Kimliksiz“lik”

0
Latest posts by Mustafa Kalabalık (see all)

 Sanat bazen öyle şeyler anlatır ki insanlığa, öyle örnekleme imkanları sunar ki, yaşananlara öyle değişik anlamlar yükletir ki, bu kadar da olmaz artık dedirtir..

Dinlediğimiz müziğin sözlerini, izlediğiniz filmin anlatmak istediklerini ve yönlendirdiklerini, günlük hayatımızla örtüştürebilmek, hissedebilmek, bazen acılarımızı, sıkıntılarımızı, şüphelerimizi hafifletir, bazen de arttırır.

Çaresizlik, çözümsüzlük, fikirsizlik, özgürlük, hislerimizi pekiştirir, yaşatılanlar karşısında belli bir süreç de olsa gerçek bir ümitsizlik de yaratır.

Ama bu gerçekliğin peşine, çarelerin, çözüm yollarının, düşünce ve fikirlerin sonsuz ve sınırsız olduğunu da hatırlatır..

Kimileri bu sonsuzluğu, sınırsızlığı sadece kendi özgürlükleriyle yaşamak ister. Kimileri de sonsuzluğu ve sınırsızlığı asla kabul etmez..

Sanki hayatta sadece “siyah” ve “beyaz” varmışcasına, tüm renklerin güzelliklerini benimseyenlerin, rengarenk bir hayatın tadına varmak isteyenlerin olabileceği de nedense görmezden gelinir.

* *

Geçen gün izlediğim “Kimliksiz” isimli bir filmden örnek vererek, bugüne dair yaşanan siyasal ve toplumsal travmaya ait bazı örneklemeler aklıma geldi ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Filmde; bir konferans için geldiği Berlin’de bir trafik kazası geçiren Dr. Martin Harris (Liam Neeson), kendine geldiğinde şehre beraber geldiği karısının kendisini tanımadığına şahit olur.

Daha da kötüsü, kendisinin yerine başkasının geçmiş olduğunu öğrenir.

Kimsenin kendisine inanmadığına tanık olan Harris, kendisini tehlikeli bir komplonun içinde bulur.

Takip edilen Harris, kimseyi tanımadığı bu yabancı ülkede kaçaktır artık. Bu durumdan kurtulmak için en son hatırladıklarını kullanarak kaza yaptığı kişiye ulaşır.

Ancak derine ulaştıkça asıl kimliğine dair önemli detaylara ulaşan Harris, ne kadar ileri gidebileceğini öğrenmek ister…

* *

Toplumda istisna(!) insanlar varsa da, herkesin birer nüfus cüzdanı, kimliği vardır muhakkak.

Resmi olarak her alanda ihtiyaç duyulan, sorulan, ibraz edilmesi gereken, birey olduğumuzun kanıtı, yasallığımızın teminatı, avuç içi kadar bir kağıt parçası olarak her zaman yanımızda bulundurmamız gereken kimliğimiz…

Filmi izleyince o kimliğin bir anda ne kadar anlamsız, sahte, çaresiz, yok hükmünde olabilineceğini görüyorsunuz.

Siz var olduğunuzu kanıtlamaya çalışsanız da, meşru güçler eğer sizi yok saymak istiyorlarsa, adeta yok oluyorsunuz…

Hele filmdeki gibi eşiniz, çevreniz, (dava) arkadaşlarınız, dostlarınız(!) da sizi gözden çıkarmışlarsa, bir anda yok olabiliyor, ‘özgül ağırlığınızı’ kaybedebiliyorsunuz…

Sorun sadece basit bir karttan ibaret olan kimlik değil malumunuz. Sosyal hayatın içinde yer tutmak, mevki ve makam sahibi olmak da, herhangi bir siyasi parti, vakıf, dernek, kulüp üyesi olmak, yetkilendirilmek, sıfat elde etmek de bir kimliktir.

Ve bu yetkilere, sıfatlara dayanarak fikir beyan etmek, düşünceleri açıklamak, yaymak ve çalışmak, topluma mesaj vermek de bu kimliklerle sağlanır.

Elbette ki ağzı olan konuşur. Herkesin sözü kulak ile dinlenir. Ancak bazı kimlikli kişilerin sözleri dikkatle dinlenir, incelenir ve önemsenir…

* *

Örneğin “Yeni bir devlet kuruyoruz. Beğenin beğenmeyin, lideri de Tayyip Erdoğan” diyen AK Parti Eski MKYK Üyesi (kimlikli) Ayhan Oğan.

Bu sözleri ve düşünceleri karşısında, kendisini MKYK Üyeliği ile kimlikleştiren partisinin yetkililerinin sözlerine bakalım;

AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal: “Son günlerde medyada, MKYK üyemiz olduğu iddia edilen, esasen geçmişte bir dönem MKYK üyeliğimizi yapmış olan Ayhan Oğan isimli kişinin yaptığı açıklamalar üzerinden, partimiz aleyhine yeni bir kampanya başlatılmıştır… Söz konusu kişinin görüşlerinin sadece kendisini bağladığı gayet açıktır”.

Başbakan Binali Yıldırım: “Şaka mı yapıyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 29 Ekim 1923’te kuruldu… Türkiye Cumhuriyeti de geçtiğimiz 94 yıl içerisinde gelişti, büyüdü ve bugün Allah’a şükür bölgesinde ve dünyada hatırı sayılan bir ülke haline geldi. Onun için kimin ne söylediğinin önemi yok, bazı televizyon programcılarının, yorumcularının söylediği laflar, bizim partimizi bağlamaz.”

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Bizim Türkiye Cumhuriyeti’nden başka devletimiz yoktur. Kim ne derse desin hikaye”.

* *

Görüldüğü ve anlaşıldığı üzere, konjonktürle kimlik alan, o kimliğini de konjonktür süresi kadar taşır demek ki..!

MKYK Üyesiydi, oldu sana “iddia edilen şahıs”, “televizyon programcısı ve yorumcusu”.

Gerçi sadece Oğan üzerinden bu örneklemeyi yapmak da pek adaletli değil tabii ki.

17/25 Aralık sonrasında başlayan kimliksizlik(!), kimlik bunalımı, 15 Temmuz sonrasında bambaşka bir hal aldı bilindiği üzere.

Ülkemizdeki kimlik savaşı halen de sürüyor…

Geçmişin “hizmet hareketi” ve “cemaat” üyelerine(!), şimdi FETÖ kimliği verildi(!).

Halbuki kimileri, bu sıfatın ve kimliğin yıllardır kullanıldığını söylüyor ve yetkili makamları uyarıyorlardı..!

Bu kimlik değişimleri sırasında bazıları da, kendi isteği ve iradesi ile sıyrıldığını düşünerek, hatta bazılarına da kimlik yamama gayretleri olduğu gibi, kendilerine de yeni kimlik arayışlarını halen sürdürmeye çalışıyorlar.

Hep deniyor ya hani, “eskinin mağdurları oldu sana mağrur”…

Her dönemde olduğu gibi içinden geçtiğimiz dönemin de, omurgasız, niteliksiz ve kişiliksiz bireyleri elbette ki olacak.

Olacak ama bu kimlik değişimleri de, değiştirmeleri de, bu kimlikleri yaratan, ortaya çıkaran, büyüten, faydalanan kimlikleri de kemikleştirmemek lazım.

Eee, kas katı, eğilip bükülmeyen, esnekliği olmayan bir kimlik kırılırsa da, sahibi elbette geçici de olsa kimliksiz kalır.

Bazıları için kimliksiz kalmak sorun değil de, acaba her daim kimliksiz”lik” tarafını seçmek mi meziyet ki acaba?

 

Önceki İçerikUEFA Süper Kupası Real Madrid’in..
Sonraki İçerikVan’da deprem.. 4,4
16 Ağustos 1970 Kocaeli-Gölcük-Değirmendere’de doğdu. Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü ve Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nün, “Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi” dalında Yüksek Lisans’ını tamamladı. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, “Siyaset ve Sosyal Bilimler” Doktora (Ö) Öğrencisi olarak dersler aldı. 2010 yılında “Öteki Siyaset”, 2013 yılında da “9. Köy’den Sonra” isimli kitapları Vadi Yayınlarından yayınlandı. 2011 yılında, Kocaeli’ndeki yerel gazete ve dergilerde yazarlığı başladı. Aynı zamanda “Kocaeli TV” televizyon kanalında, “Öteki Siyaset” isimli TV program hazırlayıp sundu. 2016 yılından itibaren de Ocak Medya’da yazarlık yapmaktadır. Özel sektörde, aynı zamanda halen yöneticilik yapmakta olan Kalabalık, Demokraside Birlik Vakfı, İnsani Değerler Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği ve Gazeteciler Cemiyeti üyesidir.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz