Kemallerin Atleti ve Donu

1

Niye giyildiğini, niye icad edildiğini, ne işe yaradığını asla anlamadığım, sadece terlemeyle bir ilişkisinin var olduğunu hissedebildiğim, annelerin giyilmesi konusunda direttiği gıcık ve faydasız iç çamaşırı.

Nur topu gibi bir polemiğimiz daha oldu. HERO tişörtü daha kurumamıştı ki; Kılıçdaroğlu’nun askılı atleti zuhur etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bir handikap bulmuş gibi “efendim siz hiç Atatürk’ün atletli fotoğrafını gördünüz mü?” diye şaşırtan bir soru sordu.

Bu soruyu sormasındaki maksat kesinlikle Hürriyet’in manşetiydi. “Vatandaş Kemal” sempatisini kırmak içindi. Zira Sayın Erdoğan’ın da torunuyla tişörtlü bir fotosu medyaya servis edilmişti. “Kuran öğretirken” sempati uyandırsın diye.

Hürriyet’in manşetleri Erdoğan’ı sinir etmek üzerine kurulu. Manşetler Erdoğan’ın vücut kimyasını bozuyor. Aslında tahrik ediyor. “Muhtar bile olamaz” manşeti, Erdoğan’ı inadına Cumhurbaşkanlığına taşıdı. “Karargah Rahatsız” manşeti de fırtına koparmıştı. Öyle ki 15 Temmuz’un flash ismi Hande Fırat, bu manşetten sonra Külliye’ye giremez olmuştu. Şimdi de bu manşet. Askılı atlet satışı ya da vatandaş kelimesini yasaklatacaklar en sonunda.

Atatürk’ün yüzerken mayolu fotoları var. Hakeza Özal’ın ve Demirel’in de. Hatta ironi komik olan Demirel’in anısıdır. Yüzdükten sonra sahile doğru ilerlerken karşısında gazetecileri gören Demirel; göğüs uçlarını elleriyle kapatır, bulvar gazetelerinin meme uçlarını sansürlediği gibi.

Bu konu aslında lakırdılık mevzu. Nesini tartışacaksınız ki bu durumun. Siyasetin magazini de bu olsa gerek. Bir ara Kemal Sunal’ın filmlerinde paçalı beyaz don giymesine şahit olmuşluğumuz çoktu. Vefat töreninde de sahnede vardı beyaz renkli muhteşem don. Haricen Şener Şen de takip etti kendisini o halde. Askılı atlet ve uzun beyaz donu ile. Ve ekledi “yaz kızım 200 torba çimento, 20 kamyon çakıl…”

Bir karikatürde telefonda kompliman yapan bir erkek, kadına sorar:
“Üzerinde ne var?” Kadın “pempe g-string” der.

Kadın sorar:”senin üzerinde ne var?” diye. Erkek cevap verir: “Çizgili pijama.”

Kadının ses ronu değişir. “Üstte ne var” cevap “askılı atlet” deyince kadın “ıyykkk” der ve telefonu kapatır.

Dolabınızda paçalı beyaz don ve askılı atlet yoksa, hayatınızda heyecan kalmamış demektir.

Ülkenin siyasi gündemini yüzü felçli olan birine izletsek, yüzü düzelir inanın. Burhan Kuzu da eşlik etmiş sosyal medyadan atlet polemiğine. “Kılıçdaroğlu yaşındaki herkes atlet giyiyor. Ne var bunda? Yoksa Kılıçdaroğlu’na o atleti Pensilvanya’daki ortağı mı hediye etti?”

Bu cümle Dostoyevski’nin ‘Yeraltından Notlar’ kitabının giriş cümlesi olan ‘ben hasta bir adamım’ cümlesiyle benzerlik gösteriyor. Kuzu başka, atlet bambaşka güzeldir.

Kuzu’nun bahsi geçen Pensilvanya’dan atlet geliyor mu bilmiyorum ama yurt dışından devamlı atlet ithal ettiğimiz de doğrudur. Giyilen değil koşan atletler. Hepsi de ödüllü atletler.

Nihat Hatipoğlu ile ilgili bir caps’te görmüştüm. İlk buluşmada “inşaallah verir” en çok edilen duadır diye. Şuraya karpuz kadar kafası olup çekirdeği kadar beyni olmayan birilerini çizelim demeye ne hacet. Ortamımızda gırla tırla mevcut.

Allah’tan hepimiz Müslümanız! Ve Müslüman bir ülkede! yaşıyoruz. Kirli tüm çamaşırlarımızın ortaya döküldüğünü düşünsenize… Allah muhafaza, dinen caiz değil ne de olsa!!! Yırttık ahirete kadar.

Ünlü yazarlar sohbet ediyorlardı. Biri diğerine sordu: “Kuduz olsaydınız ne yapardınız?”
Yazar cevap verdi: “Isırılacakların listesini yapardım.”
Diğeri yine sordu: “Peki kimleri ısırırdınız?”
Yazar: “Tabii ki politikacıları.”

1 Yorum

  1. Say.yazarim sen harikasın ve çok akıllısın bunca derdimiz varken nelerle uğraşıyoruz dedigin gibi allah sonumuzu hayır eylesin senden ricamız yeni kurulacak partidende bizi habersiz birakma sana başarılar dilerm saygılarımla

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz