3. Dünya Savaşının Son Hamleleri

1

Savaş karşıtı birisi olarak; Suriye’ye girilmesine karşı çıkmıştım. Tüm makalelerim bu minvaldedir. Bu durumu ıskalamayalım diye her yazar gibi ben de, kalemimle, okunduğum ve değer verildiği ölçüde meramımı anlatmaya çalıştım.

Dün yazdığım gibi; 3. Dünya Savaşı’nın başladığı safhadayız artık. Hamleler açıktan ve büyük hamleler. Önce Rus uçağının, ardından İran’a ait bir İHA’nın ve en son da İsrail’e ait bir F-16’nın düşürülmesinin savaşa yeni bir veçhe açtığı aşikar.

Afrin istikametine ordumuzun başlattığı operasyonun ilk günlerinde, bölgedeki kaynağım şu malumatı vermişti: “Buralar çok sessiz. Bu sessizlik hem ürkütücü hem de bir o kadar kolay temizlenebilir, bir görüntü veriyor.”

Bölgedeki sessizlik, açılan ve boş bırakılan o bataklığa bizi çekmek için boşaltılan alanmış meğerse…

Önceki gün ise  Abd ve İsrail desteğindeki; müttefikleri Pyd- Dsg-Pkk-Işid’in (Deaş) toplu halde, her yere saldırı pozisyonu almaları ile, çok zayiat yaşamamıza neden oldu. Şehit haberleri art arda geldi. Açıklamalar 11 erin şehit olduğu yönündeydi. Ağır yaralıların tedavisinin kayba dönüşmemesi en büyük beklentimiz. Dün de bir şehit haberi daha geldi.

Savaşın en büyük karışanı Abd ve İsrail’dir. Bu saatten sonra yapılmak istenen, İran’ı da bu hemgameye dahil etmek, savaşa hız kazandırmakla birlikte Irak, İran, Suriye ve Türkiye’yi olabildiğince küçük devletçiklere bölme girişimidir.

Ordumuzun Mustafa Kemal gibi bir lidere; Mustafa Kemal’in İstiklal Savaşı’ndaki yani 1. Dünya Savaşı sırasındaki hamlelerini; akıl ve ahlakıyla hareket etmesini sağlayacak bir lidere ihtiyacı vardır.

Devleti yönetenleri de en kısa zamanda “1 milyon kişiyi katleden biriyle ne konuşayım?” mantığından vazgeçmeye ikna etmek lazım gelir. Çünkü; ister kabul edelim ister etmeyelim: Türkiye Esat’la ve Suriye ile birlikte hareket etmezse sonuç her şartta vahim olacak. Telafisi mümkün olmayan boyutlara ulaşacaktır.

Öte yandan; yere göğe sığdıramadığımız, din kardeşimiz diye öve öve bitiremediğimiz 300 kadar Kafkas kökenlinin de Işid ve Pyd ile bize karşı savaştıklarını ve kıstırılınca da kaçtıklarını belirtmekte fayda var.

Dindar biri olarak barıştan yanayım. İnsanların bir şekilde uzlaşmasını savunuyorum. Bu bölgede uzlaşmanın sağlanmasını istemeyecek iki ülke vardır: Abd ve İsrail.

En ivedi şekilde, diğer üç devletle en kârib dostluktaki âkil devlet adamlarının devreye girmesi gerekmektedir. Suriye ile sulh sağlanmalıdır, elzemdir. Aksi halde yapılmak istenen; Balkanlarda (Srebrenica) mayalanan ve birbirilerine kırdırılan milletler gibi, bir ortamın tezahürüne neden olacaktır.

Toplum olarak bize düşen ise; birlik ve beraberlik içinde olmaktır. Birlik içinde olan toplumlar, karşılaştıkları en zor sorunları dahi kolaylıkla çözerler. Fikir birliği, gönül birliği ve eylem birliği içersinde hareket ederek başarıya ulaşırlar. Dünyada birlik ve beraberlik içinde hareket etmeden başarıya ulaşmış, tek bir devlet yoktur.

1 Yorum

  1. Bilinmeyen yokki ; Armegedon’a (İslâmî Literatür’e göre Melhame-i Kübrâ) gidişin plânları bunlar.Çünkü Evanjelizm’de Mesih’in gelmesi,Yahudiler’de Hz.Davud soyundan bir Mesih’in gelmesi Armegedon’a bağlıdır.Bizi de bu bataklığa çekmek istiyorlar,bunu bilelim.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz