Atatürk’ün Evi kaderine terkedildi!.. (Özel Haber)

0
Latest posts by Emrullah Bayrak (see all)

Atatürk’ün, ordudan henüz istifa etmediği ve 9’uncu Ordu Müfettişi olduğu dönemde 3-7 Temmuz tarihleri arasında Erzurum’da Millî Mücadelenin ilk çalışmalarını sürdürdüğü bina ilgisizliğin kurbanı oldu. Kaderine terkedilen Atatürk’ün Erzurum’da kaldığı ilk ev, bakımsızlık ve ilgisizlikten dolayı yıkılma noktasına geldi. En kısa zamanda restorasyon edilmezse ev yıkılacak.

İşte bu ev, fotoğrafta görüldüğü gibi kümbetin tam karşısında. Kazım Karabekir Paşa’nın, “Ben ve kolordum emrinizdeyiz paşam” dediği evin burası olup olmadığı ise bilinmiyor. Vatandaşlar da bu evin aslına uygun bir şekilde restorasyon edilerek müzeye dönüştürülmesini istiyor. Atatürk Kütüphanesi kurularak hayatıyla ilgili bilgi ve belgelerin orada hizmete sunulması da isteniyor.

Erzurum Anadolu Hükümeti’nin teşekkülü için ilk müzakereler bu binada yapıldı, hükümetin temeli de burada kuruldu. 1919 Temmuz’unun 8’inci gecesi Atatürk’ün, yakasından paşalığı, üzerinden ordu müfettişliğini, sırtından üniformasını atarak “Ferdi Milletim” dediği bu tarihi ev, şimdi ilgi bekliyor.

Tarihçilerin anlattığına göre Dr. Tayip Cinisli’ye ait iki katlı bu evde Atatürk, Erzurum’a geldiğinde ilk önce bu evde 5-6 gün kalmış sonra bugün ziyaret edilen Atatürk Evi’ne geçmiş. “Türk Siyasi Tarihinde Erzurum” isimli kitabının 580’inci sayfasında Murat Küçükuğurlu, bu ev için şunları anlatıyor:

“Mustafa Kemal Paşa Erzurum’a geldiğinde, ordudaki görevinden ayrıldığı tarihe kadar Cumhuriyet Caddesi’ndeki Çifte Minareli Medrese’nin 150 metre kadar batısında Cinslilere ait olan ve 15’inci Kolordu tarafından kiralanmış olan binadaki ‘Müfettişlik Karargâhı’nda çalışmıştı. Kendisinin yatıp kalktığı ve arkadaşlarıyla özel görüşmeler yaptığı ev ise bu karargâhın hemen yakınında bulunan ‘Gözübüyük’lere ait bir evdi. Cumhuriyet Caddesi’nin bu kısmı 1930’larda açılmış ve bu ev ortaya çıkmıştı.”

Murat Ertaş ise “Kendi Kentimi Yazdım” adlı kitabının 128-129’uncu sayfalarında şunları ifade ediyor: “Erzurum’da Cumhuriyet Caddesinde bir bina var. Cimcime Hatun Kümbeti’nin tam karşısında. Zamanında Cinislilerin ve Gözübüyüklerin birbirine bitişik evi olan yer.

Eski Erzurum fotoğrafları grubunda paylaşılan bir fotoğraf 1924 ‘Muallimin Sesi’ gazetesinde yayımlanmıştı ve posta kartının üzerinde eski harflerle şu ifade vardı. ‘Erzurum Anadolu Hükümeti’nin teşekkülü için ilk müzakereler bu binada yapılmış, hükümetin temeli burada kurulmuştur.’

Haberi, ‘Bir bina, bir inkılap, bir fotoğraf deyip geçmeyiniz’ başlığıyla veren Muallimin Sesi Gazetesi, fotoğrafın altına şu notu düşmüştü. Bu fotoğraf 1919 da memleketin her tarafına posta kartı olarak dağıtılmıştır. Önümüzdeki 12 Mart’ta da bu bina hatırlanacak, tıpkı insan gibi.

Bu bina o tarihlerde henüz ordudan istifa etmemiş ve 9’uncu Ordu Müfettişi olan Mustafa Kemal Paşa’nın 3-7 Temmuz arasında Millî Mücadelenin ilk çalışmalarını sürdürdüğü binadır. Bu bina o tarihlerde müstahdem mevki binası ve müfettişlik ordugâhı olarak kullanılmıştı. Ordudan istifa edene kadar arkadaşlarıyla bu evde toplantılar yapmış, kurtuluş savaşının yol haritasını belirlemiştir.

Evet, bu bir bina değildir, bir şuurdur, milli ruhtur ve inkılaptır. Binayı sadece dört pencere, kapı, paslanmış bir çatı, bahçesine dükkân yapılmış bir ihtiyar olarak görürsek yanılırız. Türk tarihinin en acı ve kritik yıllarına şahit olmuş bir binanın yaşatılması tüm Erzurumluları bahtiyar edecektir.”

“Yurttan Yazılar” ‘isimli eserinde Atatürk’ün kaldığı bu ev için İsmail Habip Sevük de şöyle diyor: “Sonradan açılan Cumhuriyet Caddesi’nde yola çıkıntı yaparak kalmış eski bir Selçuklu kümbeti var. Mahrutlu (Konik) çıplak başı üstünde 9 asırdır dinleniyor. Tarihten yoğrulma bir topaç gibi duran bu hatırayı, az kalsın yolun hendesesi uğruna kurban edeceklermiş. O kümbet’in (Cimcime kümbeti) karşısında iki katlı bir ev görülmektedir. Kocaman nehirlerin küçük membalarından doğuşu gibi büyük dava o evden çıktı.

1919 Temmuzunun 8’inci gecesi o evde oturan büyük başın, yakasından paşalığı, üzerinden ordu müfettişliğini, sırtından üniformasını atarak ‘Ferdi Milletim’ dediği gece. O evin karşısındaki kümbet Selçuklular dediğimiz ikinci Türk birliğinin taş kesilmiş bir şehadeti gibi duruyor. Onun karşısındaki ev bir kaynak gibi dördüncü birliği doğurdu.

Dokuz asrın iki kıyısında karşılıklı konuşan iki yapı. İkisi Anadolu Türklüğünün dört büyük birliğiyle üç büyük bölünüşten yapılma, yedi levhalı engin destanını konuşuyor. Ev kümbette Türkün ezelini ve Kümbet evde Türkün Ebedini selamlayarak duruyor.”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz