Çocuklarımıza Allah’ı Nasıl Anlatmalıyız (2)

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Çocuklarımızın sorduğu sorulara, müsamahalı ve hoş görülü olmalıyız.

Henüz gelişme çağında olan çocuk etrafında olup biten her şeyi sorup öğrenmek ister. Bir gün Allah kavramıyla karşılaşan çocuk tabii olarak O’nun hakkında da “Allah nerededir? O bizi görüyorsa biz O’nu niçin göremiyoruz? Ama biz O’nu görmek istiyoruz, O’nun evi nerededir? O’nun annesi babası kimdir? Çocukları var mıdır?.. gibi çeşitli sorular soracaktır. 

Çocukların bu soruları, bildikleri tanıdıkları insanlarla, Allah arasında bir ilgi kuramamanın şaşkınlığını yansıtmaktadır. Etrafındakiler bir varlıktan söz etmekte fakat çocuk O’nun kim olabileceğini bulamamaktadır. 

İşte böyle bir aşamada Allah insan değildir. O’nun bedeni yoktu gibi açıklamaların çocuğun zihnini karıştıracağı kesindir. Çocuğun sorduğu böyle sorulara verilen cevaplar çocuğun tecrübe ve anlayışına göre ayarlanmalıdır. 

Çocuğun sorduğu soruyu aşmamalı, kısa ve sade cevap verilmeli, soru hakkında bilinen her şey sayıp dökülmemeli, çok uzun ve detaylı açıklamalardan kaçınılmalı, çocuğun sorularının önü kesilmemelidir.

Mesela Allah’ı neden göremediğimizi soran bir çocuğa, makul bir şekilde, aklımızın var olduğunu fakat onu göremediğimizi söyleyip;  işte bunun gibi Allah’ın da var olduğunu ve tıpkı aklımızı göremediğimiz gibi Allah’ı da göremediğimizi söyleyebiliriz. 

Çocuk, içinde dini duygunun uyanışı ve Allah tasavvuruna müsait bir zihin yapısına sahip olmasıyla birlikte Allah hakkında bazen ilginç, bazen manasız, bazen de dini açıdan uygun olmayan sorular sorabilir. 

Pek çok anne baba, çocuğunun şu sorularıyla karşılaşabilir: Allah bizim apartman kadar büyük mü?, Allah’ın boyu şu minare kadar var mı?, Allah şu ağaç kadar mı büyük?, Allah ne renk? gibi… Bu örnekler çoğaltılabilir. 

Ancak şu unutulmamalıdır. Çocuk bu sorularından dolayı günahkar olmaz. Çünkü o bunları merak edip daha çok tanımak istediği Allah hakkında daha çok bilgi edinmek için sorar. 

O zaman çocuğu böyle sorular karşısında susturmak yerine onu bilgilendirmek ve sorularının devamını getirecek cevaplar verilmelidir.

İşte bu durumda, “çocukları bulûğ çağına gelinceye kadar dinen sorumlu sayılmadığı” hatırlanmalı ve çocuk hemen sert bir dille eleştirilmemelidir. 

Hz. Peygamberin hayatında özellikle çocuklara karşı engin bir hoşgörü anlayışı dikkat çekmektedir. Bu itibarla, çocukların din eğitiminde, hoşgörü ve şefkatı göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

“Ensar’dan birinin hurma bahçesini taşlayan Rafi’ b. Amr isimli çocuğu bahçe sahibi yakalayıp Hz. Peygamber (sav)’in huzuruna çıkarmıştı. Hz. Peygamber (sav) çocuğu serbest bıraktırıp; “Yavrucuğum ağaçları niye taşlıyorsun” diye sorar. Rafi: “Açtım Ya Rasulallah, karnımı doyurmak için taşladım” cevabını verince;

“-Bir daha ağaçları taşlama yavrum, altına düşenleri al, ye!” buyurmuş, sonra da Rafi’in başını okşayarak, “-Allahım bu yavrunun karnını doyur.” diye duâda bulunmuştur. (İbnMace,Ticaret67)

Çocuk yaşlarında iken Abdullah b. Abbas’la, Hz. Peygamber (sav)’in, aralarında geçen şu konuşma dikkat çekicidir:

Bir gün Peygamberimiz devesine binmiş, ben de onun terkisindeyim. Bana şöyle buyurdu:

Abdullah, Yavrucum! Öncelikle sana şunları söylemek isterim. Genişlik zamanında kendini Allah’a sevdir ki, O da seni sıkıntılı zamanında sevsin. Allah’ın emir ve yasaklarına önem ver ki, Allah da sana önem versin, seni gözetsin. Allah’ın hakkını gözet ki, O’nu yanı başında bulasın. 

Bir şeyden korktuğun zaman Allah’a sığın; Bir şey istediğin zaman Allah’tan iste. Yardım dilediğinde Allah’tan dile.  Şunu bil ki bütün varlıklar elbirliği ile sana zarar vermek isteseler, Allah’ın takdir ettiğinden başkasını yapamazlar. Yine bütün varlıklar elbirliği ile sana iyilik yapmak isteseler, Allah’ın takdir ettiğinden başkasını yapamazlar. Kaderi yazan kalemin işi bitmiş, yazılanlar ise kurumuştur. Bilmiş ol ki, Allah’ın yardımı ancak sabredenler içindir ve her zorlukla beraber mutlaka bir kolaylık vardır.” (Tirmizi,Kıyamet,60.) 

Tedricilik/aşamalı, yavaş, yavaş, kademeli anlatma esasına riayet edilmeli.

Eğitim-öğretimde kolaydan zora doğru, azar azar, derece derece ilerlemenin önemi büyüktür. Bu metodun Kur’an’da ve sünnette yeterince örnekleri vardır. 

İslâm’ın temel inancı olan Allah inancını henüz soyut düşünemeyen çocukların yetişkinler gibi anlaması mümkün değildir. 

Bu nedenle çocuk Allah ile ilgili sorular sormaya başladığından itibaren, zaman zaman kısa ve doğru bilgiler onun anlayabileceği cümlelerle verilmelidir. Bunu yaparken ona soru sorma imkanı da tanınmalıdır. Verilecek cevaplar sade, kısa ve tereddüde yer vermeyecek olmasına ayrıca dikkat edilmelidir.

Tedricilik esasına örnek teşkil eden ünlü mutasavvıf Sehl b. Abdullah et-Tüsterî şöyle  bir hatırasını anlatır.

“Henüz çocuk  yaşlarımda idim; gece kalkıp dayınım namaz kılışını seyrederdim. Bir gün dönüp bana şöyle dedi: “seni yaratan Allah’ı hiç anmaz mısın?” bende “Nasıl anayım?” dedim. 

Bunun üzerine dayım “Gece yatarken dilini kıpırdatmadan kalbinle üç defa Allah şahidimdir, benimle beraberdir ve beni görüyor de” dedi. Bende bu güzel söze birkaç gece devam ettim. Sonra durumu dayıma bildirdiğimde bana “onu her gece yedi defa söyle” diye tavsiyede bulundu. Dediği şekilde bir müddet devam edip durumu kendisine bildirince, bu defa “onu her gece on bir defa söylemeye devam et.” Dedi. Devam ettim. 

Bu sözün tatlılığını kalbimde hissetmeye başladım. Bir yıl geçtikten sonra dayım bana “sana öğrettiğim o sözü hafızanda tut ve kabre girinceye kadar devam et, şüphen olmasın ki o sana dünyada da ahirette de fayda verir.” dedi. Bende yıllarca buna devam ettim. 

Bu defa bunun tatlılığını iç alemimde iyice hissetmeye başlamıştım. Sonra dayım bir gün bana “Ey Sehl Allah’ın beraber olduğu, şahidi bulunduğu ve nazar ettiği bir kimseye hiç günah işlemek yakışır mı? dedi.”

Görüldüğü gibi bu olayda da önce Allah mefhumu kalbe yerleştiriliyor. Sonra tedricen günah işlenmemesi derecesine çıkartılıyor.

Hikaye ve masallardan yararlanılmalıdır.

Çocuklar masallara hikayelere menkıbelere karşı çok büyük ilgi duymaktadırlar. Öyle ise ailelerde çocuklara dini eğitim yaptırırken, bunlardan da büyük ölçüde yararlanmalıdırlar.

Çünkü masallarla hikayelerle bir tarafta çocuğun hayal güçleri geliştirilirken, diğer taraftan da titizlik ve dikkatle seçilmiş olmaları halinde eşyanın içerisinde ve ötesinde gizli birtakım kuvvetlerin olduğu düşüncesi geliştirilmiş ve hızlandırılmış olur. Böylelikle çocukların, somuttan soyuta dolayısıyla gözle görülmesine imkan olmayan bir Allah’ın varlığına geçiş yapmaları kolaylaştırılmış olur.

Sonuç

Çocuklara Allah kavramını anlatmada daha başka yollarda takip edilebilir. Mesela Allah’ın sıfatlarından yararlanılabilir, çeşitli kutsal mekanlar ziyaret edilip buralarda çocuğun dini ve Allah duygusuna katkıda bulunulabilir. 

Dua vasıtasıyla Allah’tan bahsedilebilir. Veya bir pozisyon, hadise yada yolculuk vb. vesile edilerek Allah hakkında bilgi verilebilir.

Yine çeşitli video filmleri, CD ve çeşitli eğitici belgesel filmleri de çocuklara Allah’ı anlatma vasıtası olarak kullanılabilir.

Vesselam.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz