Efsane Spiker Mesut Mertcan

0

Döneminde konuk olduğu bir programda sunucuların “Şu anki ana haber bülteni sunucularından Ali Kırca, Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar’dan hangsini daha çok beğeniyorsunuz?” sorusuna, katılmamanın mümkün olmadığı şu yanıtı vermişti:
“Hepsi çok iyi gazeteci…”

70’lerde, bir gün izin alamayıp beraber şehir dışına gidemediği arkadaşlarının kaza haberini okumak zorunda kalmıştı.

Darbe bildirisini okuyan ilk sivildi. O efsane anons; bilen duyan herkesin hatırındadır. Kendisi “Okuduğum en acı haberdi 12 Eylül” derdi. Üzerine atılı kalan alkollüydü hilafını düzeltelim. O geceyi şöyle anlatırdı:

“O gün; gece haberini okuyup geceyarısına doğru eve geçtim. Yarım saat sonra daireden aradılar. Darbe bildirgesini okumam için çağrılmıştım. TRT merkezine gittiğimde yorgun olmam hasebiyle, ekip arkadaslarım başımı soğuk suya tutmak, kahve ikram etmek suretiyle beni dinç tutmaya çalışmışlardı. Haricen asker dediğiniz kişi cahil değil ki; alkollü birine darbeyi okutsun.”

“Akabinde canlı mı yoksa banttan mı okumak istediğim soruldu. Ben de  canlı okumak istediğimi söyledim. Öyle okumuşum ki darbeyi tok bir sesle: askerlerden biri; Mesut bey, darbe sizi ayılttı demişti.”

İki darbeyi de yaşadığından bir analiz yapmasını istediğimde; 12 Eylül’de askerlerin iyi davrandığını, 2016’da ise böyle bir durumun olmadığını ve halka ateş eden tankların bulunmadığını belirtmişti. (15 Temmuz’daki makalemde geniş tafsilat mevcuttur).

Discovery Channel’daki belgesellerin büyük çoğunluğunu seslendirmişti. Sesinden 2. Dünya Savaşı tarihini dinlemek ayrı bir zevktir. İmkanı ve vakti olanlar dinleyip yâd etsinler.

En yakın talebesiyle beraber yürürken aldık vefat haberini. Hocamızdı Mesut Mertcan. Kanal 6’da beraber çalıştık, 98-99 yıllarında. Şengül Kılıç, Adnan Advan, Şebnem Kısaparmak ve evladı gibi sevdiği Sırrı Er ile çalışıyorduk.

Sonra benim haber müdürlüğü yaptığım dönemde, yani 2000-2001 yıllarında, Kanal 9’da tekrar beraber çalışma imkanımız oldu. Son çalıştığı kanal belirli bir süre sonra yayın hayatına son verdi.

Selda Bağcan, Rahmi Saltuk, Ahmet Kaya gibi isimlerin yer aldığı Özgün Müzik Şöleni-1 kasedinin sunumunu yapmıştı rica üzerine. İaşe derdiyle gün aşırı her yerde çalışmak zorunda kalmıştı. Mesaj Tv ya da Barış Radyo bunlardan bazıları idi.

Yeri gelmişken bunu da yazmam gerekiyor: Son arzusu olarak “TRT’de son bir kez haber sunmak isterim” demiş ve TRT Haber böyle bir imkan sunmuştu. Lakin ekrandaki manzara aklımdan gitmez hiç. Haberi sunan Erhan Çelik; en azından koltuğunun seviyesini indirseydi, belki biraz Mesut Mertcan’ın kalitesine yükselebilir, o çirkin görüntüye imkan tanınmazdı.

Ahde vefadan çok dem vururdu. Gün be gün içine kapandı, kendi kendini bitirmeye and içmişçesine, depresyona girdi. “Dünyanın en ağırı insan eti taşımaktır” derdi. Kendini Adana huzur evine kapattı.

İçimize doğmuş gibi son 15 gündür defalarca aradık Sırrı ile. Hiçbir aramamıza cevap vermedi. Adeta kendini cezalandırıyordu. Dolayısıyla da bizi.

Az önce oğlu Taygun ile görüştük ve cenazeye katılmak üzere yola çıktık, o arada yazıyorum bu makaleyi. Vasiyeti annesinin yanına defnedilmekti.

Özdemir Asaf “Bana surat asma ey hayat, misafirim sonuçta, kalkar giderim” diye yazmıştı. Mesut Mertcan da öyle yaptı. Kendisi hayata suratını astı ve kalkıp gitti.

Edip Cansever bir şiirinde der ki: “Yaşlı bir çocuğum ben, çocukların en yaşlısı”; belki Mesut Abi’yi tarif ediyordu. Yaşlandıkça çocuklaşmış ve çocukça hareketleriyle kendini yaşlandırmıştı.

TRT dahil, özel radyo ve televizyonlarda haber okuyan, program sunanların Mesut Mertcan’dan öğreneceği çok şey olmasına rağmen kimse sahip çıkmadı.

1974 yılında göreve başladığı ve 14 yıl hizmet ettiği TRT dahil. Bu günlerde devletin zirvesindeki isimler, Türkçe’nin doğru yazılması, “imlâ”  ve konuşulması,  “telâffuz” edilmesi konusunda peşpeşe beyanlarda bulunuyorlar.

Mesut Mertcan’ın sadece Türkçeye verdiği hizmetin hakkını ödememiz mümkün değil.
Bırakın kulaklarımızın pasını güzel sesiyle almasını, silmesini, bayram ettirmesini.

Yahya Kemâl merhumun dediği gibi; “Türkçe ağzımda anamın ak sütü gibidir.” Bu gerçeği bilen, uygulayan ve sahip çıkan yegâne isimdir Mesut Mertcan.

Ruhun şâd olsun; Türkçe sevdalısı, yüce gönüllü insan… Koca çınar mekanın cennet, nurun da çok olsun. Rahmetle, muhabbetle, dua ile…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz