Nedir Bu “Kızıl Elma” Dedikleri?

0

Sevgili Sadık Usta’nın, sağolsun imzalayıp getirdiği “Türk Ütopyaları” adlı kitabını okuyorum. Dolu dolu bir kitap. Okurlara ısrarla tavsiyemdir.

Kitapta; “Osmanlı’nın Son Dönem Ütopyaları” diye bir bölüm var. Bu ütopyaların en başında; sadece kadın hareketi içinde değil, aynı zaman da Türk siyasi hareketinde de önemli bir şahsiyet olan Halide Edip’in kaleme aldığı “Turan Ülkesi” gelir. Akademik dünyamıza etkisi de büyüktür Halide Edip’in.

Jöntürklerin içinde bulundukları çatışma ve bölünme eğilimlerini birleştirici bir perspektifle aşmayı dener. Ülkenin federatif bir yapıyla düzlüğe çıkacağını savunur Halide Edip; “Her türden etnik yapının varlığı kabul edilmekle kalmaz, aynı zamanda geleceklerine de hükmedebilirler. Söz konusu düzende Osmanlı’yı oluşturan bütün etnik ve dini yapılar barış ve kardeşlik içinde yaşarlar” der.

Kemalist hareket içinde yer alan Ruşeni “Din Yok Milliyet Var” başlıklı ütopyasına göre; “21.yüzyıl Osmanlı ülkesi, bütün Türki ve Müslüman milletlere önderlik eder ve onların bir dünya varlığı kurmasına önayak olur. Böylece büyük bir imparatorluk oluşturabilirler” tezini savunur.

Yahya Kemal Beyatlı da “Çamlar Altında Muhasebe” adıyla yayınlanan ütopyasında; “Fatih Sultan Mehmet, Osmanlı Devleti’ni dünyanın en önemli ülkesi haline getirmiştir. Rönesans’ın dolayısıyla bilimin, sanatın ve edebiyatın merkezi olan İstanbul (Konstantinopolis), bir çok bilim ve sanat adamına ev sahipliği yapmaktadır. Erasmus, Montaigne, Kopernik ve Galilei Avrupa’ya değil, bize aittir” çıkarımını sahiplenir.

Gelelim günümüzün en canlı tartışma konusu olan ütopyaya. Bu aralar çok konuşuldu hatta magazinleşen bir konu oldu. Kızıl renkte elmalar tezgahlarda dağıtılır oldu.

Evet, Türklerin ezeli ütopyası “Kızıl Elma”. Ziya Gökalp, Kızıl Elma kavramını, bu başlıkta bir eser yazarak ebedileştirmiştir. Gökalp, düşünceleri ile Atatürk’ü etkilemiş ender şahsiyetlerden biridir. Öyle ki; Atatürk bir çok yerde Gökalp’in “zihinsel baba”sı olduğunu belirtir. (Şerafettin Turan, Atatürk)

Ütopyasını şiir biçiminde kaleme alan Gökalp, eserinde bir aşk öyküsünü anlatır. Ama “Bu aşk, hem tensel hem de mekansal bir aşktır. “Kızıl Elma’da özgürlük ve demokrasi hüküm sürer. Halk burada mutluluk ve refah içinde yaşar” der.

Bir başka ütopya ise Müfide Tek’in yazdığı “Aydemir” isimli hikayedir. Hikaye, Türk yurdu Turan’da, Orta Asya’da geçiyor. Aydemir, esir muamelesi gören Türk halkları arasında ölümüne bir siyasi çalışma yürütür. İşçi ve gençler olmak üzere Türk yoksulları arasında örgütlenen Aydemir, ölümüyle halkların uyanmasına vesile olur. “Duyun beni, ey yoksullar! Sizleri kölelikten kurtarmaya geldim. Yaralı kalpleri sarmaya ve ezilenleri güçlülerin zulmünden kurtarmaya geldim” diyerek her döneme atıfta bulunur..!

Son ütopya, Köy Enstitüleri’nin “fikir babası” olan Ethem Nejat’ın yazdığı “Bizim Köy” ütopyasıdır. “Ortakçı bir hayatın hüküm sürdüğü örnek bir köy ütopyası”nı savunur Nejat.

Bu arada bir dipnot: Osmanlı döneminde Ege Bölgesi eğitim müfettişi olan Ethem Nejat eğitimini Almanya’da tamamlamış ve Mustafa Suphi ile birlikte Karadeniz’de boğdurulmuştu.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz