vatandaşlığın kazanılması, kaybı ve göçmen olarak kabule dair işlemleri yürütmek ve vatandaşlıkla ilgili kanunları uygulamak, vatandaşlık anlaşmazlıklarını karara bağlamak ve vatandaşlık incelemelerini yapmak sizi ne derece yoruyor? 

Oİ: Göç nedeni ile ülkemize gelen 4 milyona yakın nüfusun çoğunun elinde kendini tanımlayacak bilgiler mevcut değil. Bu işlemlerimizi çoğaltsa da karşılıklı anlayış ve sabırla işlemlerimiz devam etmektedir.

Adından, soyadından rahatsız olanlar

VD: Soyadınız gibi (İşgüder) işini seven bir insansınız. Beyoğlu’nda 20 senelik bir tanışıklığımız var ve ben çalışkanlığınıza şehadet ederim, layıkıyla hakkını vererek görevinizi yapıyorsunuz. Soyadından rahatsızlık duyan ve değiştirmeye gelenler var mı?

Oİ: Soyadım, elçilik işlerinde elçiye yardım eden kişi anlamında. Meslekler sevda işi, severseniz her şey kolay ve rahat olur.

Soyadından veya adından rahatsızlık duyan çok sayıda insan gelmektedir. Yeni bir kanunumuz çıktı. Adından ve soyadından rahatsızlık duyan herkes gerekli düzeltmenin  yapılması için ikametinin bulunduğu nüfus müdürlüğüne müracaat ederek düzeltme talebinde bulunabilir.

VD: Bürokrasinin bize kazandırdığı ve kaybettirdiği zamanlar için neler söylersiniz?

Oİ: Bürokrasi herkese lazım. Bürokrasi kanunların, yönetmeliklerin ve talimatların uygulanmasıdır. İletişim çağında bürokraside nelerin yapılması gerektiği tespit edilirse zaman kaybı olmaz.

VD: En fazla doğum hangi aylarda, hangi burçta insanınız var? Toplum olarak duygusal mıyız, merhametli miyiz? Doğum oranlarına göre bir yorumlamada bulunsanız neler söylersiniz?

Oİ: En fazla doğum haziran, temmuz ayları diyebilirim. Toplum olarak çok duygusal ve merhametliyiz. Bu da kötü insanların bizlerden yararlanmasını sağlıyor. Makul, mantıklı ve duygusal olmaya çalışmak lazım. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere göre doğum oranı oldukça yüksek.

VD: Felsefi bir soru imkanınız olsa; nüfus yoğunluğunu organize etmeniz mümkün olsa nasıl bir tanzim yapardınız? Doğum aylarını en çok hangi aylara denk getirirdiniz ve şehirlere nasıl yerleştirirdiniz? Metropollere izin verir miydiniz?

 

 

Oİ: Nüfus yoğunluğunu ülkenin imkan ve üretimine göre tanzim ederdim. Doğum aylarını bahar ve yaz dönemine denk getirmek isterdim. Şehirlerin yoğun olmayan yerlerine yerleştirmek mantıklı olurdu.

Metropoller, alt ve üst yapıları sağlandıktan sonra izin verilmesine karşı değilim. Yeter ki uzun vadeli programlar yapılabilsin.

1 Yorum

  1. Sayın müdürüm Orhan bey. Bu ülkenin sizin gibi gerçekten insanlara insan gibi muamele eden yöneticilere ihtiyacı var. Allah sizi başımızdan eksik etmesin.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz