Rahmeti Tekeline Almak/ Tekelci Din Adamlığı

1

Çekoslavakyalılaştıramadığımız Müftü

Alanya müftüsü ölen Çek futbolcu için rahmet ambargosu koyunca zihnimden bir çok düşünce geçti. Müftü bey belli ki Hristiyanların da tıpkı Müslümanlar gibi ölülerine rahmet (mercy) yolladıklarının farkında değil.

Yurtdışında müşavir olmak için bile yabancı dilin gerekmediği ülkede yabancı dil bilen din adamı arayacak değilim. Yine de asgari de olsa bir din ve dil kültürü sahibi olacağını umardım müftünün.

Rahmeti sadece Müslümanlık tekelinde zanneden ve zannımca bugüne değin hiç İngilizce Kuran-ı Kerim görmemiş müftü beyin aslında temel sorunu dil bilmemek olsa yine üzülmezdim. Din adamı dil bilmeyebilir ama…

Müftülüğün baştan sona sakil ve nefret suçu sınırlarında gezen ve sureti katiyede nezaketten nasip almamış açıklamasından bir satır dahi alıntı yapmak istemem.
İnancı böbürlenme ile tarif eden bu duyuru tel gibi dökülmesi ile zaten alıntılandığı yerin de kimyasını bozacak kadar sorunlu.
Fikir içermeyen sahte ve obsesif dini argüman tabii ki ülke insanının anlamadan ibadet etmesine sırtını dayıyor.

Rastlantı ya da tevafuk odur ki, rahmetli Josef Sular bir Çekyalı ya da eski deyimle Bohemyalı. Biz yazar Vaclav Havel’in kadife devrimi öncesinde Çekoslavakya diye bildik. Bu ülkenin yetiştirdiği bir diğer büyük insan Jan Hus’u size daha önce tanıtmıştım.

Prag meydanına gelen herkesi karşılayan heykelde resmedilen Hus kilise babalarına meşhur reformcu Martin Luther’den tam bir asır önce kafa tutmuş bir devrimci. Bu çabası kendi döneminde başarılı olmasa ve kaderini mevcut düzen yanlıları elinde ateşte yakılmakta bulsa da tarihin şaşmaz çarkı onu unutulmaz devrimciler arasına yerleştirdi.

O dönemde halkı aldatmak için dini kullanan kilise rahip sınıfını sarsmak 100 sene sonra bir başka reformcu Luther’e nasip oldu. Bu dalgaya ilk hızını veren Çekyalı Jan Hus hiç unutulmayacak.

Luther’in en büyük devrimi İncil’i Almancaya çevirip içinde yazılan özü geniş kitlelere anlatmaktı. Eminim ki Jan Hus’un şehri Tabor’a 2 saat mesafede doğmuş olan Josef Sular’a öğrenim hayatı boyunca bu geçmiş en ince detayına kadar öğretilmişti.

Ne din adamının ne de sıradan birinin bu tarihsel önemi haiz olaylar hakkında bırakın fikir sahibi olmayı, varlığından habersiz olduğu bu ülkede cehaletin cüretine bir kez daha şahit olduk.

Cehaletin cüreti bu denli pervasız iken bize düşen bunu ifşa etmek.
Allah’ın Rahmeti ya da God’s Mercy desek ne farkı var diyemeyecek kadar akıl yürütme kapasitesini haiz olmayan bir iddia sahibine müftülük koltuğu emanet etmek acaba doğru mudur?

Bu sadece dine değil rasyonel akla da tahkir içeren tavır, üslup ve ifadeyi her vesile ile ifşa etmek hepimiz için vazife olmalı. Aksi durumda Barış dininin yani İslam’ın inançlı kullarından olmaktansa kendini tuhaf ve bilinmez bir kaosa emanet etmiş sözde ibadet eden görüntüsü veren bir güruha dönüşme riski ile giderek daha da fazla yüzyüze kalacağız.

Not : Ülke insanının anlamadan ibadet etmesi ve bunun din algısını şekillendirmesine dair şu satırları yazmıştım…

İbadetin kötülük versiyonuna dair yazdıklarım da eski değil…

1 Yorum

  1. Sy.yazar yazdıkların ayrı ayrı değer ve bilgi içerikli olması ben okuyucun olarak mutlu oluyorum bazende dura kalıyorum acaba niye böyle yazmış diye anlamaya çalışıyorum her neyse doğruyu yazmışdır diyorum.önemli iki insandan bahsediyorsun biri Martin Luther diğeri ise sizin bize yazılarınızda isminde bahsettigin ve biz okuyucuların öğrendiği zat Jan Hus. Değerleri bilgileri sizin gibi yazarlarımızın bizlere hatırlatması önemli sağ olasın var olasın ikinci konu ise yazınızda değindiğiniz konu onun içeriligini yazmışsınız yazınızın üstüne laf söylemek yazı yazmak bana yakışmaz. Sen yazacaksın biz okuyucuların okuyacağız. Ama bir misalle yazıma son veriyorum.Zamanin birinde bir köyde çoban tutup koyunları otlatmasi için anlaşmışlar koyunları sabah götürüp akşam sağ seilim getiriyormuş köylü çobandan çok memnun ikinci sene olmuş çoban zam istemiş vermemişler çoban gitmiş başka birini bulmuşlar koyunların bazıları otlakda kalıyor muhtar çobanı sesliyor köylulerin bazılarının koyunları gelmemiş niye sahip çıkmıyorsun. Vallahi ben hepsini getirdim demiş. Çobanı çıkarmışlar diğer çobanı bulmuşlar anlaşmışlar çıkardığımız çoban koyunlarımızın bazılarını cayırda bırakıyor senin keremetin nedir.ben iyi kaval çalarım bu koyunlar cogaldikca arkamdan gelirler.selamlar.kusura bakmayın yazım uzunboylu .hadi selâmetle

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz