Bir film üzerine: Stalin’in Ölümü, Alaycı Bir Biçimde Vizyonda

0
Hemen baştan belirtmeliyim. Film Rusya’da vizyona giremedi. Yani sansüre uğradı. Ruslar filme ideolojik savaş ve ekstremist demiş. Marshal Zhukov’un kızı filmi Rus Kültür Bakanlığına şikayet etmiş ve “biz Nazilere karşı savaştık” diye beyanda bulunmuş.
Ülkeyi sosyalizmle yöneten eski liderleriyle dalga geçilen bir formatta çekilen bu film baştan sona alaycı, hiciv dolu, yardımcısı ve kabine üyelerinin tümünün aptalı oynadığı basitlikte resmedilmiş. Gerçekte böyleler miydi, bilemiyorum.
O kadar absürd sahne var ki; sorgulanası. Bunlar yaşanmış hadiseler mi, aklın almayacağı keskinlikte. Örneğin; Mozart Konserinin kaydını isteyen Stalin için, bitmiş konser tekrarlanmak ve tüm seyirciler salonda tutulmak zorunda kalınır.
Beyin kanaması geçiren Stalin’in tedavisi için görevli doktor bulunamaz. Çünkü tüm doktorlar darbe teşebbüsüyle görevlerinden el çektirilmiş, hapishanelerde tutuluyordu.
Yani muhalif olan herkes vatan haini ve ajan ilan edilmiş. Tam bir paranoya.
Filmi izlerken komedi olsun diye yapıldığını sanıp abartı diyeceğiniz sahneler gerçek hayatta yaşandı mı? Örneğin, kocaları serbest kalsın diye komutanlarla yatmak zorunda kalan kadınlar, tecavüzler vs..
Filmin kısaca konusu şu; 70’li yaşlarının ortasındaki SSCB lideri Joseph Stalin’in sağlığı gayet yerindedir. Paranoyak yapısı ile düşmanlarına kök söktürmeye, acımasızlığı ile en yakınlarının bile gözünü korkutmaya devam etmektedir. 20 milyon insanın ölümüne sebep olmuş bir diktatör olarak hala tüm gücü elinde bulundurmaktadır. Ta ki bir sabah çalışma odasında ölü bulunana dek.
Stalin’in çevresindeki yalakalar bir anda iktidar yarışına girişir. Komünist Partiye yeni başkan seçilmesi için yapılan ayak oyunları ise, koltuk sevdasının her yerde aynı entrikalara sebebiyet verdiğini, manipüle ettiğini gösteriyor. Entrikalar öyle bir boyuta varıyor ki; en sonunda kabine üyesi yakın arkadaşlarını idamla yargılamaya vardırırlar işi.
Yoğun bir diyalog silsilesi var ki, film hiç boşluğa düşmüyor.
Cenazedeki yer değiştirme sahnesi çok komik. Filmden bir diyalog:
Vassily Stalin (Stalin’nin oğlu): I want to make a speech at my father’s funeral.
Nikita Khrushchev (Genel Sekreter) : And I want to .uck Grace Kelly.
Stalin fotoğraf çektirdiği insanlarla ileride ters düştüğünde onları fotoğraflardan sildirirmiş. Filmin son sahnelerinde fotoğraflarda buna gönderme var.
Armando Lannucci’nin yönetmenliğini üstlendiği filmin oyuncu kadrosunda Jeffrey Tambor, Steve Buscemi, Andrea Riseborough, Olga Kurylenko, Rupert Friend, Michael Pali yer alıyor. Usta oyuncuların performansları göz dolduran cinsten.
Filmden keyif almanızın yolu; SSCB tarihini kısmen bilmenizi gerektiriyor. Zhukov’un ‘deha’ bir mareşal olmadığını, Hruşçov’un Sovyetler’e demokrasiyi getirdiğini iddia ettiğini bilmeniz lazım en azından.
Tarihi, belgesel nitelikli de diyebiliriz film için, “ciddiyetten yoksun” da. Bir kült film değil en azından…
Tek adamlı rejimlerin trajikomik yanlarını bütünüyle bulabileceğiniz, izlenilesi sağlam bir kara mizah filmi…
Josef Stalin’in iki sözü ile bitireyim:
“Fikirler silahlardan daha güçlüdür. Biz düşmanlarımızın silah sahibi olmalarına izin vermedik, neden fikir sahibi olmalarına izin verelim ki?”
“Bir insanın ölümü trajiktir. On insanın ölümü dramatiktir. Bir milyon insanın ölümü ise istatistiktir.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz