Küstürülenler

0

Tutuklu Hdp Eş Başkanı Selahaddin Demirtaş, genel başkanlığa aday olmadığını açıkladı. Aynı gün İdris Baluken de toplamda 17 sene civarında hapis cezası aldı. Bu arada Demirtaş için istenen hapis cezası da 140 küsur yıl, onu da belirteyim.

7 Haziran seçimlerinde Hdp olarak 80 vekil çıkarmışlardı. Demirtaş en genç Cumhurbaşkanı adayı iken, “Erdoğan dinsel milliyetçi” demiş ise de, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle; “bir teröristtir” hitabına muhatap. Nereden nereye? Girizgah ile kısaca hatırlatayım.

2010 yılında İlker Başbuğ Genelkurmay Başkanı iken, Demirtaş: “Bir milletvekiline emir verir gibi konuşmak Genelkurmay Başkanı’nın haddi değil, burası kışla değil, biz de senin emirerin değiliz. Siz bize emir vereceğinize, halka hesap verin. Başbuğ, bir milletvekilimize ‘dağa çıksın’ diyor. Dağa çıkışları engellemekle görevli en üst düzeyde güvenlik görevlisi bunu söylerse onun görevi bitmiştir. Ya istifa etmelidir ya da Başbakan onu görevden almalıdır. Şu saatten, şu dakikadan sonra herhangi bir milletvekilimizin başına gelebilecek en küçük bir şeyden Genelkurmay Başkanı sorumludur. Herkese dağın yolunu göstermiştir. Görevini kötüye kullanmıştır.. Savcıları göreve çağırıyoruz” şeklinde konuşmuştu.

12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu ile ilgili sözlerini dahice bulmuştum:
“…bakın, 12 Eylül’de sandıkta evet de çıksa, hayır da çıksa kazanan biz olacağız. Çünkü bunu boykot eden tek parti biziz.”

Demirtaş grup toplantısında; “konuşmama, anadilim olan Kürtçe ile devam edeceğim” dedikten bir kaç saniye sonra Tbmm Tv tarafından konuşması sessiz görüntü şeklinde sunulmuştu. Neden Kürtçe konuşmaması gerektiğini anlamıyorum. Adam Kürt, karşısındakilerin neredeyse hepsi Kürt ama Kürtçe konuşması anormal. Bırakın konuşsun, bundan daha doğal bir şey yok. anormal olan herkesin Kürt olduğu bir ortamda Kürtçe konuşamamak.

Bunları çoktan aşmamız gerekiyordu kanaatimce. Türkiye’ye gerçek demokrasi gelecekse, böyle böyle insan kazanarak gelecektir. Kelimelerden korkmayalım. Bu ülke fenafillah mertebesine böyle ulaşabilir. Milyon tane tahrik edici nesne üretilebilir ülke gündemi adına; kalıplaştıran, bölen, kutuplaştıran. Oysa demokrasi için yapılması gereken şey, gerçekçi, tutarlı, açık, düzgün ve cesur olmaktır.

Ülkedeki kimi insanların hala “Anadolu’dan Görünüm” kafasından kurtulamadığını bir kez daha görüyoruz. Kimi zaman gericilikte kimi zaman İslam-cılarla yarışan, kimi zaman ırkçı, kimi zaman faşist, kimi zaman ulusalcı, kimi zaman milliyetçi, kimi zaman da şovenist zihniyetin ülkemizi on yıllardır bıkmadan usanmadan nasıl dibe çektiğini örnekleyecek milyon tane tecrübeye vakıfız.

Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız tavan yapmışken fütursuz değil, önyargısız, naif üsluplu, âkil adamlara ihtiyacımız var.

Kafasını kuma gömmüş, deve kuşu olmak konusunda ısrar eden, elleriyle gözlerini kapatıp kendisine karanlık etmekle uğraşanlara inat; barışa şans vermeliyiz, ölüsevicilere değil !

Demirtaş, Hdp’nin başında iken 6 milyon oy toplayabilmişti. Türkiye’deki muhalefet için katma değerdi. Terbiye sınırlarını zorlamadan, etik bir şekilde kendi siyasi fikirlerini savunan bir genç siyasetçiydi. Buradan hareketle siyasi hayatı kadar, normal hayatı da sönenlerden oldu. Kendisi kadar diğer Hdpliler de hapis cezalarına çarptırıldılar. Bu partide siyaset yapacak vekil kalmayacak gibi. Siyasi literatürümüzde böyle bir küskünler hareketi gelişmektedir. Bunun kadar 200 bin civarında -ki bunlara ailelerini de eklersek milyonlarla- küstürülen Khklılar da vardır.

Göçüp giden genç beyinler ve küstürülen gençler…

Küstürülenlere daha da ekleme yapmak mümkün.

Kayıptayız, geri dönüşüm yoluyla önce halka sonra da devlete kazandırmamız gereken insanlarımız var.

Belki ülkeye güzel bir film gelir. En güzel ülke olur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz