“Soyutluktan” “Somutluğa” Cemaatler…

0
Latest posts by Mustafa Kalabalık (see all)

Geçen hafta Karar Gazetesinde Erol Metin imzasıyla çıkan bir yazıda; “TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun son şeklini verdiği asıl raporunda, FETÖ benzeri dini istismar eden yapıların ortaya çıkmaması için her türlü tedbirin alınması gerektiğine” dikkat çekildiği belirtilmişti.

Baskı politikalarının sorunu çözmediğinin vurgulandığı, “en uygun yol bir yandan en yüksek seviyede özgürlük sağlamak, diğer yandan ise bunu dengeleyecek yeterli kontrol mekanizmalarını tesis etmek” denilmiş olduğunu da okuduk.

Özellikle “Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in çağrısıyla olağanüstü toplanan Din Şurası’nda alınan kararlarda da yer verilen bu raporda, Diyanet’in sivil dini yapı ve oluşumlar karşısındaki konumu, onlarla ilişkileri ve sorumluluklarının netleştirilmesi gerektiği” kaydedilmiş olduğunu hatırlatmak isterim..

Ayrıca raporda; “Oluşturulacak bir denetim mekanizması aracılığıyla tarikat ve cemaatler mercek altına alınmalı, her cemaatin ve tarikatın lideri, dinî anlayışı ve hedeflerinin açıkça deklare edilmesi sağlanmalı… Baskılama politikalarının sorunu içinden çıkılmaz hale getirdiği! Ancak bunları kontrolsüz bir şekilde serbest bırakmak büyük bir risktir” dendiğini de özellikle hatırlatmak isterim.

“İzlenecek en uygun yol, dinî alanda bir yanda en yüksek seviyede özgürlük sağlamak, diğer yandan da bunu dengeleyecek yeterli denetim ve kontrol mekanizmalarını tesis etmektir” ifadelerine yer verilmiş.

Ben de yazılarımdan birisini cemaatlerin legalleştirilerek kontrol edilebilir ve hesap sorulabilir yasal bir zemine alınması gerektiğine ayırmıştım; rapordaki tespitler düşüncelerimle örtüştüğü için, konuyu bir de benim düşündüklerimle sizlere aktarmaya çalışacağım.

**

Sigara Dumanı Gibi

Yakışıksız bir tabir gibi de olsa, kayıt altına alınmayan, amaç ve hedefleriyle üyeleri bilinmeyen her yapı için aynı tabir kullanılabilir.

Bir müddet, sigara dumanı gibi, belli belirsiz şartlarda ve sürelerde gözle görülebilir..

Bir süre kokusu hissedilebilir..

Özellikle kapalı ortamlarda kalındığı sürece hissedilmez bile, ancak dışarıdan gelenler yoğunluğu fark edebilir..

İçeridekilerin vücuduna nüfus ettikçe, ortama yayıldıkça, görülenler görülmez, kokuları duyulmaz, varlıkları inkâr edilebilir bir duruma gelebilir.

Fayda ve zarar hesabını bile yapacak, değerlendirecek somut delil bulamazsınız!

Kullananların kendilerine verdikleri zarar da, aldıkları keyif de, memnuniyet ve memnuniyetsizlik de hep soyutluk içinde yer almaktadır.

Özgür iradeleriyle kullanmak gibi bir tercihleri, özgürlükleri de vardır elbette. Ta ki yasal düzenlemelerle içilmesi yasaklanan alanlarda kullanılmadığı sürece…

Kendileri gibi kullanmayan, o keyfi(!) eziyet gören, kokusundan nefret, varlığından tiksinti duyanların soyutlukları gibi..

Sigarayı içenlerin kayıt edilmediği gibi, içmeyenlerin de kayıt altına alınmadıkları gibi..

**

Dini veya diğer cemaatlerin tamamı kayıt altına alınmalı, merkezleri, şubeleri, faaliyet alanları, ekonomik, sosyal, kültürel varlıkları, ulaşmak istedikleri hedefleri somut ve kontrol edilebilir şekle gelmelidirler.

Tıpkı siyasi partilerin ve resmi kayıtlı üyelerinin Yargıtay’da kayıt altına alınmaları, devlet mekanizmaları içinde gelir ve giderlerinin (suistimaller olsa da) denetimlerinin yapılabilmesi gibi..

Sendikaların ve resmi kayıtlı üyelerinin kayıt altında olması, devlet mekanizmaları içinde gelir ve giderlerinin kontrol ve denetimlerinin yapılabilmesi gibi..

Derneklerin ve resmi kayıtlı üyelerinin kayıt altında olması, devlet mekanizmaları içinde gelir ve giderlerinin kontrol ve denetimlerinin yapılabilmesi gibi..

Spor kulüplerinin ve resmi kayıtlı üyelerinin kayıt altında olması, devlet mekanizmaları içinde gelir ve giderlerinin kontrol ve denetimlerinin yapılabilmesi gibi..

Ve tıpkı siyasi partilerin yetkili kurum ve makamlarındakilerin yasal ve toplumsal sorumlulukları ile görev ve faaliyet alanlarının sınırlandırılmaları, gerektiğinde hesap sorulabilir, yargılanabilir ve cezai müeyyidelere maruz bırakılabildikleri gibi,

Sendika, dernek, spor kulüpleri yöneticilerinin yasal ve toplumsal sorumlulukları ile görev ve faaliyet alanlarının sınırlandırılmaları, gerektiğinde hesap sorulabilir, yargılanabilir ve cezai müeyyidelere maruz bırakılabildikleri gibi,

Her türlü cemaatin de kayıt altına alınması, tescil edilmesi, yetkili isim, makam, unvan, görevli her ne adla anılacaksa belirlenmesi, merkezleri, şubeleri, yasal ve toplumsal sorumlulukları ile görev ve faaliyet alanlarının sınırlandırılmaları, gerektiğinde hesap sorulabilir, yargılanabilir ve cezai müeyyidelere maruz bırakılabilmeleri gibi önlemler alınması gerekli diye düşünüyorum.

Kısaca tüm cemaatlerin de, “soyutluktan” “somutluğa” geçmesi gerekmektedir…

Önceki İçerikKuveyt, İran Büyükelçisi’ne ülkeden ayrılması için 48 gün tanıdı!..
Sonraki İçerikCumhurbaşkanı Erdoğan’dan Mescid-i Aksa için telefon trafiği!..
16 Ağustos 1970 Kocaeli-Gölcük-Değirmendere’de doğdu. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü ve Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün, “Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi” dalında Yüksek Lisans’ını tamamladı. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, “Siyaset ve Sosyal Bilimler” Doktora (Ö) Öğrencisi olarak dersler aldı. 2010 yılında “Öteki Siyaset”, 2013 yılında da “9. Köy’den Sonra” isimli kitapları Vadi Yayınlarından yayınlandı. 2011 yılında, Kocaeli’ndeki yerel gazete ve dergilerde yazarlığı başladı. Aynı zamanda “Kocaeli TV” televizyon kanalında, “Öteki Siyaset” isimli TV program hazırlayıp sundu. 2016 yılından itibaren de Ocak Medya’da yazarlık yapmaktadır. Özel sektörde, aynı zamanda halen yöneticilik yapmakta olan Kalabalık, Demokraside Birlik Vakfı, İnsani Değerler Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği ve Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz