Yeni Soğuk Savaş Türkiye’ye Nasıl Yansıyacak?

0

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD ile Rusya arasında yaşanan casus krizinden endişe duyduğunu, ”Son derece endişeliyim. Büyük ölçüde Soğuk Savaş dönemine benzer bir duruma doğru gidiyoruz” sözleriyle dile getirdi.

2 gün önceki makalemde artçı hamlelerin geleceğini yazmıştım. Soğuk Savaş döneminde iki süper gücün kontrol mücadelesine şahit oluyorduk, ancak şimdi birden çok bağımsız aktör bulunuyor.

Ne Abd ne de Rusya’nın birbirine girişmeye cesaret edemediği “hamleler savaşı”, dün Rusya’nın St. Petersburg’taki Abd konsolosluğunu kapatacağını açıklamasıyla farklı bir veçhe kazandı. Hamlelerin ardı kesilmeyecektir. Ben Türkiye’deki yansımalarına odaklanmanızı isteyeceğim.

“Soğuk Savaş”a Türkiye’de yeteri kadar değer atfedilmediğini düşünüyorum. Bu tabir, aklımızın bir köşesinde hep bulundurulmalı. Her dönem içinde bulunduğumuz soğuk ve yarı soğuk savaş döneminde güç dengelerine dikkat edilerek güvenli bir konumda bulunmaya çalışmalıyız.

Yani gerek savunma, gerek diğer ekonomik alanlarda güçlü olmaz ve doğru saflarda bulunamazsanız sonuçta sıcak savaşlar kaçınılmaz oluyor. Bugün Afrin’dir, yarın Menbiç’tir, ertesi gün bir başka yerdir.

Kapitalist düzende tüketim toplumu haline getirildiğimiz için globalleşme yalanları ile bu önemli kavramı ülke yönetim kademelerine kadar unutuyoruz ve birşey üretmeyen, dışa bağımlı bir hale geliyoruz.

Bunun sonucunda da bütün dünya güçlerinin; yerine göre Amerika, Rusya, İngiltere şimdilerde Yunanistan, her dönem Kürtler, Araplar, Ermeniler, İsrail’in bize karşı olduklarını zannediyoruz.

“Ülke olarak zayıf olursan tabii ki sana karşı olurlar.” Bu yüzden “Soğuk Savaş” kavramına vakıf, hamlelerle uygulanmasına muvaffak olacak kertede olmalıyız. Sıcak Savaş’a girmeden, Soğuk Savaş hamleleri sergileyecek devlet adamlarına ihtiyacımız var. Ki acemi fevri ve inadına hamlelerle elimize yüzümüze bulaştırdığımız Suriye benzeri savaşlara teşne olmayalım.

“Soğuk Savaş” her ne kadar emperyalizmin sosyalist iktidarlara karşı geliştirdiği iğrenç bir silah olsa da diplomasinin bir ciddiyeti vardı. Şimdi yaşananları görünce de bu ciddiyetin Sovyetler Birliği’nden doğduğunu kavrayabiliyoruz.

Bu dönemin Soğuk Savaş hamlesi; Hillary Clinton’ın bilgisayarından yazışmaları ele geçirenin ve Donald Trump’ı seçtirenin Ruslar olduğu iddiasının ortaya atılmasıyla başlamıştı. İddia öylece ortada duruyor ve hep tartışma konusu. Bu arada bunun gerçek olma ihtimali de var.

John F. Kennedy’nin suikasta uğramasından, Richard Nixon’a karşı Watergate Skandalı’na kadar her türlü rezalet kendi raconu içinde halledilmişti. Şimdi yaşanan hamleleri anlamak kolay, bundan sonra yaşanacakları kestirmek gerçekten güç…

Eninde sonunda “soğuk barış” olarak adlandırılacak bir dönemden geçiyoruz. Süper güçlerin hamlelerinden dolayı, biz de gelişmesi muhtemel yansımalara hazırlıklı olmalıyız.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz