- Kamuoyuna Duyuru…! - 30 Nisan 2023
- 1915 Olayları ve Konuşulmayanlar - 25 Nisan 2023
- Neden Ak Partiliyim? - 24 Nisan 2023
Sevgili Gençler, kendini genç hissedenler ve ileride genç olup merak içinde yeni bilgiler öğrenmek isteyecek bugünün çocukları.
Suudi Prens’in ‘Ilımlı İslam’a döneceğiz’ demecini sizler de görüp, okumuşsunuzdur. Sosyal medyada, TV haberlerinde üzerinde durulan bir konuydu.
Bu demecin ardından birçok mesajlar da yayınlandı. Belki sizler de bu konudaki fikirlerinizi ifade ederek tarafınızı belirlemişsinizdir.
Ama ben gene de ‘ılımlı İslam’ konusunu, bu tartışmanın ne kadar gülünç ve cahilce olduğunu sizlerle paylaşayım dedim.
Sevgili gençler, bu terim yeni bir terim değil. Ilımlı İslam’ın başlangıcı ikinci dünya savaşı sonrası yıllarına kadar gider.
Sebebi neydi biliyor musunuz?
Müslümanım dedikleri ve bunu hatta haykırdıkları halde İslam’ın ne olduğunu bilmeyen müslümanları yönlendirmek, onları fikirsel ve davranışsal açıdan bölmek ve daha kolay zenginlik kazanmak.
Neden zenginlik.
Çünkü enerji kaynakları müslüman ülkelerinde, çünkü nüfus ve tüketim müslüman ülkelerde.
Neden ikinci dünya savaşı sonrasına kadar gider? Dünya savaşından sonra yeni bir dünya sistemi kurulmaya başlandığı için. Yeni bir dünya sistemi kurulması gerekiyordu aslında, ama bu şekilde değil.
Kurulan sistem ve bu sistemin temel prensibi ‘hep daha fazla kazanmak’ idi. Bunun başarılı olmadığını şimdi daha iyi görüyoruz. Nasıl mı? Her ülkede artan milliyetçilik akımları ve milliyetçi partilerin başarıları ile.
Sistem krizine giren dünyada alternatif düşünceler ve sistemler olmadığı için, insanlar en temel hastalıklı düşünce olan ırkçılığa yöneldiler. En temel olduğunu nereden anlıyoruz. Çünkü ırka ait üstünlüğü ilk tez olarak savunan şeytandı. (Onu topraktan, beni ise ateşten yarattın, ben daha hayırlıyım-Araf,12)
İkinci dünya savaşından sonra çalışmalar başladı. Alt yapı çalışmaları yoğunlukla ABD ve İngiltere tarafından takip edilip, yönlendirildi.
ABD dünyaya kendini kabul ettirmiş bir güç olmuştu. İngiltere ise zaten müslüman ülkeleri sömürü tecrübesinden dolayı alanı çok iyi biliyordu.
Mısır (Müslüman kardeşler-Hasan el Benna) ve C. Afgani gibi isimlerin fikirleri ve tezleri de müslümanları etkiliyordu. Hatta öyle ki, ülkemizde de birçok grup bunlardan etkilenmiş ve kendine örnek almışlardı. O zamanlar, ülkemizdeki müslümanlar hiç düşünmediler: ‘Acaba bu kişilerin fikirleri bizim topluma, devlet anlayışımıza uygun mu?’ diye.
Bu fikir ve hareketler, bağımsızlık düşüncesi ile İslam’ı/İslamcılığı harmanlamışlardı. Ülkemizdeki müslümanlar için bağımsızlık gibi bir durum yoktu, ama İslamcılık olması yeterliydi.
Aşırılığa kaçan bu fikir ve hareketlerin yanında daha sakin, daha yönetimden uzak, daha dinsel, daha az sistemci, daha az hukuki, daha çok hikayeci bir anlayış gerekiyordu.
İşte ılımlı İslam çalışmaları bunu sağlamak için ortaya çıktı.
Suudi prensin ifade ettiği ılımlı İslam ise daha çok yönetim alanındaki terimi anlatır. Yani şöyle: Görünürde ‘İslammış’ gibi görünerek, İslam’la alakası olmayan yönetim tarzı.
İslammış gibi görünme ne demektir.
İslami motifleri, islami giyim-kuşamı, İslami söylemi kullanarak İSLAMCILIK yapmak.
Daha önceki yazımda ifade etmiştim (İslam-İslamcılık/Müslüman-İslamcı): ‘İslam’dan fayda/rant elde etmek isteyen ve bu yüzden aşırı derecede İslami motifleri kullananlar’.
Suudiler İslamcıdırlar. İslam’ı kullanırlar, hem de sonuna kadar.
Mesela Fetö yapılanması İslamcıydı. İslami motifleri sonuna kadar kullandı. Ama ılımlı İslam sunuyor gözüktü.
Bugün İslami motifleri sonuna kadar kullanan siyasi partiler de bunlardan farklı değil.
Müslümanlar, İslamcılar yüzünden İslam’ı anlayamadılar ve dünyaya anlatamadılar. Dünya, İslamcılara bakarak proje üretti, üretmeye de devam ediyor. Bunun adı kimi zaman ‘ılımlı İslam’ oluyor, kimi zaman ‘İS/Daeş’ oluyor, kimi zaman ‘tarikatçılık’ oluyor, kimi zaman da ‘tarihselcilik’ oluyor.
Neden birileri proje üretiyor ve bunu dikte ediyor yada yaymaya çalışıyor?
Müslümanlar yüzünden…
Ben proje üretenlere, çeşit çeşit İslamlar ortaya koyanlara birşey demiyorum. Dikkat ederseniz, Yaratıcı/Allah/Rabb da birşey demiyor.
Yani müslümanların yaşadığı sıkıntılar, aslında Yaratıcı’nın izniyle oluyor. Rahatsız edecek birçok kişiyi ama, Yaratıcı’nın dilediğidir bu. Dilemese, yaratma fiili olmaz, bu akımlar ortaya çıkmaz ve sonuç böyle olmazdı.
Peki Yaratıcı neden izin veriyor.
Çünkü müslümanları cezalandırıyor. Müslümanlar, üzerine düşeni yapmadığı için, sadece müslümanlar değil, diğer dinlerdeki insanlar da.
O’nun sözlerini eğip-büken bugün müslümanlar ve cezalarını da çekiyorlar.
Eğer müslümanlar İslam’ın ne olduğunu araştırmış ve anlamış olsalar, hiçbir örgüt-akım-reformcu-şucu-bucu İslam dünyasında barınamaz.
İslam’ı cesurca araştırmak ve anlamaya çalışmak yerine İslamcılık ve İslamcılar olduğu sürece, bizler çok çeşitli İslamlar görmeye devam edeceğiz:
Ilımlı İslam,
Bağımsızlıkçı İslam,
Osmanlıcı İslam,
Hadisci İslam,
Kurancı İslam,
Kapitalist İslam,
Komünist İslam,
Yenilikçi İslam,
Sportif İslam,
Çevreci İslam,
Zikirci İslam,
Örgütçü İslam,
Partici İslam,
Duygusal İslam,
Arapçı İslam,
Türkçü İslam,
İslamcı İslam…
Sevgi ve Bilgiyle kalın.