- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
‘Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim’.
Dün sabahtan beri Rusya’nın Ukrayna’ya nasıl girdiğini, askerlerin Kiev’e kadar ilerlediğini ve masum halkın da sığınaklara saklandıklarının haberlerini alıyoruz.
Bölgeden haber veren arkadaşlarımız sivillerin panik halinde sınır kapılarına doğru yöneldiklerini bildiriyorlar.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edeceği uzun zamandır belliydi. 2014 yılından itibaren Rusya bu konuda alt yapı çalışmalarını yapmaktaydı. Anlayacağınız bugüne adım adım gelindi. Bağımsızlıklarını ilan etmek isteyen Donetsk ve Luhansk bölgelerini tanıyacağını ve onlara gereken desteği vereceğini ifade eden Rusya 2014 yılından beri hazırlanıyordu.
Rusya Ukrayna’ya saldırırken askeri birliklerinin bir bölümünü de Belarus’a konuşlandırdı.
Rusya daha evvelinde Kırım’ı da işgal etmişti.
Haritaya baktığımızda gördüğümüz ise yayılmacı politikasıyla sınır tanımayan bir Rusya. Rusya’yı bu duruma getiren de başındaki lider Putin.
Peki Türkiye ne yapacak?
Yazının başlığında gördüğünüz ibare Başkan Erdoğan’a ait. Vaktiyle Putin için böyle demişti: ‘Dostum Putin’.
Rusya’dan satın aldığımız S-400’ler hala Türkiye’de. Akıbetini bilen yok ama hala ülkede olduğunu biliyoruz.
Başka tarafta Azerbaycan Cumhurbaşkanı da açıklamalarda bulunuyor.
Sanki Türkiye bir sınıra geldi gibi.
Ya Nato’nun yanında olacak ya da Rusya’ya destek verecek.
Zor bir karar.
Tam da bıçak sırtı bir durum.
Rusya’nın bu seviyeye gelmesi kolay olmadı. Bu duruma bütün insanlar olarak seyirci kalarak gelindi. Ülkedeki muhalif lider tutuklanırken ses çıkmadı. Hatta ülkemizdeki bazı kesimler kendileriyle özdeşleştirme de yaparak muhalif sesin susturulmasını olumlu bile gördüler.
Yapılan seçimlere şaibe karıştı ama buna da ses çıkarılmadı.
Putin kendi ülkesinde bütün muhalif sesleri bastırırken aynı zamanda şaibeli seçimlerle de diktatörlüğünü tescilledi. Aslında 2024’e kadar görevde kalacaktı ama Duma’dan çıkan kararla 15 yıl daha uzatıldı, anlayacağınız ömür boyu başkan yani diktatör olarak başta olacak.
Putin’in bu durumunu iştahla ve özenerek izleyen bazıları da Rus seviciliğine büründüler.
Yok yok Doğu Perinçek’ten bahsetmiyorum. Onun hangi tarafta olduğunu zaten biliyorsunuz. Ben kendini inançlı olarak niteleyen bazı siyasi iktidar yanlılarından bahsediyorum.
Putin durdurulabilirdi ama durdurulmadı.
Diktatör Putin diktatörlüğünü devam ettiriyor.
Rusya’da savaş karşıtı gösteri yapanlar tutuklanıyor. İşgal ettiği Ukrayna’yı ağız tadıyla ele geçirmek istiyor.
Eğer Putin’e ses çıkarmamaya devam edecek olursak bir sonraki hedefi Avrupa ve Türkiye.
Boğazlardan geçiş hakkını da elde etmek isteyecek.
İçimizdeki Putin ve Rusya hayranları ve sevicileri için belki buna inanmayacaklar ama diktatörlük nasıl hemen olmadıysa Rusya’nın eskiden beri hayali olan sıcak denizlere inme isteği ve buna endeksli saldırganlığı da hemen olmayacak. Ama Rusya’nın nihai hedefi de bu. O yüzden Rusya ve Putin seviciliği yapanlara söyleyeyim de hemen kendilerine bir taraf belirlemesinler yoksa Suriye konusunda olduğu gibi çark etmeyelim. Hatırlarsınız ‘Kardeşim Esad’ denmişti bir zamanlar ama şimdi Esed diye anılıyor.
Putin’in diktatörlüğünü onaylamıyoruz başka kimsenin diktatörlüğünü onaylamadığımız gibi.
‘Dostum Putin’ den Puti’ye dönüşmeyen bir siyasi yol izlenmesi gerekiyor. Umarım Türkiye daha önceki tecrübelerinden ders çıkarmıştır.
Sevgi ve Bilgiyle kalın
UKRAYNA’daki SAVAŞ HAKKINDA 4 YIL ÖNCE YAZILDI…
https://www.akevler.org/AkevlerMakaleler/2655/SonEk/10053/Suleyman-Karagulle/Henry-Kissinger-Ziyareti
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/suleyman-karagulle/henry-kissinger-ziyareti-13846.html