Siyaseti ve Hayatı Ti’ye Almak

1

Ülkedeki elçilere resepsiyon verilir. İngiliz ateşe davet süresince Mustafa Kemal’e aralıksız dik dik bakar. Paşa, ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir, yaver döndüğünde Mustafa Kemal’e şöyle der:
“Paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana,
”Mustafa Kemal’in Çanakkale’de babasını öldürdüğünü söyledi.”
Bunun üzerine Mustafa Kemal şöyle der:
“Git sor bakalım, babasının Çanakkale’de ne işi varmış?”

Öncelikle “Ti’ye Almak” ne demektir, izah ederek başlayayım. 1900’lerin başında zayıf Japon donanmasının güçlü Rus donanmasını ‘t’ harfi şeklinde bir taktik geliştirerek yenmesi sonucu ortaya çıkan söz öbeği olarak hayatımıza arz-ı endam etti.

Shakespeare’den sonra sözleri en çok paylaşılan kişidir Winston Churchill. Birgün eve sarhoş bir halde gelir. Bunu gören hizmetçisi dayanamaz ve Churchill’e   “Siz körkütük sarhoşsunuz..!”  der. Winston cevaplar: “Siz de çok çirkinsiniz. Ama ben sabaha ayılmış olacağım.”

Daha doğru bir rivayete göre de; golf oynanırken, her deliğin başında oyunu açmak icin topların üzerine yerleştirildiği “Ti” adı verilen olaydan geldigi söylenir. Böylece ayar vermek anlamı tam doğruluğu kazanır.

Napolyon’un esir olarak aldığı bir generale verdiği ayar gerçek bir efsanedir.
“Siz para için savaşıyorsunuz biz ise şerefimiz için savaşıyoruz!”
 der esir general; “Doğru” der Napolyon ve ekler: “herkes kendisinde olmayan şeyler için savaşır.”

Kullanım maksadı düşünüldüğünde, nerden çıkmış olabileceğine ilişkin rivayetler bir türlü tatmin etmeyen bu gizemli deyim, aynı zamanda alternatiflerinin popülerleşmesiyle giderek daha az kullanılır hale gelmiştir.

İskender, Diyojen’in gariban hâline üzülmüş olacak ki, bu zavallıya bir hayrımız dokunsun diyerek, “dile benden ne dilersen” demiş.
Diyojen, yardımcılarıyla başında dikilmiş duran İskender’e muhtemelen fıçısının içinden bakmış ve şöyle cevap vermiş: “Gölge etme, başka ihsan istemem.”

Zeka küpü espriler, gerilen ülke gündemine ferahlık sağlar. Gülmeyen, gülümsemeyen ve gülümsetmeyen siyasetçi, ülke insanını da mutsuz eder.

Bir rivayete göre İngiliz elçisi dönemin Sadrazamı Fuat Paşa’ ya sorar:

“-Girit’i kaça verirsiniz?

-Aldığımız fiyata.

-Yani?

-27 yıl savaş karşılığı. Sör, var mısınız?”

Hayatı ti’ye alabilmek, “dünya hayatı bir oyundan ibarettir.” sözünü çağrıştırır. Ama dengeyi öyle bir noktada tutmak lazım ki; x ve y arasındaki ince çizgide durulmalı.

CNN muhabiri ikiz kuleler olayından sonra Dünya Ticaret Merkezini ziyaret eden Muhammed Ali Clay’e sorar.
“Sayın Muhammed Ali, bu dehşetin meydana gelmesine sebep olan teröristlerle aynı dine mensup olarak neler hissediyorsunuz?”
Muhammed Ali cevap verir:
“Siz Hitler ile aynı dini paylaşan birisi olarak neler hissediyorsanız aynısı…”

“Hepimiz nasılsa bir gün öleceğiz” cümlesinin bolca sarf edilmeye başlaması ile gün ışığına çıkar. Aslında hayatı ciddiye almanın anlamsızlığı da ortaya çıkmış olur, omuzlarınız bayağı bir hafifler. Aslında sorumluluklar azalmaz ama siz onları fazla umursamazsınız artık. Dolayısıyla hayatın belirli bir sınırda olması ve son bulması bizi sonsuz bir sıkıntıdan kurtarır.

Rivayete göre Bedia Muvahhit’i gören bir genç kız, gözleri şaşkınlık dolu bir ifadeyle Bedia hanımın yanına gelir:
“Ayy ben size hayranım Bedia hanım. Ben de sizin gibi aktrist olmak istedim; ama annem “orospu olursun” diyerek izin vermedi.
Bedia Muvahhit kıza şöyle bir bakar ve taşı gediğine koyar:
“Peki sonra nasıl oldun?”

İnceden alaya almak, zeka gerektirir…
Türkiye’de siyaset ti’ye alınamıyorsa, komedi biter.

1 Yorum

  1. Bu gün bir kardeşimiz Erdoğan ile Bahçeli arasında geçen ve birbirlerine “Nesli kesik,alçaķ,şeresiz,haysiyetsiz…vs.vs..vs” gibi,aslında o tv kaidesiyle “bip,bip,biiip” konulabilecek hakaretlerinin bir özetini göndermiş de,baktım,aslında en baba “Ti” yi yapmışlar.Bu günkü yazınız da bu örneğe tam oturmuş,oturtmuşsunuz.Tebrikler!!!

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz