Başörtüsü + Referandum = Muhalefete Tuzak

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, başörtüsü sorununu Türkiye gündemine tekrar girmeyecek şekilde temelli kaldırmak için yaklaşık 2 ay önce bir girişim başlattı.

Çünkü, önümüzdeki aylarda yapılacak CB ve MV seçimlerinde, iktidar cephesinin muhalefete karşı “Bunlar (yani CEHAPE’liler) iktidara gelirse, başörtüsünü yeniden yasaklar” propagandası yapabileceğini öngördü. 

Bu olumsuz propagandayı şimdiden etkisiz hale getirmek için ortaya bir fikir attı. Bu konuda bir kanun çıkartılmasını ve bu sorunun kökten halledilmesi dileğini kamuoyu ile paylaştı. 

Kemal Kılıçdaroğlu bu arada, 1990’larda üniversitelerde uygulanmakta olan yasağın sona erdirilmesini, dönemin YÖK başkanına kendisinin telkin ettiğini açıkladı.  

Bu konuda hem dönemin YÖK başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan’ı, hem de “Başörtüsü yasağının sona erdirilmesi teklifimden haberi vardı” diyerek, dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül’ü tanık göstermeyi de ihmal etmedi (Her ikisi de bu sözleri tekzip etmedi).

Bu çerçevede 132 CHP milletvekilinin imzasını taşıyan ve ilk imzacısı kendisi olan kanun teklifi, 4 Ekim 2022 günü TBMM başkanlığına sunuldu. Aynı teklif 10 Ekim 2022 tarihinde anayasa komisyonuna havale edildi.

CHP’nin bu girişimine karşı iktidar cephesi ise karşı bir atakta bulundu. İktidar cephesi “Madem öyle, işte böyle” diyerek, başörtüsü konusunda anayasa değişikliğine gidilmesini istedi. Üstelik bu niyetini “referanduma sosu” ile süslemeyi de ihmal etmedi.

İktidarın, daha doğrusu AKP’lilerin genetik kodlarını iyi okuyan Sayın Ali Babacan, iktidar cephesinin bir oyun hazırlığı içinde olduğunu sezdi. Bu nedenle iktidar cephesinin anayasa değişikliği ve gerekirse referandum teklifine karşı çıktı.

Ali Babacan, başörtüsü konusunun, din ve vicdan özgürlüğünü ilgilendiren bir konu olduğunu belirtti. Bu nedenle, 360-399 milletvekilinin oyu ile kabul edilen bir anayasa değişikliğini referanduma sunmanın, temel hak ve özgürlükler alanında yanlış bir davranış olacağını vurguladı. Çok haklıydı. 

Çünkü Sayın Babacan, şöyle bir olasılığa dikkat çekti:

Başörtüsü konusundaki anayasa değişikliği için referanduma gidildi. Referandumda oylandı ve diyelim ki halktan yeterli oy alamadı ve reddedildi. Bu durumda ne olacak?” 

Böyle bir durum, başörtüsü konusunu daha fazla çıkmaza sokacaktır.

Sözün kısası, başörtüsü konusunun referanduma götürülmesi, tamamıyla iktidarın muhalefete bir tuzağıdır.

Başörtüsü + Referandum = Muhalefete Tuzak” formülünü sıradan bir vatandaş olarak bizler algılıyorsak, mesleği siyaset yapmak olan siyasiler haydi haydi algılıyorlardır diye düşünüyorum.

Bilmem, yanılıyor muyum?

Önceki İçerikBrezilya son 16 turuna yükseldi..
Sonraki İçerik‘Savaşma Seviş’ – ‘Kokulu Bahçe’ 
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz