Abd’nin Vahşet Emperyalizmi

1

Başlangıca geri dönmemek elde değil. Bunun için epey geri gitmek gerekiyor. Fakat Amerika tarihinin bazı bölümlerinin Abd’nin mevcut Ortadoğu politikalarına doğrudan etkisi olduğunu unutmamakta fayda var. Abd bir çok yönüyle tuhaf bir ülkedir. “Belki de bir imparatorluk olarak kurulan tek ülkedir.”

George Washington’ın da dediği gibi, yeni doğmuş bir imparatorluktu. Fikir babalarının büyük amaçları vardı. En özgürlükçüleri Thomas Jefferson, bu yeni doğmuş imparatorluğun yayılıp bütün kıtanın sömürgeleştirilmesi için, kendi deyimiyle bir “Yuva” haline gelmesi gerektiğini düşünüyordu. Sürülüp kökleri kazınacağı için “Kızılderililer”den, yani yerli halklardan kurtulacaklardı. İhtiyaçları kalmadığında da siyahiler Afrika’ya geri gönderileceklerdi. Latinler de daha üstün bir ırk tarafından saf dışı bırakılacaklardı. (Chomsky, Abd Emperyalizmi makalesinden).

Avram Noam Chomsky (1928), Abd’li dilbilimci, filozof, siyaset kuramcısı ve aktivist. Rus göçmeni bir babanın oğlu olan Chomsky, Vietnam Savaşı’ndan itibaren Abd emperyalizminin tahakkümcü ve baskıcı politikalarının daima karşısında durmuş ve eleştiri oklarını ülkesinin dış politikasına yöneltmiştir.

Chomsky, 2010 yılında yazdığı bir makalede eleştiri oklarını Abd’ye atmaya devam ediyordu. Suriye’deki Savaşın başlamasından hemen önce. Daha doğrusu Suriye’deki milyonların itlaf hazırlıkları sırasında. Ülkesinin sömürgeci geçmişinin izini, dünyanın farklı coğrafyalarında sürerken, İsrail’in İran ve Filistin gibi ülkelerle olan ve emperyalist güçlerin güdümünde şekillenen politikalarını hedef tahtasına koyuyor ve şunları yazıyordu:

“Abd, yalnızca siyahi karşıtı değildi. En başından beri ırkçı bir ülkeydi. Thomas Jefferson’ın (1743-1826) hayalleri bu yöndeydi, öbürleri de bu fikre aşağı yukarı katılıyorlardı. Yani Abd yerleşimci sömürgeci bir toplumdur. Yerleşimci sömürgecilik tartışmasız en kötü, en vahşi emperyalizm türüdür, çünkü yerli halkların yok edilmesini gerektirir. Bence bu, Abd’nin bir başka yerleşimci sömürgeci toplum olan İsrail’e verdiği koşulsuz destekle alakasız değil. İsrail’in politikaları Amerikan tarihiyle aynı tınıdan gidiyor. Bir çeşit yeniden tecrübe gibi.”

Buradaki enfes özete eklenecek cümle yok gibidir. Trump’ın Kudüs çıkışı ve Obama döneminden gelen Suriye Savaşı’nın önlenemeyen insan kaybı bu tarifin haklılığını gözler önüne seriyor. Abd, Suriye’ye yerleşti. Ordusunu kurdu. Neredeyse yerel halk kalmadı, kökleri kazındı. Yaşayan ne kadar nüfus kaldı, bilinmiyor. Ne kadar nüfusa ihtiyaçları varsa o kadarını yaşatacaklar. İhtiyaçları kalmayanları da Türkiye’ye ve daha başka ülkelere göçe zorlayacaklar.

Thomas Jefferson, “Sahip olmadan önce paranı asla harcama” diye Abd emperyalizmini özetleyen bir cümle kurar. Yine onun sözü ile bitireyim:

“Her memleketin halkı kendi haklarının hem bekçisi, hem de kendi felaketi için kullanılabilecek yegane alettir. Şuna iyice inanmışımdır ki, muayyen bir kültür seviyesine sahip halkın elinden başka bir yerde hürriyetimiz tehlikeden masun değildir.”

1 Yorum

  1. Kırçıl sakal sayın Dündar
    Yazdığını okuYORUM
    Neticede belki yarar
    Düşüncemi yolluYORUM

    Anketlere gore Amerikan halki kendini büyuk oranda dindar-muhafazakar olarak tanimliyor. Yonetilenler boyle iken yonetenler cokçası nefse uyan sekuler bir aklin takipcisi. Vahsi emperyalizm işte bu aklin ürunu. Genel anlamda, onlarin kutsal kitaplari Incili anlama/ozumleme seviyesi, tarihte Islamiyetin bayraktarligini yapmis bizlerin kutsal kitabimiz Kurani anlama/ozumleme seviyesinden cok daha ileridir. Bireysel eforlar bir yana, toplum genelinde okumakta anlamakta/anlatmakta/ikna etmekte geri kalmis durumdayiz. Bu konularda buyuk dusunen, sorumluk sahibi ülke liderliği habire sikayet edecegine ne yapip yapip bilgi seviyesi yuksek bu halki İslamiyet ile tanistirmayi stratejik bir gorev edinmeli. Allahı-Kuranı bilenle bilmeyen bir olur mu? Bilmediklerini ogrenmelerine vesile olmak Allah rizasi adina yapilabilecek en guzel amellerden biri. Fethullah Gulen grubu bunu ağzına yüzune bulaştırdı; üç-paralik maddi çıkar ugruna devletiyle-milletiyle ters dustu ve ordu içindeki işbirlikçi mesai arkadaşlarıyla kanlı bir darbeye girişti. Bir tsunami etkisi olarak şimdi yuzbinlerce insan hapislerde izdirap ve mechuliyet/kayiplar aleminde. Ancak her dramatik negatif degisim insanin karsisina yeni firsatlar cikarir. Proaktif bir karşı hamleyle bu firsatlar kacilirmazsa yeni ve pozitif degisimlere vesile olur. Ülke adina büyük dusunenler(!), mesela C.B.nin onlarca/yüzlerce danismani statusundeki kalabalik, bu konulari derinlemesine acaba ne kadar düsunuyorlar ve atilmasi gereken stratejik adimlari ne kadar atabiliyorlar. Abd’deki ortam islamiyetin özünün anlatımı için müsaittir. Politik şartlanmışlıklarıyla anlamak istemeyenle vakit kaybetmeden anlayabileceklere ulaşmaga calısmak lazım. Bunlar arasında afrika orjinli siyahi ademogulları ve Amerikanın gerçek sahipleri yerliler, kızılderili ademogulları… Nihai analizde bir insanı kurtarmanın bütün insanlıgı kurtarmak kadar onemli iş oldugunu herşey bir yana Kuran’dan öğreniyoruz.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz