En Uzun Güne Dair

1

Bugün yılın en uzun günü. Gecenin en az süreceği gün. Gece demek karanlık demek. Karanlığın en az süreceği gün. Güneş erkenden doğacak en geç saatte batacak.

Nasrettin Hocaya sormuşlar; “Dünyanın merkezi neresi?” diye. Bulunduğu yeri göstermiş. Benim için de dünyanın merkezi yaşadığım ülke. Yazı kışı baharı hakkıyla yaşadığım ülkemden ne giderim ne de vazgeçerim.

Zaten ne demiş şair;
“Yeni bir ülke bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecek senin.”

Yılın en uzun günü Türkiye’nin üç yıldır içine sokulduğu seçim maratonuna bakıldığında sanki hiç bitmeyen bir günün devamı gibi… 7 Hazirandan beri bitmeyen bir günü yaşıyor gibiyiz. Herşey o zaman 13 yıldır iktidarda olan partinin ilk kez meclis ekseriyetini kaybetmesi ile başladı.

Dünyanın en adaletsiz seçim sistemi ile dünyaya adalet getireceğini beyan eden iktidar, üç yıldır bitmez tükenmez bir seçim kampanyası ile iktidarını perçinleme telaşında. Adaletsiz seçim sistemi ile nasıl bir dünyaya şamil adalet ortamı tesis edilecek merak içindeyiz. Yanıtı kendinde olan oksimoron önermelerle ardı ardına muhatap oluyoruz.

Örneğin tek parti dönemi kritik ediliyor. Ülkeyi tek parti olarak 16 senedir idare eden ve tek gayesi bu tekliği zirveye taşımak olan partinin argümanı bu.

Sadece bu önerme dahi AK Partiyi kendi içinde çelişkili varlığıni reddeder bir konuma sokuyor.

Tek parti tek adama tüm yetkiyi verme telaşında.

Yasama, yürütme, yargı ve dördüncü güç yani basın, hepsi tek ele geçmiş. Meşruiyet sadece seçim sonucu ile elde edilir, deniyor. Oysa yasalara dayanmayan hukuksal temelleri konulmamış her edim bu meşruiyeti eritiyor.

AKP ülkenin iktisadi faaliyete katkı sağlayan kesimlerinin oyunu almadan sadece nasipsiz kesimlere dayalı bir oy tabanı uzerinde dans ediyor.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in reddettiği bir anayasa değişikliği ülke genelinde tasvip oluyor.

Dünyanın her yerinde büyük kentlerin ikna edilmesi esas iken bunları ikna edememiş iktidar zafer olarak yorumluyor neticeyi.

Oysa ki AKP’ye oy vermeyen büyük kentlerin dilinden anlamak mecburiyeti AKP için en önemli sınav olmalı idi.

Aslında iktidara talip olmak ancak ülkenin en dinamik kesimleri ile uzlaşarak mümkün.

En uzun gün bitecek ama Türkiyenin 3 yıldır süren seçim maratonunun bitmesine daha 3 gün var ve sonraki etabın planlaması da şimdiden yapılmış durumda.

Daha da ileri gidenler seçim sonucuna göre sonraki seçimin de hesabını yapıyor.

Ülke “Sisyphos Laneti”ne kapılmış gibi. Koca bir kayayı her sabah dağın tepesine çıkarmak zorunda kalan bu mit kahramanından ne farkımız var? Sürekli seçim yapıyor, bu seçimi beğenmiyor, tekrar tekrar yapıyoruz.

Halk iradesini mitleştiren iktidar halkın belirli bir kesiminin oyunun iktidara tahvil olmaması için gösterdiği çabayı şaşkınlık ile takip ediyoruz. Velhasıl hayat, sanatı taklit ediyor.

Bitmez bir seçim kampanyası “Groundhog Day” filmini anımsatıyor. Hani bir kasabada sıkışıp kalan televizyon muhabiri hep aynı güne uyanır ya. Hatta dayanamayıp kendini öldürdüğünde bile ertesi gün aynı gündür.

Türkiye 7 Hazirandan beri hep aynı günü yaşatan bir filmin içinde gibi. Ne darbe, ne ardı ardına seçim, ne referandum, ne hapse atmalar, ne uluslararası krizler, ne iktisadi çalkantılar… Hepsi nafile! Uyanıyoruz ve oy atmaya gidiyoruz.

Bu kısırdöngü bize dünyanın en demokrat ülkesi payesi de vermiyor. Tam tersi git gide dünyanın gerisinden kopuyoruz. OHAL’de seçime gidip OHAL’sizlik vaadi alıyoruz. Uzun gün bitmek bilmiyor…………?

1 Yorum

  1. Veysi bey, Objektifliğinizi ve hakkaniyetinizi kaybetmiş, tarafgirlik virusuyla enfekte olmuşunuz. hatta bıçak sırtında duruyor imajı verip satır aralarında bolus tarzı fikir embolizasyonu yapmaya başladığınızdan beri fazlanız var bilesiniz. Bu kadarcık zorluğu dahi aşamıyorken insan kendine dahi harbi omayı beceremez bence. Gene de takip edilmeye değersiniz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz