TÜSES Toplantısından notlar: 2020’de Seçim Var

0

Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfının (TÜSES) önceki günkü seçim analizleri toplantısını izledim. Kendi adıma çok faydalandığım bir toplantı oldu. TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım sunumu yaptıktan sonra konuşmacılar sırayla söz aldılar. Tespitler yerinde, isabetli ve ufuk açıcıydı.

Sözü ilk olarak Bekir Ağırdır aldı. Tespitlerini ana hatlarıyla sizinle paylaşayım:

4 yılda 6 seçim yapıldığına işaret ederek, sonuca “Alışılmış Yenilgi” nazarıyla baktı ve sordu: “Bu dengeyi neden bozamıyoruz?”

“Türkçülük-Kürtçülük, Dincilik-Laiklik münazaralarının her daim tartışma konusu olduğu” sözleri ile konuşmasına başladı. Eşit bir rekabetin olmadığı bu seçimlerde; gözlemlenen en önemli sonuçlardan biri, 71 ilde rekabetin iki parti arasında gerçekleştiği ve Ak Partinin hala seçimleri domine ettiği yönünde oldu. “20 milyon kararsız oyu vardı. Muhalefet bunları ikna edemediği için seçimleri kazanamamıştır” dedi.

Sarıoğlan Muharrem İnce’nin güven verdiği ve heyecan yarattığı tezinin doğru ama bir nakısa barındırdığı gerçeğini göz ardı etmemek gerektiğini ifşa etti. “Kendi duvarlarımız içinde heyecan yarattı” da dedi.

Bunu halaya benzetmek mümkün. Hatırlarsanız İnce mitinglere halay çekerek başladı. Halay başıydı ama kollarına tutunan hep kendi mahallelisi oldu. Diğer salondan halaya tutunan olmadı. Bu en çıplak haliyle böyle anlatılabilir.

“Eşit olmayan bunca imkana rağmen iktidarın yüzde 55 alamaması muhalefeti cesaretlendirmeli. Hepimizin içinde olacağı bir hayat vaat edin. Korkular temelli eksenden çıkılmalı ve umuda oynayarak seçim kazanılmalı.”

Bu arada Ağırdır çarpıcı bir tespitte bulundu ve “Seçim ortamı sürekli tazelenecek. Ekonomik durgunluk ve sıkıntılı dönem seçimlerle kamufle edilecek, 2020 yılında bir seçim daha olacak” dedi.

Siyasal İletişim Danışmanlarından Gülfem Saydan ise; seçimlerde maddi olanakların etkisinden bahisle, taraflar arasında bütçesel olarak bariz bir fark vardı” dedi ve ekledi: “Seçim kampanyaları için para ve bağış toplama işini profesyoneller yapmalı.”

Diğer sözleri de şuydu: “Erdoğan’ın halka yaptığı korku çağrışımları etkili oluyor. Halk bu iktidar giderse, işler sarpa sarar, batarız, bölünürüz paranoyalarına teslim oluyor. Tvlerden pompalanan bu argümanlar vatandaşta makes buluyor. Eski Türkiye ve dış mihraklar konusu en etkili korku argümanlarıdır. Bu bir gerçeği daha gösterdi bize. Sosyal medyadan medet ummak hayalci bir yaklaşımmış. Tvler daha etkin. Sosyal medyada sadece sizin gibi düşünenlerle beraber olursunuz. Bu size bir şey kazandırmaz. Muhalefetin en büyük yanlışlarından biri mitinglerdeki başarıya aldanmaları. Mitingleri toplanan halkı ikna edemediyseniz, evlerine gidip ‘derdiniz nedir diyerek değil, derdinizi biliyoruz ve çözümümüz şudur’ diyemezseniz seçimi kazanmanız mümkün değildir.”

“Yüzyüze başbaşa ikna yöntemi uygulanmadı. Örgüt devamlı ve aralıksız çalışmadığı için, muhataplarla bağlantı kopukluğu oluyor. Ak Parti aralıksız bu sahada etkinliğini sürdürüyor. Yani 2 aylık bir çalışmayla seçim kazanılmaz. Dolayısıyla yerel seçim çalışmalarına şimdiden başlanmalı. Boşluk bırakılmamalı” diyerek sözlerini noktaladı.

Ve Burhan Şenatalar’ın tespitleri… “İYİ Parti başarılı olmuştur. Merkez sağda yeni bir partinin yer bulması sevindiricidir. Saadet Partisi olumlu bir gelişmedir. Temel Karamollaoğlu anlayışlı, espirili, hoşgörülü bir insan olarak siyasette yer bulmaya devam edecektir. Bu belki de İngiltere’de eğitim görmesi ve eşinin İngiliz olmasıyla da alakalıdır. Bu donanım çok olumludur. Millet ittifakı çok iyi olmuştur. Faydalıdır. Devamı sağlanırsa daha büyük kazanımdır. Muharrem İnce, heyecan ve güven aşılamıştır. Selahattin Demirtaş, hapishaneden bu kadar etkin olabilmeyi nasıl başarmıştır? Böyle bir örnek siyaset tarihinde yoktur.”

Seçimin olumsuz yönleri de şöyle sıraladı Şenatalar: “OHAL’de seçim olmaz. TRT yayın şekli ayıplıdır. Erdoğan’ın Demirtaş için söylemleri doğru değildir. Partili Cumhurbaşkanı olmaz. Halkı küçük gören muhalif mesajlar da seçimlerdeki olumsuz yönlerdir.”

“Ekonomi daha kötüye gidecek. İktidar otorite, disiplin, sadakat ve itaat, muhalefet ise özgürlük, eşitlik ve tolerans temaları ile ilerlemeye çalıştı. Seçim sonrasını ilçe düzeyinde sorgulamak lazım. Erdoğan’ın Siyasal İslam için çalıştığını ve mümkün olsa tüm okulları İmam Hatip’e çevireceğini düşünenlerdenim. Baskılarını artıracaktır. Denge ve denetleme mekanizmasının MHP’de olduğu tezi saçmadır” dedikten sonra sözlerini şöyle noktaladı:

“Hak ve Adalet Platformundan Nurten Ertuğrul, Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Cihangir İslam özelinde edindiğim tecrübe kendi adıma çok faydalıydı. Bu tecrübeyle diyorum ki; birleşerek değil kolkola çalışmalıyız. Öteki toleransını yükseltmeliyiz. Öbür mahallelere ulaşmalıyız.”

Yurttaş Girişiminden Gürhan Ertür ise sorduğu sorularla tartışmalara yeni bir menfez açtı: “Seçim gecesine ilişkin Adil Seçim Platformu’nun çalışmaları konusunda platform içindeki sivil toplum temsilcileri ciddi hayal kırıklığına uğradılar. Bu konu gelecek seçimler açısından son derece önemli ve hayatidir. Bu nedenle sadece CHP tarafından değil, sivil temsilciler tarafından da bilgilenmek gerekir. Keza HDP’li arkadaşlarımız neden seçim sisteminin başlangıçta çalışmadığını araştırmalılar” diye sordu.

Sivil Toplum Temsilcileri ise; “Seçim sonrası bilgi akışını toplayan ajansların hezimeti… Kim bunlar, ne kadar para aldılar, niye başarısız oldular? CHP ve HDP bunu açıklasınlar ve hesap versinler” dediler.

Son olarak Ufuk Uras söz aldı (ki beni bu toplantıdan haberdar eden kişidir. Kendisine buradan teşekkür ederim.) Uras: “Seçimin 2. tura kalmayacağını ve her partinin ayrı adayla seçime girmesinin Erdoğan’a yüzde 52 ile kazandıracağını Nisan ortasında gördük ve ortak adayda ısrar ettik. HDP-CHP yönetimleri de bunu gördü ama oyun niye bozulamadı, helikopter faciası karşısında B planı neden çıkarılamadı? Sorgulamak lazım” dedi.

Velhasıl; “Muhalefet, yeni bir hikaye yazmanın arayışında…”

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz