EID AL FITR MUBARAK

1

Giden canlar geri gelmez ama en azından yeni ölümlere, kayıplara yol açılmasın diye birkaç nüans hareket görünce gecikmeli de olsa bayrama dair iki satır karalamak istedim.

Malum memlekette şöyle bir nefes alacak zaman o kadar kısıtlı ki. Bir anlık da olsa bir huzur aralığı bulunca anında istifade etmek gerekiyor.

Önceki günkü lanet olası hadise ne kadar iç bunaltıcı olsa da, ateş düştüğü yeri kora çevirse de hayat devam etti. Arife gününe çöken lanet, dün ve bugün bayrama döndü. Bugün ikinci gününü idrak edeceğimiz Ramazan Bayramı, Kurban Bayramına kıyasen hem bir gün boyu kısa hem de fazla vaveylası olmadığı için genelde biraz daha kenarda kalır.

Ramazan bayramı kendini iki ay on gün sonra izleyen kardeşinden sanki utangaç bir halle ayrışır. Her ne kadar çeşitli ikramlar ve tatlı tedariki ile şenlense de biraz daha mütevazı ve sükunetlidir Ramazan Bayramı.

İngilizcede de Arapçada da bayrama Eid deniyor. Fark etti iseniz bugün WhatsAppta bolca “Eid Mubarak” mesajı döndü. Bayramınız mübarek olsun deniyordu. Ama Ramazan Bayramının tam karşılığı İngilizcede “Eid al Fıtr”, Kurban Bayramı ise “Eid al Adha”.

Kuran-ı Kerim’i ve İslâmi terimleri İngilizce çeviri ile algılamak ve anlamak aslında sevdiğim bir deneyim. Ben Arap asıllıyım, Arapça biliyorum ama dinimize dair kavramları İngilizce karşılığı ile ifade etmek çok daha özel bir hal. Bu hali Ramazan Bayramının İngilizcedeki karşılığını görünce daha da fazla önemsedim. Çünkü maalesef biz Türkler, Kürtler hatta Araplar anlamadan ibadet eden bir milletiz.

Kuran-ı Kerim’in 6 bini aşan ayetindeki binbir hikayeyi aynı uhrevi kabulleniş ile dinler; Arapça söz ve ifadelerin ayrım gözetmeden hepsi ile adeta kanatlanır uçarız. Oysa ki Kuran-ı Kerim’in anlattığı onlarca hadisenin ancak anlamı kavrandığında aslına vakıf olunabilir. Kökenim Arap olduğu için benim açımdan sorun değil ama herkesten Arapça öğrenmesini beklemek de fazlasıyla hayalcilik olur. Kuran kurslarında öğretilen elifbayı değil. Arapça lisanını kastediyorum.

İşte Ramazan Bayramının aslında “Eid al Fıtr” olduğunu ancak İngilizce karşılığı ile anlıyoruz. Yani karşılıksız fayda. Yani çocuklara verdiğimiz o sevindirici ufak paralar. Yani bir zamanlar dağıtılan leblebi ve üzüm. Yani misafirlerimizi şenlendirmek için yaptığımız tatlılar. Yani ihtiyaç sahipleri için verdiğimiz karşılıksız yardımlar. Ramazanın ağır ve zorlayıcı ibadet günlerinden feraha çıkışı kutlamak. Bu kutlamayı yaparken sadece etrafımızı bir şey beklemeden mutlu etmeye çalışmak.

İngilizcesi “Eid al Fıtr” olan bizimse Ramazan Bayramı dediğimiz kavramlar belki de düşündüğümüzden çok daha fazla fark içeriyor. Bir ay adına ithafen bayram idrak etmek buna karşılık aslında bu bayramın birilerini, ihtiyaç duyanları, sevdiklerimizi mutlu etmek bayramı olduğunu anlamak arasında önemli fark olduğuna kuşku yok. Konunun tefsirle falan da alakası yok sakın yanlış anlaşılmasın, basit bir mana farkındalığından söz ediyorum sadece.

Rahmetli anneannem için herhangi bir yazılı kağıt kutsaldı. Çünkü okuma bilmezdi ve herhangi bir kağıdın Kuran yazısı olabileceğini düşünürdü. Arapça kullanım kılavuzuna Kurani muamele etmeyecek az sayıda dindar vardır okuma bilse dahi. Kuran ve İncil’in İngilizcesini yanyana koyduğunuzda bir çok kavramın birbirine benzer olduğunu şaşırarak tespit ve teyit edersiniz.

Türkiye’de dine karşı tavrın ancak Kuran’ın kutsiyetine halel gelmeden ve Kuran kıraat etmenin zevkini hiç bir şekilde feda etmeden anlamına vakıf olmakla mümkün olacağına inanıyorum.

Martin Luther İncili Almancaya çevirerek Reform hareketini başlatmış ve engizisyon baskısını kırabilmişti. Geçtiğimiz yıl bu devrimci adamın 500. yılı kutlandı. Tabii ki İslam dünyasının hiç bir zaman bir Papası olmadı. Ama anadili olarak Arapçaya sahip olmayan bir Müslüman halk olarak bizlerin Kuranı Türkçe (de) hatmetmeye hem hakkımız hem ihtiyacımız olduğuna şüphe yok.

Arapça bir ay adına değil, birbirine yardım etmeye birbirine karşılıksız yardım etmeye adanmış bir bayrama sahip olduğumuzu bilmek zorundayız.

Belki bu bilgiye sahip olsak siyasi iktidarların yardım üzerinden oy devşirmeye tevessül etmelerinin de önüne geçebiliriz.

Yardımlaşmayı bayram olarak benimsemiş bir dinin mensuplarını bu yardıma istinaden oy talebine muhatap etmeye kimse cüret edemez işin aslı.

O vakit belediyeler 30 bin kişiye yemek veriyoruz diye övünmezler. Zira bu fakirliğimizin ifşasıdır. Bu kadar aç insanımız var demektir bu…

Hepimizin “İhtiyaç Sahiplerine Yardım Bayramımız” Mübarek olsun.

1 Yorum

  1. Sayın Veysi Bey Ocak medya yazarları hepsi birbirinden değerli ama siz başkasınız.Sizin değerli bilgilerinizi neden daha önceleri keşfetmemişim. Çok büyük kayıp sizi takip etmemek. Vesselam…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz