İtiraz Ve İtaat!

0
Latest posts by Şükrü Gülmüş (see all)

Günlerden bir gün deyip başlayalım bir Abdullahî ve Vallahi Hikaye’ye.

Bu günlerden bir günün; 1980 sonrası olduğunu, yerin Suriye/Şam olduğunu da belirtelim. 12 Eylül gelmiş ve Kürdlerden ÖCALAN Abdullah’ın PKK gemisi fena darbeler almış, sıkıyönetim döneminde en beter darbeler alırken Öcalan paravan partisinin bazı elemanları da yurt-dışına, daha çok Suriye’ye geçiş yapmış.

Ama tesbihin başındaki İMAM Abdullah onları yine bir araya getirmiş.

Ve Öcalan, Mahsum Korkmaz (daha o zaman komutan Egid olmamış) Resul Altunok ile beraber bir yerdeler.

Öcalan –sanırım kendisine ya vahiy geldi ya da kulağına üflenen bir taktik denemesi yaptırmak için)

Mahsum ve Resul’e;

-Yani şimdi ikinizi kalkın koşun bakalım? Kim kimi geçecek! der.

Resul Abdullah’a pis pis bakar. (Yani ‘’Sen kim oluyorsun bana kalk Mahsum’la koş’’ der gibi). Çünkü Resul kilo olarak 120-130’larda. Masum daha civan bir tay gibi. Bunu söylemek bile abes. Ama,

‘’Rasul kalk ben ve sen yarışalım, dese’’ yine mantıklı bir şey.

Mahsum saf. Hemen atılır öne:

‘’Abdullah abi ben hazırım!’’

Resul bunun üzerine mecbur kalır ve o da kabul eder. Tabi netice belli. Koşarlar ve Mahsum fersah fersah arayı açar.

Öcalan kahkaha atar.

‘’Bu Kung fu denen adamdan ne koşucu ne gerilla ne de adam olur!’’ der. 
Peki burada duralım.

Resul neden itiraz etmedi veya edemedi?

Daha doğru ‘Resul ne zaman Öcalan’a karşı yenildi?’ diyelim.

Bence bu kavga Ankara-1972’lerde başlamıştı.

Mehmet Resul Altunok, Ankara Grubu içinde Bayındırlık Bakanlığında tek çalışan insan. Öyle olduğu için de Abdullah ve Kesire Yıldırım’ın evliliğine ilk itiraz edendir. Abdullah ile Kesire’nin evliğinin çöpçatanlığını yapan (KS) ki o da Dersimli ve Resul gibi çalışandır. Resul (KS)’ye 

‘’Sen bu işe girme ve yardımcı olma. Bu yanlıştır. Kesire İsmet arkadaşımızla ilişkili. Bu ayıp bir şey. Sonra sen sorumlu olursun’’der. KS de bunu Öcalan’a söyler. Ve böylece Öcalan ile Altunok arasına kan davası gibi ‘’Resul Öcalan ile Kesire’nin evliliğine karşılardan olmuş olur.

Öcalan bunu kafasına not eder.

Çünkü Öcalan kesinkes Kesire’ye göz koymuştur.

Hatta öyle bir rest çeker ki:

‘’Ya bu iş olur, ya da siz yolunuza ben yoluma’’ der.

O kadar ciddi ve iddialıdır Öcalan.

Nitekim tüm karşı koymalara karşı Öcalan Kesire’yi (Şöyle ama böyle) alır.

Önemli olan almak ve üstün olmaktır ya.

Mesele bitmiştir.

Kesire’yi alan yerini sağlamlaştırmıştır.

Bu birinci Resul’deki kırılma.

İkincisi de 1978’lerdeki Fis Toplantısında Öcalan ‘’Serserilik yapma. Doğru otur!’’ deyip azarlamasıdır. Ona da karşı çıkmalara es geçerek Resul’e ikinci darbeyi vurmuştur.

İşte bu iki nedenden dolayı Resul, Öcalan’a karşı yaralıdır. Yaralı olan ve itiraz edemeyenler üçüncü ‘’Kalk!. Mahsum’la koş!’’demeye itiraz edememiştir.

Son itirazı da kar etmeyip dimdik ölmüş ama kaybetmiştir Öcalan’la savaşını.

Mahsum’a gelince; o hala gerçekleri görmeyecek kadar saf ve Mazlum’un Öcalan efsunlu anlatımının etkisi altında. Mazlum gibi biri Öcalan’a ABİ diyor ve övüyorsa; Mahsum’un itiraz etmesi caiz mi?

X

İMAM ve REHBER BENZERLİĞİ

Fethullah Gülen ve Abdullah Öcalan benzerlikleri ve farkları.

Fethullah tam bir bukalemundu.

Çok iyi rol yapar ve bol göz yaşlı ile, dini muazzam bir perde yaparak; önce Saidi Nursi’yi öteledi. Sonra da IŞIK EVLERİ ile yılan gibi yuvalar yaptı.

Gülen’de İMAM ile ÖCALAN’daki REHBER aynı kapıya çıkar.

Biri Din ile, diğeri Sosyalizm ile beyinler girdi.

İkisi de 1 NUMARA’dır.

Birin önü ve arkası var.

BİR’in önüne geçen SIFIR’dır. Her şey ona mübah. Arkasına geçen DEĞER’dir. Tabi o değeri BİR verir. Atamadır.

Öcalan da BİR NUMARA’dır.

O alt basamakları belirler.

Hatta Öcalan’da PKK gibi bir Firavun örgütlenmesi olduğundan PK/MK’lık bir hizmetkarlıktır. BİR yani Parti Önderliği her şey; MK/ vb. hiçbir şeydir.

Bu şu önermeye benzer.

İki Maddeli temel yasa:

Madde:l- Komutan, lider, imam her zaman haklıdır.

Madde: ll- Komutan, lider ve imam haksız olduğunda l. Maddeye bakılır.

Neydi l. Madde?

Komutan, lider, imam her zaman haklıdır.

Ve bu Firavuni örgütlenme (ki buna LENİNİST PARTİ MODELİ) diyorum. Kalıp aynı. Burada değişen isimlerdir. Yoksa işlev aynıdır.

Evet…

Şimdi de gelelim özgül durumuma, yani Kürdlerden Öcalan Abdullah’ın baş yaveri KARAYILAN TUZAĞINA…

Bende 12.12.1990 ve arkasında üçlenen bu tarih; uğursuzluk tarihlerimdir.

Birinci 12.12.1990’da 11 yıldan sonra tahliye oldum.

Ben CİÖ ayrıldım. Onlar ‘’Biz attık’’ dediler. Ve nihayet ben ‘’Tecritli’’ damgasını yedim.

İzmir’deyim.

İçerdeki marazlarımdan Mehmet Şener Öcalan ile çatışmış.

Dışardan takip ediyor.

Avrupa’dan CEMAL (Murat Karayılan) devreye girdi.

Bir dizi iltifat ve Serxwebûnda öykümü yayınladıklarını… Falan feşmekan. Sonra 

‘’Bir telefon ver. Başkan seninle konuşmak istiyor’’ diye oyuna başlamış.

Bir ara da ‘’Bu önümüzdeki seçimlerde Sen ve Hikmet Fidan Konak ve Karşıyaka’dan milletvekili adayı olabilirsiniz’’ dedi.

O zaman tartışmaya başladık.

Benim aklıma hemen Öcalan’ın Mahsum Kormaz ve Resul Altunok’u yarıştırması geldi.

Bu sefer sırada Şükrü ve Hikmet var.

Koşmayacağız ama Ankara’ya bizi uçurmak istiyorlar.

Düşündüm.

‘’Bu ne keskin turşu bu ne perhiz?’’

‘’1980 Darbesinden önce beni ülkeye Koordinatör ve müdahale grubu olarak gönderen. 11 yıl geçtikten sonra sormayan, ne olduğumu dinlemeyen adam beni paraşütle milletvekili yapıyor. Pek ala. İyi hoş. Ben niye içerde direndim. Niye Savunma yaptım? Niye 6 idam aldım?’

Bunları da geçelim.

Varsay ki kazandım ve TBMM’ye gittim. Yemin etmeyecek miyim?

Ettiğim an, tüm geçmişim silinip atılmayacak mı?’’

Ve Cemal-Karayılan’la sert tartıştım.

‘’Ben Milletvekili olmam. İstemem. Buna en uygun kişi Hikmet arkadaştır. O Konak’tan olsun. Ben ona basın danışmanı olarak yardımcı olurum deyip müracaatımı Karşıyaka’dan geri çektirdim’.

Zaten CHP dışı ittifakta ben ve Hikmet Fidan bağımsız olarak katılacakmışız.

Gülê damdan gel.

Zübey ve ekibi kontenjandan ‘’PKK militanları olmaz.’’

Oysa doğru ben MİLİTAN’dım.

Ama Hikmet FİDAN biçilmiş kaftandı.

Çünkü Hikmet Fidan’ın ta 1972’lerden beri en büyük hülyası parlamenter olmaktı.

O da olamadı.

Çünkü MİLİTAN ile beraberdir.

Ayvalar ve armutlar bir araya gelmez.

Gelirse bu iş olmaz.

Ben hala bir militanım.

Hikmet Kürdlerden ÖCALAN Abdullah’ın kardeşi OSMAN ile hareket ettiği için tahtalı köyde BAŞBAKAN oldu.

Ben İTİRAZ ediyorum.

İtaati sevmiyorum.

Ben şimdi FİKİRLERİMİN MİLİTANIYIM!

İrademi bir tek Mehmet Hayri’ye vermişti. 

Yine veririm. 

Çünkü o benden önce yürüyordu.

LİDERİM BENDEN ÖNDE DEĞİLSE, ONU TAKİP ETMEM.

Ben ondan ilerdeysem;

SIRAYA GEÇ VE ARKAMDAN GEL! Derim.

Gelmese cehenneme kadar yolun var, derim.

Bizde MİLİTANLIIN RACONU BÖYLEDİR!

Liderin önündeyse takip et.

Gerindeyse onu terk et!

06.06. 2022

Almanya-Essen

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz