Futbolda V. A. R. da, Siyasette Niye Yok ?

2

Andy Warhol 1960’larda “herkes bir gün 15 dakikalığına ünlü olacak” diyordu. “Pop art” akımının kurucusu, iletişim çeşitliliği ve görsel medyanın insanlığa etkisini bu şekilde tanımlıyordu.

21. yüzyıldan bir çeyrek devirmeye sadece 7 yıl kaldı. Andy Warhol bu günlere yetişse sanırım sözünü şu şekilde revize ederdi. “Herkes her gün 5 dakikalığına ünlü olacak.”

[Örnek mi istiyorsunuz; şu linke tıklayın derim.]

Baş döndüren bir hızda akan iletişim nehrine girmemek artık sadece beceri ile ilişkili. Kameralar gezmiyor. Kameralar her yeri tarıyor. Teknoloji insan zekasının sınırlarını hayal edilemez noktalara taşıyor.

Bundan sadece 150 yıl önce fotoğraf ilk icat olduğu yıllarda en iyi modeller ölülerdi. Bu ilk makinelerin ihtiyaç duyduğu ışık için gereken uzun bekleme süresine en çok onlar katlanabiliyordu. Geride kalanlar ölülerine veda için son bir fırsat olarak görüyordu bu törensel fotoğraf seansını.

Oysa bugün kamera öyle bir hale geldi ki yıllar boyunca dokunulmaz olan bir alan -yani futbol sahası- kamera ile tuhaf bir ilişki kurdu.

Maradona 1986 Dünya Kupası’nda İngiltere’ye elle attığı gol için “Tanrı’nın Eli” demişti. Bugün olsa attığı o gol “V.A.R” hakemleri için kolay bir lokma olacak, Tanrı’nın Eli değil fani Maradona’nın yaramaz eli olarak tarihe geçecekti.

V.A.R. -yani video assisted referee (video yardımcı hakem)- futbol endüstrisinin ölçülü bicili ticaretinde artık hakem hatalarına, en azından bunların bariz olanlarına, yer olmadığını ilan ediyor. Hakemin kısa bir anda karar vererek değerlendirdiği kritik pozisyonlar kamera vizörüne emanet artık. Hakem hataları, haksızlıklar, elbette tamamen bitmeyecek ama bariz hataya haksızlığa yer yok. Elle gol atamaz, bariz ofsaytta kalamaz, hakem görmez deyip, sahanın kuytu köşesinde rakibi dirsekle, tükürükle kafanıza göre cezaya tabi tutamazsınız. Üstelik ister büyük takım olun, ister küçük isterse tribündeki bütün seyirci sizin arkanızda olsun kameralar karşısında eşit konumdasınız. Tribünü arkanıza alıp hakemi etkileme şansınız olsa da kameraya bunu yapamazsınız.

Şimdilik hiç değilse kritik ve sonucu belirleyici hayati konularda…

“Futbol fena halde hayata benzer” diyordu Erkan Can, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar filminde. Oysa artık hayat futbola benzemeye çalışmak zorunda. Siyasette gücü kontrolsüzce kullanıp tribün gücüne güvenerek kendini hep haklı görenler için V.A.R. neden yok acaba?

Yapılan hataları değerlendirmek ve haklı ile haksızı ayırt etmek futbol sahasında kameralar ile mümkün iken siyasette neden bu kadar zor?

BBC’nin bir haberinde Türkiye’deki krizi İstanbul siluetinden anlamak mümkün deniyordu. İstanbul’da beğenilmeyen Nurettin Sözen döneminde Park Otel inşaatı nedeniyle başlarına gelmedik kalmayan Selim Edes ve Engin Civan şu anki İstanbul siluetine bakıp bizim günahımız neydi demiyor mudur sizce?

Sn. Binali Yıldırım krizin suçunu dış güçlerin kıskançlığına bağlarken, dünya rekoru kıran kur faiz bileşenine dair çözüm önerisini ortaya koyup sihirli değnekle durumu düzeltemiyordu. Sn. Yıldırım’a da bir V.A.R. gerekmiyor mu?

Hakemlerin ritüeline yeni eklenen bu ekran gösterme hareketi ile 16 yıldır ülkeyi dış güçler karışmadan güzel güzel nasıl yönettikleri hususunda bir belgesel mi izletmek lazım?

Bu dış güçlerin birden nereden peyda oldukları da belki o belgeselde vardır. Yalnız kamera farklı bir sonuç gösterir ise tribünden destek alıp ortalığı yaygaraya vermek yok.

Ne dedik kamera vizörü herkese eşit mesafededir.

2 YORUMLAR

  1. Sevgili Veysi… yazılarını hergün keyifle izliyorum..kutlarım.. futbolda var olması dogal .. hoşumuza gidenleri Avrupa’dan ithal edebiliyoruz.. Siyasette ithal şansımız yok ki? yerli malı yurdun malı…

  2. Değerli kardeşim,yazılarınızı takip ediyor zaman zaman da paylaşıyorum.Her gün ülkenin bir yarasına dünyadaki benzer olaylar ile ornekleyip yazmanız çözüm önerilerinde bulunmanız da takdir edilesi bir yöntem.Dron ile ilk karşılaşan amcamızın paniği ile ülkenin başka bir bölgesindeki amcanın durumunu bir an karşılaştırdım,icim acıdı.Ulkenin iki ayrı bolgesindekı amcanın tavrını kamera ile karşılaştırıp neden diye soruyu bu toplum kendine sormadıkça dış mihraklar soylemi devam edecek görünüyor.Bir hafta içinde memlekette olanlara bakalım hepsi mi dış mihrak?Ctesi anneleri,Halk bankası,Şarbon!..Pazartesi ne ile karşılaşacak piyasalar endişesi ile bekleşiyoruz.Dünya 2.ci endüstri dönemine geçmiş, Suudi Arabistan gibi bir ülke dört bir tarafı petrol ile çevriliyken Güneş enerjisi ile ilgili çalışmalar yapıyor.Dış mihraklar mı tarımı yok etti.Bor ve Günes ile ilgili kaynak varken ülkede sormazlar mı iç mihraklar gelecek icin ne gibi calışmalar yapıyor?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz