Dünya Gündemindeyiz: Reklamın İyisi Kötüsü Olmaz

1

İngiltere mutfağı neyse Türk tvleri de bu aralar öyle. Hiç olmazsa orada fish and chips var. Bizim TV’lerde ne var? Erkan Tan, İsmail Kılıçarslan, Cem Küçük, Hakan Çelik, Hilal Kaplan vs.vs.vs. Taylandlı (kel) kralın dediği gibi: Bu defa doğru tutturdum değil mi?

Türkiye’de tvler iş Suudi Arabistan falan olunca az çok haber vermek zorunda kaldılar. Ama bu haberleri dinleyeceğiz diye arada katlanmak zorunda kaldığımız kadro Çin işkencesinden beter olduğu için mecburen bu zaman kayıpları ile karşı karşıya gelmemek için yabancı kanal açıyoruz.

Bu arada asıl bombayı size söyleyeyim. Bizim bu havuz gazetelerinden biri Kaşıkçı’nın apple saatinden işkencesini canlı yayınladı diye haber servis etti. Teknik olarak böyle bir şeyin imkan dahilinde olmadığı ifade edildi. Tabii işin en komik yanı da Suudların adama kolunda telefonla işkence edecek kadar zekadan nasip almamış olmalarına inanmak. Biraz daha ileri gitse facetime’da canlı yayın yaptı denilecek. Hiç beğenmezler ama, eski Türkiye’nin Türk filmlerini çok seyretmiş bu haber üreticileri belli ki. Gerçi yeni Türkiye’nin çakma tarih dizileri de aşağı kalmaz bu fantastiklikte.

Velhasıl havuz medyasının ünü Kapıkule’yi aştı dünyaya ulaştı. Dünya Hilal Cebeci’nin Ahmet Hakan tarafından zikredilen bölümü ile güldü bizim havuzculara. Kabataş’ta başörtülü bacılara saldıranları, Camiye ayakkabı ile girenlere dair henüz kanıt bulamamış iken Apple watch ile cinayet şahitliği çok iddialı idi zaten.

Fırsattan istifade bizim gazeteleri Trump’a emanet etsek de Suudları tokatlarken arada iki tokat da bunlara akşetse de içimiz soğusa.

CNN; Al Jazeera, BBC, France 24, Bloomberg… İngilizce bilmeyen bile yav bu adamlar ikide bir ne “Turkey” deyip duruyor diyor kendi kendine.

Kaşıkçı ve Brunson hadiseleri Türkiye’yi dünyada en çok konuşulan mevzu haline getirdi. Her ikisi de aslında benzerlikleri ile öne çıkan hadiseler bunlar.

Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan sanki bir kaç gün önce “medya ile demokrasi olmaz” dememiş gibi, tüm dünya kayıp gazeteciyi konuşuyor. Suudi Arabistan’ın geleceği tartışılıyor.

Alt tarafı gazeteci…!

Mesela Suudi hükümeti “o gazeteci değil, ajan o ajan!” dese ne yapacaksınız? “Biz onu yargıladık” dese ne yanıt vereceksiniz?

Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmazlar.

Kafada deli sorular…?

Brunson da Türkleri Kürtleri FETÖ eliyle Hristiyan yapacaktı ya. Onu en son Melih Gökçek Türkçe Olimpiyatlarına davet etmişti ya. 35 yıl yatacak karşılığında Fetullah Gülen iade edilecekti ya.

Bunlar da ayrı yalan oldu.

Benim için ana gündem ekonomidir. Parası pula dönmüş, faizi arşa çıkmış ülke vatandaşı olarak başkaca gündemim de yoktur.

Reklam iyidir. Kötüsü olmaz.

Hem arada gazeteciliğin faydaları, adaletin manası da öğrenilmiş oluyor.

Ense kararmasın.

Vesselam.

1 Yorum

  1. Sevgili Veysi Dündar Beyefendi, yazılarınızı zevkle okuyan biriyim… Gençlikten kalan “amatör müsahihlikten” dolayı yazıları dikkatlice okumaya gayret ederim. Arada bir noktalama işaretlerine ve kelimelerin yazılışına da bakmak ihtiyacı hasıl oluyor… Bugünkü yazınızın “…Suudları tokatlarken arada iki tokat da bunlara akşetse de içimiz soğusa.” ibaresinde küçük bir takdim tehir görünüyor… Yazınızdaki “akşetse”nin “aşketse” veya “aşk etse” şeklinde olması gerekir, diye düşünüyorum…Kelimenin doğrusu, Türk Dil Kurumunun , 2000 Yılı basımı İmlâ Kılavuzunda “aşk etmek”; Epsilon Yayınevinin , Ana Yazım Kılavuzunda da “aşketmek” şeklinde yazıyor… Selâm, muhabbet ve duâ…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz