Zamanın İzafiliğinde en kısa gece ve bin ay…

5
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

Yılın en uzun günüydü.

Almanya için sıcak bir gündü, insanı boğan bir sıcaklık.

İmsak 03.49; İftar 21.56. Oruç süresi 18 saat. Yatsı namazı 23.12. Türkiye saatiyle 00.12.

Ne kadar zor olursa, Rab o kadar sabrını verir diye bir düşünce de yok değil.

Mekke’de İmsak 04.09; İftar 19.12.

Yani Almanya’da oruç tutan birisinin, Mekke’de oruç tutan kişi iftar yaptıktan sonra, üç saat daha beklemesi gerek.

Mekke’ye uyulur mu? Kaynaklara bakmak gerek.

Evet, düşünce zinciri oluştu bugün bende. En uzun gün olmasıyla başladım düşünmeye. Ve en kısa gece.

Sürekli gece-gündüz eşit olsa daha iyi olmaz mıydı? Belki olurdu, ama sistem böyle çalışıyor.

Rab, mükemmel bir sistem kurmuş ve bu sistemde boşluk ve eksiklik yok.

En uzun gece olunca, en kısa gece de bu gece oluyor haliyle.

Tam bilmiyoruz ama bu gece için Kadir gecesi deniyor.

Eğer bu geceyse, hepinizin kadir gecesi kutlu olsun.

Bu gece mi, değil mi?

Hz. Peygamber diyor ki; ‘Kadir gecesi, Ramazan ayının son on günü içindedir’.

Bu yüzden de zaten ‘İtikaf’ ibadeti vardır. Camide inzivaya, tefekküre çekilmek. Son on günde, her günü kadir gecesi gibi yaşamak. Yani bir bakıma, işi sağlama almak. Çünkü hangi gün olduğu kesin değil.

Ama kuruluşlar demişler ki; bu gece. Olmayabilir de…

Bu geceyse, ne ilginç değil mi?

En kısa gece ve o gece bin aydan hayırlı. (Kadr Suresi, 3)

Zamanın izafiliğine bakın. Yaratıcı Rab açısından zaman ve mekan yok zaten.

Ayette de soruyor: ‘Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır’. (2-3)

Bilmiyoruz evet.

Bir sonraki ayette ifade ediyor: ‘O gecede, melekler ve Ruh (Cebrail) iner dururlar’ (Ayet 4)

Nereye?

Yeryüzüne.

Ve Fecr vaktine kadar, bizim akıl ile bilemediğimiz birşeyler oluyor.

Müslümanlar, son on günde aramamak için, bugün demişler. Diyorum ya, kolaycı müslümanlar. Zorlanmaya ne gerek var. Ramazan ayının 27. gecesi. Olay bitmiştir.

Muhtemelen dün camilerde iftar verme yarışı olmuştur. Cami işletmeciliği yapan kuruluşların kasaları da bir hayli kazanç yapmıştır. Camide sürekli dersler verdiğim zamanlarda çok şahit olmuştum çünkü.

Kadir gecesi hem iftarlar açısından para geliri, hem de o gece mazlumlar için toplanan hayır açısından.

Caminin içinde elden ele gezdirilen para kutuları olurdu. Vaazda da hep nedense veren elin üstünlüğü zikredilir. Hatta vaaz veren siz iseniz, yanınıza gelir cami işletmeciliği yapan yönetici ve şöyle der:

‘Hocam, malum bu gece Kadir gecesi. Cami dolar, bunu değerlendirelim. Konuşmanızı hayır etme, sadaka verme üzerine yapsanız, iyi olur. Gene de siz bilirsiniz’. Sondaki ilave de manidardır. ‘Hocam, gene de siz bilirsiniz’.

Yazılarımdan rahatsız olanlar az değil, biliyorum. Şimdi onlar bu yazdıklarımdan da rahatsız olurlar.

Normaldir.

Ben de rahatsız oluyorum birçok seviyesizlikten ama umarsızca ifade edemiyorum, bana gönderilen mailler, sosyal medya mesajları yada yorumlar gibi.

Evet, bu da aklıma geldi bu gece.

Yazılanlar ve yorumlar için özel iletişim mail adresi olabilir. Gazetemizin yöneticileri sanırım bunu da düşünmüşlerdir, zamanı gelince hizmete girer.

Evet camiler diyorduk.

Camiler demişken Berlin’de yeni açılan camiden söz etmemek olmaz.

Hukukçu, yazar Seyran Ateş’in açtığı ‘liberal’ cami.

İnternette araştırırsanız göreceksiniz.

Başörtüsü olmadan, cüppe giyerek poz verdiği fotoğraflar.

Kadın-erkek aynı anda yan yana namaz kılabilecekler. Çok reformist, öyle değil mi?

Açılımcı. Liberal düşüncedekiler için.  İslam hep kötü görülmesin niyetiyle açılan bir cami.

Kadın hakları açısından önemli bir girişim.

Okuyucularım hemen teşhis koymasınlar.

Bu yazardan da bu beklenir, diyenleriniz olmuştur.

Sizi yanıltacağım.

Tasvip ettiğim bir proje değil.

Kadın hakları, evet sonuna kadar. Ama işi kitaba uydurmak hukukun gereğidir.

Delil yoksa, kafanıza göre beraber aynı ortamda namaz kılarız deme hakkını size kim veriyor?

 

Tavsiye ederim. Essen şehrinde çok güzel, tarihi bir Sinagog var, gezilmeye değer.

Orada bile erkekler alt katta, kadınlar üst katta ibadet eder.

Yani, aynı ortamda ibadet.

Çok zorlamışsınız Seyran Ateş hanım.

İfrat ve tefrit.

Aşırılık.

Bir tarafta bilgelikten yoksun yobazlık, öbür tarafta delilsiz, ilmi değersiz reformistlik.

Bari deseydiniz: Kuran’da geçen salat dua manasındadır. Biz burada dua etmek için bir araya geliyoruz.

Madem Reform yapacaksınız, onu da delile dayandırın.

Evet, Hz. Peygamber zamanında bir mahallede kadın imam olmuştur.

Ama böyle değil, Seyran hanım.

Orta yolu bulmak, tutturmak bu kadar mı zor diye aklıma geliyor.

Bu kadar zor mu, normali yaşamak.

Bir tarafta aşırı softa, yobazlık; öbür tarafta aşırı uçuk fikir ve icraatler.

Türkiye’de de durum aynısı. Sadece Almanya’da değil.

Adalet yürüyüşü, onunla dalga geçenler, askerin zehirlenmesi, ihmal, ifrat-tefrit…

Eski Chp liler vardı, bilirsiniz.

Sülaleden chpli. Nasıldı onlar? Ne olursa olsun chplilerdi.

Şimdi de eski chpliler gibi akpliler var.

 

Olaylara biraz yukarıdan bakmaya çalışınca, aklıma şunlar geliyor.

Belki gelecek için bunlar gerekli. Böylece orta yol bulunacak.

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk’ün bir yazısı vardı: ‘Eleştiri hakkı, savunma hakkı, kul hakkı’.

Çok güzel ifade etmiş. Eleştiri olunca hemen fetö damgası, uymadı mı, hocacı gibi.

Yazılarımda sürekli ‘reformist’, ‘protestan yorum’ ifadelerini duymaktan sıkıldım. Seyran Ateş’in cami projesi, eğer öyle biri olsam, beni çok memnun ederdi. Ama etmedi.

Zorlamacı, menfaatçi, enaniyetçi bir çalışma.

 

Belki akpliler ve akp iktidarı da doyum noktasına gelince anlayacak.

Belki müslümanlar da iyice düşünce anlayacaklar. Ve sonra orta yolu bulacaklar.

Ama o zaman da, işte o başta, önde olanlar var ya, onların hesabı çok zor olacak.

Kişisel içtihat sistemi tezimi ifade etmiştim.

O zaman da; kesilmedi umarsız yorumlar, mesajlar ve iletiler.

Ama yaşanan, ayakları yere basan İslam anlayışı olmadan, bu sorunların altından kalkmak mümkün değil.

Bunun için tabii ki, farklı bir kültür gerekiyor. Okuyan, araştıran, kendi hayatına değer veren, başkasının hayatına karışmadan önce kendini sorgulayan, bilgeliğe dayalı tasavvufu, hukuka dayalı İslam anlayışını, kişilik ve insanilik esasına dayalı imanı benimseyen bireyler ve bu bireylerin oluşturduğu toplumlar gerekiyor.

Kadir gecesi, bin aydan daha hayırlı.

Bin ayın hayrını alacak bu gece: ‘Tefekkür edenler, tevbe edenler, insan olduğunu hatırlayanlar, zerre kötülüğünün derdine düşenler, zihnini zorlayanlar, Rab’i hissetmeye çalışanlar, O’na yakın olmaya çalışanlar, okuyanlar, sevenler, affedenler, empati kuranlar, insan olduğu için insana değer verenler, boş konuşmayanlar, erdemli olmaya çalışanlar, merhametliler, huşuyu yakalayanlar, Rab’i içinde hissedenler, O’nun insana üfürdüğünü arayanlar, dürüst-iyi niyetli insanlar, karşısındakini anlamaya çalışanlar, bilmiyorum diyebilmeyi başarıp öğrenmeye açık olanlar, kendini özgür hissedenler, inancı olup kendinde bitmek bilmeyen enerji hissedenler.

Ve daha birçok insan.

Rab’in rahmeti çok geniş. Ve O, sadece müslümanların değil, bütün insanların yaratıcısı.

O rahmetin içinde olmamızı, olmanızı temenni ederim.

 

Sevgi ve bilgiyle kalın…

 

Önceki İçerikÜçüncü Nöbet; “Hukuk Nöbeti”
Sonraki İçerikEge Denizi’nde 5 büyüklüğünde deprem..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

5 YORUMLAR

  1. Dün Almanya’da senenin en uzun gününü yaşadık. Almanya’dan iki bin km uzaktaki polar çemberinde (polarkreis) güneş dün hiç batmadı. Norveç’in Hammerfest şehrinde güneş 16 mayıs-27 temmuz arasında hiç batmıyor. Burada bir kebab Restaurant’ta var. Polar çemberinde yaşayan müslümanların büyük bir kısmının Mekke`ye uydukları gazete haberlerinde var.
    Camilerde kadın-Erkek ayırımı toplantılarda bile uygulanıyor. Hukukçu, yazar Seyran Ateş’in düşüncelerini Avrupa’da Islam için dikkate değer buluyorum.

  2. „Ayasofya’da Kadir Gecesi Özel Programı düzenlenmesi ve sabah ezanı okunmasına Yunanistan tepki gösterdi. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı bunun, ‘kabul edilemez bir provokasyon’ olduğu açıklaması yaptı.
    Mesajda ayrıca, “Dünyadaki bütün Hristiyanların dini duygularına ve bu kültürel mirası yüceltenlere yönelik açık, kabul edilemez bir provokasyon söz konusu. Böyle bir dönemde dinlerarası diyaloğun zayıflatılmak yerine teşvik edilmesi gerekir” dendi.“

    Yukardaki haberI bugün gazetede okudum (DW)
    Almanya’da 3 bin civarında cami var ve sayıları gittikçe artıyor. Cami yapımını destekleyen çok sayıda Hristiyan Alman tanıyorum. Diyanetin bu tür davranışları Hristiyan ülkelerde yaşayan biz müslümanların durumlarını zorlaştırıyor…

  3. Sinan Bey size bazıları kızabilir, şöyle böyle diyebilir. Lütfen düşündüklerinizi yazmaya devam edin.
    Farklı düşüncelere çok ihtiyaç var.
    Selamlar.

  4. Sayın Eskicioğlu yazınızın bitimindeki”sevgi ve bilgi ile kalın” biz Müslümanlar sizin sadece okurlarınız için dilediğiniz bu cümleleri düşünüp anlaya bilsek ve hayata geçirebisek o zaman İslamı anlarız,”AMA”Nerede o günler.
    Kadirgecesi hakkında bazı kitaplarda değişik bilgiler yer aliyor. Şöyle Ramazanin herhangı bir gecesi bu ilkide olabilir sonuda.
    Biz Müslümanlara otuz gece ibadat zor geldiği için onunda kolayını bulmuşuz.

    Kadın erkek bir arada ibadet ve bayan imam konusu her zaman gündeme getiriliyor.Kanada dada 7 veya 8 sene oliyor birileri çıkıp cami falan açtılar fakat tututunamadılar.
    Galiba bu hanımlar hacda tevaf ve şeytan taşlamadaki uygulamayı camilerde uygulamak istiyorlardır fakat oralardada imamlar erkek kadın değil.
    Kadından imam olursa! o zaman cemâat her ay bir hafata on gün imamsız kalır.
    Sakın kimse demesın birkaç imamla bunu hallederiz oda mümkün olmaz. Yağmur yağdıramadığınız gibi yağan yağmuruda durduramasınız hele birde doğum yaparsa o zaman vay camaatın haline.?
    Esenlikle kalın

  5. Karışık namaz kılma fikrine hemen soğuk bakmıyalım, cami cemaatlerinin sayısı dramatik bir şekilde yükselecektir:))) Bir de imamın saflarımızı sık ve duzgün tutalım önerisi eşliğinde, bayanların rengarenk giysiler ve genelinin de parfum kullandığını düşünürsel camilere bahar esintisi gelecektir:))) yani bu mevzudan çok kef çıkar, abartı olmasın mevzunun tamamı kef de olabilir. Yazarımızı yaklaşımından dolayı takdir etmemek mümkün değil tabii.Yazılarını okuduğumuzda hepsini değil ama çoğunda doğru diyoruz, yazar haklı ama yaşantımızı değiştirmeye yönelik bir ışık oluşturamıyoruz. Doğru ifrat tefrit dengede götürmek lazım.
    ” Sanki erdim çetin bilmecesine,Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.” Şairin burda bahsettiği o çetin bilmeceye erebilmek nasip olur inş hepimize.
    Şaka bir tarafa ben şahsen karma camiye gitmem, hatta önünden bile geçmem. Biraz yobazlığım vardır:))

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz