Ufkunuzu Nasıl Açabilirsiniz?

0
Latest posts by Psk. Dr. Ziya Doğan (see all)

Bir dağ başında, muhteşem bir manzaraya bakıyorsunuz. Hava açık. Gökyüzü masmavi.

Ağaçların, bulutların, akarsuların görüntüsü gözlerinizi okşuyor. Rüzgârın esintisini teninizde hissediyorsunuz. Bir yandan burnunuza kır çiçeklerinin ve çam ağaçlarının kokusu geliyor. Kuşların, akarsuyun biteviye alçalıp yükselen seslerini işitiyorsunuz. Böyle bir sahnede, dağların, ağaçların, kuşların, rüzgârın ve kendinizin parçalarının değil, hepsinin birlikte oluşturduğu şeyin yani varoluşun farkına varırsınız. Gördüğünüz sadece ahenk ve düzen değildir. Her şey sanki olması gerektiği gibidir. Bu yüzden siz de orada kendi halinizden memnun olursunuz. Çünkü varoluşun bir parçası olduğunuzu fark etmişsinizdir.

Böyle bir tecrübeyi bir deniz kıyısında, bir şehrin işlek bir caddesinde, bir kafede kitap okurken, bir camide namaz kılarken, bir dostla sohbet ederken yaşamak da mümkündür. Çünkü her nereye gidersek gidelim, varoluşun bir parçası olduğumuzu bize hatırlatacak örüntülerle karşılaşabiliriz. Yeter ki bakmasını bilelim.

Sağlıklı düşünme, çözümlemeyle kazanılan açıklığın ve belirginliğin bir amacı olduğunun bilincinde olan düşünmedir. Ayrımlar yapmak, sınıflandırmalara gitmek, düşünmenin bütünlüğünü tehdit etmemeli.

Düşünmeye verilerden başlayıp deneyim, akıl yürütme, sezgi ve varsayma yollarıyla bilgiye ulaşmaya çalışmak, bireyi kendi konumuna dair farkındalıktan alıkoymamalıdır.

Düşünme, sonuç olarak, verileri toplamayı mümkün kılan veriler ötesi yani “bilgece” bir insan faaliyetidir. Çünkü bilinenden hareketle bilinmeyenin peşine düşmek, insanın kendini içinde bulduğu şartları aşması demektir. Düşünmenin aşkınlığı, her nereye bakarsa baksın, düşünen insanın ufkunu açar.

Sağlıklı düşünme becerisi, detayların önemini bilmek ama gözden kaçırmamakla fark edilir.

Yeterince gözlem yokken yapılan veya ilgisiz örneklerden hareket eden genellemeler, baştan savma düşünmenin alametidir. Detaylara gereken özeni göstermek, düşünceyi baştan savma genellemelerden uzak tutar. Ancak detayların anlam kazandığı bütünlüğü göz ardı etmek de benzer bir baştan savmacılık olur. 

İbrahim Peygamber, “Ben böyle sönüp batanları tanrı diye sevmem.” demiştir.

Bu ayetin akıl yürütmesi şu şekildedir: Ay batar, değişir. İlah batan, değişen değildir. O halde ay ilah değildir.

Ölçünün öncülleri bilindikten sonra ayın ilah olmadığı sonucu kesinlik kazanır.

Birinci öncül olan “ayın batması ve değişmesi” duyular ile gözlemlenebilir.

İkinci öncül olan “İlah’ın değişmeyeceği” bilgisi ise İbrahim Peygamber’de hâsıl olan bilgidir. 

“İlah değişmez” ve “Her değişen sonradan yaratılmıştır.” öncüllerinden yola çıkarak bu bilgiye ulaşmıştır.

Düşünmede bilgelik seviyesi, aynı zamanda bazı şeylerin değiştiğini bazı şeylerin de kalıcı olduğunu kabullenmekle açığa çıkar.

Varoluşta sürekli değişen şeyler kadar değişmeden kalan gerçekler de vardır ve bu yüzden bilgi mümkün olmaktadır. 

Peki, kalıcı olan nedir? Bu, değişen şeyleri gözlemleyerek öğrenilebilir. Gözlemleyerek keşfettiğimiz örüntüler, bize değişmeyen ilkeleri verir. Sadece doğada değil, insan aynı zamanda benliğinde ve ruhunda da değişmeyen ilkeleri arar. 

Kalıcı olanı ararken olasıklıklı düşünme sayesinde değişenleri ve değişmesi gerekenleri tespit eder, yeniliklere açık olur. Yani düşünmenin aşkın yönünü kabul ettiğimizde ufkumuz genişler.

Değiştirilmesi gerekenleri değiştirmek ama bu sırada değişimin hızına kapılıp ilkelerden taviz vermemek, sağlıklı düşünmenin göstergelerindendir.

Bir amaca yönelik olmayan, yani amaçsız düşünme, bireyin bulunduğu şartları aşmasına yardım edemez. Gerek yaşamı sürdürmek için gerekse yaşama anlam vermek için gerçekleşen düşünmenin önemli bir kısmı bilinçlideğildir. Bilinçli olan kısmında yaptığımız değişiklikler, kazandığımız alışkanlıklar, aşama aşama düşünmenin bilinçli olmayan kısmını etkiler. 

Zaten rastgele ve birdenbire ortaya atılmış gibi görünen özgün düşüncelerin öncesinde uzun çalışma süreleri, disiplinli bir hayat, sabır ve sebatla mücadele ve kararlılık vardır.

Kendisini, yaşamı, dünyayı ve insan davranışlarını anlamlandırmak için, alışkanlıkların gözünü perdelemesine izin vermeyen sağlıklı düşünme, bilgelik düzeyine yükselmektedir.

Aklı başında insan, güzellikleri görmek, iyilikleri fark etmek ve peşinden koşulacak doğruları tespit etmek için gerçeklere yeni bir gözle bakmaktan geri durmaz. Yani düşünme, aslında hayret etmekten başka bir şey değildir. Yenilikler, aranan bütünlüğün bir parçasıdır. Bu yüzden düşünen insan, yeniliklere uyum sağlamada sorun yaşamaz, aksine onları neşe ve coşkuyla karşılar. Varoluş, bu şekilde düşünen, açık ufuklu insanlara tümüyle muhteşem görünmektedir çünkü yaratılıştaki ihtişamın baktıklarından önce kendi bakışlarında olması gerektiğini bilirler. 

Sağlıklı düşünme, farklılıkları gözeterek adil ve alçak gönüllü olmayı sağlar. 

İnsan, düşüncelerinin kapsamını genişlettikçe ve nesnelliği gözettikçe, yaptığı gözlemler de daha sağlıklı ve yerinde olacaktır.

Adil, alçak gönüllü, kapsamlı ve nesnel düşünerek gözlem yapmayı öğrendiğimizde, açık görüşlü olmak mümkündür. Ve bütün bu eylemler ufkumuzu açmamıza vesile olur.

Yarın: Farklılıklar Dünyamızı Genişletir mi?

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz