Soğuk Savaş İngiltere’de Hortladı

0

Eski Rus ajanı Sergei Skripal ile kızını İngiltere’nin emekli kasabalarından Salisbury’de sinir gazıyla zehirleyerek suikast düzenlediğine dair iddiaların ortaya çıkması ardından; dün de Almanya, Kanada, Hollanda, Fransa ve Danimarka’yla birlikte toplamda 14 ülke ki; buna Hırvatistan ve Ukrayna da dahil, Rus diplomatların sınırdışı edileceğini bildirdi.

ABD’de de 60 Rus diplomatı sınır dışı etme ve Seattle’deki temsilciliği kapatma kararı aldı. Moskova’nın karşı hamlesi gecikmedi. En az 60 ABD diplomatının sınır dışı edileceğini açıklayan Rusya’nın Büyükelçisi de “ABD, Rusya ile çok az kalan ilişkisini yok ediyor” dedi.

Bunlar “Soğuk Savaş”ı çağrıştıran hamleler. Lakin hemen şöyle bir soru geliyor akla, bilmeyenler için bu “Soğuk Savaş ne ola ki?”

Gelin bu soğuk savaş söylemini biraz da bizim memleketin kerterizinden irdeleyelim:

Sevilen laftır: “Bilgi batıdan, ışık doğudan gelir” diye. Soğuk Savaş buna “Zulüm kuzeyden gelir”i ekledi. Ve bir dönem Eğitim Bakanlığı da yapan Nabi Avcı, Molla Kasım mahyasıyla hicivli yazılar yazmıştı uzun süre; o da nüktedanlığından olsa gerek, “Narenciye güneyden gelir”i literatüre eklemiştir. Tabii ki Nabi Avcı’nın bu zekice söz oyunu 1980’lerin başında Ali Şeriati okuma saflığındaki Türkiye İslâmcı erken aydınlanması için bir hoşluk ifade ediyordu.

Lakin hafta sonu beğenmediği öğrencileri Komünistlikle suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan için “zulmün her zaman kuzeyden gelmesi” dolaysız bir refleksin yalın bir yansımasıydı aslında.

Komünizmin en büyük temsilcisi olan Sovyetler Birliğinin mirasçısı Rusya ve onun eski KGB ajanı ebedi reisi Putin’i en kalbi duygularıyla selamlayan Sayın Erdoğan’a bu otomatik tepkiyi verdiren tabii ki tüm tedrisatını Soğuk Savaş ikliminde almış olması idi.

İntikam soğuk yenince zevk verir. Soğuk Savaşa adını veren bu soğukluk da aynen deyimdeki gibi herşeyin vakti kerahati olmasına olan inancın bir ifadesi olmuştur. “Hiç bir zaman askerleri silahları çatıştırmayan” ama askerin ve silahın gölgesinde; “spordan satranca edebiyattan sinemaya herşeyin savaş alanı” olduğu bu soğuk savaş sahnesini, Türk insanı, rahmetli Celal Bayar ve de Alparslan Türkeş’in “Bu kış muhakkak Komonizm gelecek” repliği ile anımsar…

Memleketimizde balık hafıza 1 byte düzeyinde olduğu için bu önerme çok da kimseye bir şey ifade etmeyecek derken, dünya siyasetini sarsan bir dizi olay “yav bu soğuk savaş ne idi?” sorusunu yeniden gündeme taşıdı.

Tabii ki ortada ne Politbüro ne Kızıl Kitap ne Komünizm ideali var. Ama bir tarafta tam 76 sene bu mottolarla var olmuş Sovyetler Birliği’nin ardılı Rusya olunca; ister istemez herkeste bir Soğuk Savaş metaforu aldı yürüdü.

Tabii bir dönem Sovyet Bloku’nda yer alan eski Yugoslav Hırvatistan’ın ve de bizatihi bir Sovyet Cumhuriyeti olan Ukrayna’nın da anti Rusya cephede olması kafaları karıştırsa da; tüm Nato üyelerinin Birleşik Krallık’a verdiği koşulsuz kredi, kampları ve cepheleri tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi kristalleştiriyor.

Olayın aslı astarı çok da kanıtlanmamışken, Rusya’nın doğrudan suçlu ilan edilmesi belki de kendi toprağında meydana gelen suikast için yeterli istihbaratı bulunduğunu öngören Birleşik Krallık için normal bir davranış olabilir.

Aslında suçlu olmasa bile Rus hükümetinin bunda payı olduğunu iddia etmek, Birleşik Krallık için belki de stratejik bir seçim de olabilir. Rusya’nın ise artık tırmanan bu krizde reaksiyoner olmaktan başka bir şansı yok. Birileri gibi; “özür dileriz, bunu Paralel Yapı yaptı” diyecek hali yok ya..(!)

Soğuk Savaşın ülkemizin kaderinde önemli bir yeri olduğu su götürmez. 1946-1991 arasındaki 45 yıllık süreyi Komünizm endişesi ve korkutması ile; askeri sulta altında geçiren Türkiye’de, hemen hemen her eylem Komünistlikle irtibatlandırılıp, her eleştiri Komünizme hizmet etmekle suçlanabilirdi.

Rahmetli Adnan Menderes’in Sovyetlerle yakınlaşmaya başlayınca darbeye maruz kalması bir komplo teorisi olsa da; 1971 ve 1980 darbelerinin tereddütsüz anti Komünist söylemleri Türk demokrasinin en yumuşak karnının, Soğuk Savaştaki cephesi olduğunu gösteren en dolaysız örneklerdir.

Türkiye’de Milliyetçi Cephe (MC) hükümetleri ile de anımsanan Soğuk Savaşın dünyada yeniden gündeme geldiği dönemin, ittifak adı altında MC’nin biri adını da koruyan, iki ucunun bir araya geldiği döneme tekabül etmesi ise başlı başına tarihin tekerrür ettiğine dair bir karine… Her ne kadar tarihin tekerrürünün fars şeklinde olduğuna dair bir kanaat de olsa, bizde görüntü hala trajik bir nitelikte…

Dışarıdan her şey güllük gülistanlık gibi görünse de Soğuk Savaş, dünya gündemine yeniden oturdu. Batı, sivil güçleri ve azımsanmayacak miktarlarda akıttığı para ile Avrasya’yı yeniden şekillendirmeye çalışırken, Kremlin, bu yolun her adımında Beyaz Saray’la bir kez daha karşı karşıya geliyor…

Velhasılı kelam; Soğuk Savaş İngiltere’de yüzünü gösterdi. Artçılarını pek yakında göreceğiz…

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz