Bir Temel Fıkrası ve AİHM’yi (Artık) Tanımayan AKP

0

“Temel ile Dursun borç para yüzünden mahkemelik olmuşlar.
Hakim Temele sormuş:
-“Oğlum, nedir konu anlat bakalım!”
-“Haçum pey. Pen ha bu Tursuna geçen sene 100 lira verdum penim paramu bi türlü vermez da.”
Hakim Dursuna dönmüş:
-“Siz ne diyorsun bu iddiaya?”
-Kim? Ha o adammu bağa para vermuş? Valla pen oni tanımayrum bile, Haçum bey.”
Bunu duyan Temel iyice şaşırmıştır. Dursuna dönerek:
-“Tursun, ha sen şimdu peni tanımaymusun?”
Dursun:
-“I-ıh,”
Temel:
-“Haçan, sen peni tanımaysan pen seni hiç tanımayrum da.”

AİHM’in Selahattin Demirtaş için aldığı karara dair iktidar partisinin çeşitli kademelerinden yükselen seslere dair mahkemeden bir tepki gelir mi bilinmez. “Ben sizin kararınızı tanımıyorum” diye çıkış yapan akıl mahkemeden “ben de sizi tanımıyorum” yanıtını alır mı?

Aslında AİHM yargıçlarının aldığı karara yönelik eleştirinin içerdiği yüksek hamasete karşılık hakkaniyetli bir bakışa gerçekten ihtiyaç var.

2 senedir neredeyse kaydadeğer bir mahkeme kararı olmaksızın hapiste tutulan bir siyasi parti lideri aslında Cumhuriyet tarihinde eşine rastlanmayan bir fiili cezalandırılmaya tabi tutulmuş oldu.

2 yıllık katıksız hapsin fiili karşılığı bildiğim kadarıyla infaz yasasına göre 6-8 yıla karşılık geliyor.

AKP iktidarı bu uzun gözaltı/hapislik fiili durumuna karşılık Avrupa ile ilişkilerde ya da Avrupa ülkelerinden siyasi temaslarda hemen hiçbir görünen baskıya tabi olmadı. Avrupa siyaseti Yunanistan’dan İzlanda’ya kadar Türkiye’nin seçilmiş iktidarının dolaylı da olsa yargıya etki ederek oluşan bu fiili duruma hiç de beklenen düzeyde sert ve boykot edici bir tavır göstermedi.

Tam da tersine özellikle havuz medyasının ve AKP’nin hamaset siyasetinin aşırı tüketimi ve seçimlerde Avrupa’daki işçilerin üzerine oynama kaygısı ile Hollanda ve Almanya ile yaratılan yapay krizlerin arka planında bambaşka planlamalar ve ülke kaynaklı yaklaşımlar göze çarptı.

İskandinav ülkeleri dahi hemen hiç ses çıkarmadılar Demirtaş ve arkadaşlarına reva görülen bu ağır fiili cezalandırma haline ki bu durum ciddi biçimde eleştiri de aldı geçmişteki yaklaşımları bilenler cenahında.

Şimdi ise farklı bir durum var. AİHM yargıçları aldıkları karar ile ortaya koydukları gerekçe ile Türk siyasetinden tepki görüyor.

AİHM yargıçları Avrupa siyasetçilerinin siyaseten yapmadığını hukuken yaptı diye suçlanabilir mi?

AİHM Avrupa siyaseti ile sorunsuz bir süreci en azından HDP seçilmişlerine reva görülen muamele nedeniyle yaşamamış iktidar tarafından eleştirilirken dikkate alınması gereken ilk ve en önemli kriter bence budur.

Avrupa ne kamuoyu ile ne de siyasi elitleri ile bu zamana kadar Türkiye’de uygulanan bu siyasi de olsa egemen devletin hakkı olan yaklaşıma saygısını eksik etmedi. Şimdi AİHM için beğenilmeyen karara istinaden niyet okuması içeren eleştiriler ne ölçüde savunulabilir.

Bundan tam 20 yıl önce eşinin daha sonra ülkenin en yüksek makamına gelebileceğini öngöremeyen Hayrunnisa Gül AİHM ‘e başvurmuştu. Daha sonra geri çekilen bu davanın ve AİHM’yi ilk defa gündeme taşıyan ve AKP cenahında da “kurucu baba” muamelesine nail olan Özal’ın açtığı bu yolun şimdi beğenilmeyen karar sonrasında siyasi eleştiri odağı haline getirilmesi hiç de makul bir yaklaşım değil.

Demirtaş’ın Puigdemont ile Türkiye’nin de İspanya ile mukayesesi tabii ki yapılamaz. Neredeyse devlet kurmanın eşiğinden dönen Katolanya’da milli birliği tesis eden İspanya’nın gayretleri en azından şimdilik başarılı oldu. Ama ayrıntılara bakıldığında özerkliği yetersiz gören bir iştahla İspanya haritasına revizyon yapmaya kalkan Puigdemont, Belçika mahkemesinde serbest bırakıldı. İspanya Belçika mahkemesini “Eyyyy” ile başlayan nidalar ile suçlamadı. Neticede kendi sınırdışı edilme talebini geri çekti. Teşbih ne kadar yerindedir bilinmez ama Puigdemont’un siyaseten ortaya koyduğu yaklaşımın TBMM bünyesindeki yasal bir partinin lideri açısından mukayese edilmesi elzem ve hakkaniyetli olacaktır.

Türkiye hukuka hem içerde hem dışarda her zaman ihtiyaç duyar.

Türkiye yeni Türkiye olduğu kadar dünya da yeni Dünya’dır. Bu yeniliğin içinde varlığını muhafaza eden/edecek olan ise Hukukun ilkeleridir.

İşinize gelmeyen beğenmediğiniz kararlardan edeceğiniz her şikayet sizin de o hukuktan istifade etmenizin önünde engel teşkil edecekir.

AİHM yargısından çözüm bekleyen Tayyip Erdoğan’ın bizatihi kendisi idi. Bunu da Sn. Filiz Kerestecioğlu anımsattı.

AİHM’i 2002 yılında merci kabul edip 16 yıllık uzun iktidar sürecinin sonunda tanımıyorum demekteki çelişkiyi hiç bir şekilde anlatma şansı yoktur.

AİHM : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi demektir.

AİHM’İ tanımam demek: Avrupa’yı İnsan’ı Haklarını ve Mahkemesini tanımam demektir.
Mümkün mü değil mi? Bence değil.

Ben de seni tanımıyorum riski alınacak bir şey hiç değil.

Keşke Avrupa mahkemesine ihtiyaç olmadan siyaseten bu işi çözebilecek ferasete haiz olunsa idi.

AKP gibi özgürlüklerin üstünde yükseldiğini beyan ve iddia eden bir partinin Türkiye’nin bellki kuruluşundan beri gelen meselesine dair tavrı bu noktaya evrilmemeliydi.

Bundan sonrası için tanımak ya da tanımamak keyfiyete tabi bir seçenek değildir. Türkiye AİHM’i iyi tanımaktadır. Sorun AİHM’ye Türkiye’yi tanıtmaya mecbur kalmamaktır.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz