Darbeci Zihniyet Zihniyetçi Darbe

0

Devrimler aslında olduğu gün biterler. Fransız Devrimi 14 Temmuz 1789’da hem olmuş hem de sona ermiştir. 1789’u hazırlayan on yıllar ve yüzyıllar 14 Temmuz 1789 günü zirveye ulaşmış ve ondan sonraki tarihsel sürece başlangıç teşkil ederek, tarih sahnesinden çekilmiştir. “Fransız Devrimi ne zaman başladı?” sorusu muğlak, “ne zaman bitti?” sorusu ise kesindir.

15 Temmuz 2016 Türkiye’de; Yalçın Küçük’ün deyimiyle “Fetullahi” yani FETÖ hareketinin yol açtığı darbe ile sona erdiği gün olmuştur. 15 Temmuz bir neden değildir. 15 Temmuz bir neticedir. “Fetullahçılık/Fetullahilik, FETÖ oluşumu ne zaman başladı?” sorusunun yanıtını hiç bir zaman alamayacağız ama “ne zaman bitti?” sorusunun yanıtı kuşku götürmez.

Türkiye darbeler tarihinin birbirinden pejmürde sayfalarını çevirdiğimizde 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’ün emir komuta zinciri silsilesine uymayan 15 Temmuz darbesi, bir taraftan darbeci bir zihniyetin diğer taraftan da zihniyetçi bir darbenin ete kemiğe bulaşması oldu.

Darbeci zihniyet kendini askeri darbenin haki yeşili üniformasında tanımlar. Postal ve silahla tamamlar.

Askerin ülke yönetimini ele geçirmesinin mümkün ve adil olduğu tedrisatından geçmiştir.

İsimlerden bağımsız TSK’nın bir şekilde ihsas ettiği ülkeyi koruma ve kollama zırhı içine sıkışmış tepeden inmeciliği ifade eder.

İdeolojiden münezzeh bir miktar sosyoloji, çokça hiyerarşi içerir.

Her Türk asker doğar. Öyleyse askerlik bir ayrıcalık, asker bir seçkinliktir. Neylerse güzel eyler.

Zihniyetçi darbe ise aslında darbenin arka planında duran aklın işidir.

Darbeci zihniyetin o tanıdık kodlarının tuşlarına basarak 15 Temmuz’a doğru harekete geçiren 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’den, 28 Şubat, 27 Nisan e-muhtıradan arta kalan tezahürün hezeyanlarıdır.

Edirne’den Ardahan’a, Sinop’tan Anamur’a Türkiye’de, Amerika’dan Afrika’ya Balkanlar’dan Türkistan’a dünyada kendine alan açabilen bu Fetullahi/FETÖ oluşumu, toplumu dizayn etme hayalinin Nirvanasını yaşarken, 15 Temmuz olmuştur.

Ülkenin tüm sinir uçlarında görev edinen Fetullahi/FETÖ mensupları muhipleri; Soğuk savaş döneminde ülkeyi komünizm tehdidine karşı en iyi koruduğu öngörülen dinsel politikanın bu mütemmimleri adeta birer konvansiyonel silah gibi elinden dilinden düşmüyordu.

Toplumun çeşitli kesimleri ile kripto yapılarla temas kurmaktan imtina etmeyen, bu sayede taban alanını genişleten hareket, tavanda ve piramitin en tepesinde, bu Mehdilik oyununu temsil eden kişi ile anılmaktan çekinmiyordu.

Ülkeyi uzun yıllar önce terk edip Amerika’da bulunmasına karşın hiçbir sorgulamaya tabi olmadan adı ve anısı her daim zikredilerek yürütülen envai çeşit kampanya ve kumpanya ile adı hep canlı tutuldu. Bu tuhaf ve çarpık durum adeta sürgünde bir lider gibi ona tuhaf ve anlaşılmaz bir misyon tevdi etti.

Türkiye’yi bu musibetten halkın feraseti kurtardı. Buna darbenin emir komuta zincirinde olmaması, yurtsever askerlerin buna karşı durmaları, diğer güvenlik birimlerinin dirayeti, siyaset kurumunun özgüveni ve muhalefetin sağlam duruşu destek ve istinat oldu.

Tam darbeyi görmeyen, bilmeyen bir nesil gelecekti ki; yine olamadı…

Ülkede laikliğin ve demokrasinin muhafazası için edilen yeminin değer ve önemi darbenin tarihin çöp tenekesine atıldığı anda herhalde herkesin akıl ve zihnine kazındı.

Sonsuza kadar laiklik yeminiyle demokrasi ile yönetilme arzu ve temennisiyle bu meşum güne kurban giden canları rahmet ve minnetle anıyorum.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz