Ercü

0
Prof. Dr. Orhan Yılmaz

Ercü, fakülte arkadaşım Ercüment Bilgili oluyor.

Ercüment ile 1979 yılında Ankara Ziraat Fakültesi’ne aynı yıl girdik ve 1. Sınıftan itibaren beraber okuduk.

Ebeveynleri aslen Kütahyalıdır ancak Ercüment doğma büyüme Ankaralıdır.

Ercü’yü okuldan mezun olduktan sonra, epey bir süre görmemiştim.

Bir gün Ankara’da İtfaiye Meydanı’nda yürüyorum. 

Baktım, bir işyerinin önünde bizim Ercü oturuyor. Öpüştük, kucaklaştık. Biraz eski günleri yâd ettik.

Ercü’yü tekrar kaybettim. 

Aradan yine birkaç yıl geçti. Mehmet (Ertuğrul) Hocamın odasında oturup, konuşuyorduk. 

Hangimiz ilk söyledik bilmiyorum, bizim Ercü’nün adı geçti. Hocama, Ercü’nün nerede olduğunu, ne iş yaptığını sordum.

Ercü’nün babasının, Ankara’nın Emek Mahallesi, Bişkek Caddesi üzerinde bir evi varmış. Köşe yerde, birkaç katlı bahçeli bir ev.

Ercü, orayı nezih bir restorana dönüştürmüş. Mekân, babasından kaldığı için, restoranın adı “Babaevi” idi. 

2000’li yıllardı, bir akşam eşimle Ercü’nün Babaevi’ne gittik. 

Sağ olsun, mekân sahibi olarak Ercü masamıza geldi, bizimle ilgilendi. 

Restoranda; keman, klarnet, darbuka vs. ile masaların arasında dolaşarak Türk Müziği icra eden bir müzik heyeti de vardı. 

Masadan kalktıktan sonra, Ercü, o müzik heyetini bizim masaya yollamış olmalı ki, bizim masada bir süre müzik icra ettiler.

Sayın İçişleri Bakanı (yani eşim), bilhassa bu jestten çok memnun kaldı. Bana;

-“Orhan, ne kadar kaliteli arkadaşların var senin” dedi.

Ercü, Allah tuttuğunu altın etsin, kardeşim. O gece eşimin yanında, göğsümü bayağı kabarttın yani.

Ercü’yü yaklaşık 2 ay önce cepten aradım. Bodrum’daymış.

Bir turistik mekânda yiyip, içiyorlardı.

-“Yiyecek, içecekte fiyatları nasıl?” diye soracak oldum, keşke sormaz olaydım. Ercü;

-“Biraz önce hesap geldi. Dur, sana kasa fişini yollayım.” dedi.

Yenilen, içilen şu:

5 Hamburger,

5 porsiyon baklava,

5 kola,

5 küçük su,

Ödenen hesabı görünce, yanlış gördüm sandım. Yakını iyi göremiyorum, yakın gözlüğümü taktım, baktım. 

Toplam 6530 lira, gerisi kuruş. Yazı ile tekrarlıyorum “Altıbin beşyüz otuz lira”, kuruşunu boş ver.

Gözlüksüz bakınca, 653 lira gibi görmüştüm. O mekânın sahibine kendi kendime “Ohaaa” demiştim. 

Gözlüğü takıp, fiyatı 10 misli daha fazla görünce, diyecek bir söz de bulamadım.

Marketlerde 3-5 liraya satılan, küçük pet şişedeki Erikli suyun bir şişesine 6 Euro, TL olarak 109 TL fiyat biçmişler.

Bu yapılan bence legal soygunculuk. Ama medyadan takip ettiğimize göre, Bodrum, Alaçatı gibi tüm mekânlar böyle imiş.

Ercü ile yaşam tarzlarımızın pek benzediğini zannetmem. 

Dindar değildir. Din ve diyanet ile arası pek yoktur.

Aynı partiye oy verdiğimizi de sanmıyorum.

Ancak Ercü ile bazı ortak yanlarımız var.

İkimiz de Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine sadığız.

İkimiz de birer Atatürk Milliyetçisiyiz.

İkimiz de gericiliğe, yobazlığa ve din istismarına karşıyız. 

İkimiz de aynı partiye oy vermesek de, aynı ittifakta olduğumuza eminim.

Ercü ile aramızdaki bu kadar ortak payda benim için yeterli.

Ercü’yü her zaman; abdestsiz gezmediğini, 5 vakit namaz kıldığını, 3 kez Hacca gittiğini falan iddia eden, ancak devlet malını ve parasını iç eden, deveyi hamutu ile yutan bir din istismarcısına tercih ederim.

Önceki İçerikAmerikan Rüyası/ 1 
Sonraki İçerikGüneşi Kadınlar Doğuracak…
1962, Etimesgut doğumlu. Tokat’ın Zile İlçesi’nden Atatürkçü, milliyetçi, zooteknist, SP seveni, Alevî dostu, evcil hayvanların fahri avukatı, feminist ve motosikletçi bir köylü çocuğudur. 1984 yılında Ankara Ziraat F., Zootekni B.’nü bitirdi. 1997'de Birleşik Krallık, U. of Aberdeen’de yüksek lisans, 2007'de Ankara Ü., Fen Bil. Enst. (Zootekni B.)’nde doktora çalışmasını tamamladı. Mesleği ziraat dışında, Çerkez Kültürü ve Alevilik gibi sosyal alanlarda da amatörce akademik çalışmalar yapmaktadır. Kitap okumak ve motosiklet kullanmak özel ilgi alanlarıdır. “Hayvanları sevmeyen, insanları da sevmez” görüşünü savunan, hararetli bir hayvan sever ve hayvan hakları savunucusudur.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz