Kadınlara yapılan şiddet ve ‘hafifçe dövün’ ayeti

3
Latest posts by Sinan Eskicioğlu (see all)

O kadar doluyum ki, nasıl anlatsam, kelimelere nasıl döksem bilemiyorum. Öyle bir zamanda yaşıyoruz, kelimenin tam manasıyla Hz. Peygamber’in hadisinde geçtiği gibi: ‘Yakında büyük fitneler olacak, o fitnelerde (yerinde) oturanlar ayaktakilerden, ayaktakiler yürüyenlerden, yürüyenler koşanlardan daha hayırlı olacaklar…’ (Sunenu İbn-i Mace, II, 3961)

Oturanlar yani suskun olanlar daha hayırlı, bunu da biliyorum. Ama şunu da biliyorum ki, birileri susunca, bağıranlar hep şarlatanlar oluyor. Dinden rant elde edenler, iğrençliklerini din diye sunanlar ve dini duyguları sömüren kalpazanlar. 

Buradaki büyük fitne de, karmaşa-kargaşa ve ayakların baş-başların ayak olduğu dönem. ‘Allah de yeter’ diye bir kitabın en çok satıldığı bir zamanda, biz neyi anlatabiliriz ki’ diye de düşünebilir insan. 

Çekmeceler hazır. 

Bu yazımla ilgili olarak, beni de çekmeceye atacaklar çok olacak. Olsun, ben zaten insanlar beğensin diye yazmıyorum. 

Önümüzde iki gerçek var: 1. Kadına şiddet artık normalleşti. 2. ‘Hafifçe dövün’ ayeti. 

1. Kadına yapılan şiddet, o kadar yaygın ki, sigara ve cinsellik olduğunda hemen kanal kapatan RTÜK, kadına yapılan şiddet olunca, alabildiğine geniş. Neymiş efendim, duyarlılık içinmiş. Öyleyse cinsellikte de aynısı yap, millet eğitim alsın. Sigarada da aynısını yap, duyarlılık olsun. Yok eğer böyle yapmıyorsan, ben bunun altında art niyet ararım. TV’lerden oluk oluk kadına şiddet akıyor ve kimseden ses çıkmıyor. Videolar çıkıp millet izleyince, toplum olarak ayağa kalkıyoruz. 

Dengesiz, alabildiğine dengesiz bir toplum olduk vesselam. İşte başta demek istediğim konu da bu, fitne. 

Olay, kadın cinsine yapılan şiddetten ziyade, cinsiyet ayrımı yapmadan insana yapılan şiddet. 

‘Trafik magandaları ile çatışmayın, çeker silahı vurur, dikkatli olun’ denen bir ülkeden bahsediyorum. Ve acıdır ki, bu ülkede din adına kararlar alınıp, yönetmelikler çıkıyor ve yöneticiler de ‘Müslümanlık’larını her alanda sergilemekten haz alıyorlar. Kadına şiddet zaten var, hep de vardı. Allah batıdan razı olsun, teknoloji bu seviyeye geldi de, en insani tepki için bile videoların piyasaya çıkması bekleniyor. 

2. ‘Hafifçe dövün’ ayeti, yani Nisa 34. Evlerde bulunan iki mealden örnek vereyim: Diyanet ve Elmalılı Hamdi Yazır. 

Okuyalım: 

Allah’ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah’ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün.…’ (Diyanet, Nisa 34) 

‘Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün….’ (Elmalılı, Nisa 34) 

İbare şu: وَاضْرِبُوهُنَّ

Bu ayetle ilgili çok farklı mealler ve açıklamalar da var, yok değil. Ama çoğunluğun evinde olan meallerden iki örnek sundum sizlere ve ‘dövün’ ibaresi var. 

Kadına yapılan şiddetle ‘dövün’ ayetini birleştirecek kadar saf değilim. Aciz ve aklını kullanamayan erkek cinsi, ayette geçiyor diye kadını dövmüyor. 

Peki neden kadına bu şiddeti uyguluyor?

Beyinsiz, aciz, aklını kullanamayan insansı bir varlık olduğu için. 

Toplum olarak filmin en son resmine bakıyoruz ve karar veriyoruz. İdam cezası gelsin ve bu iş bitsin. 

Konunun oluşması, gelişmesi, hayat ve ülkenin durumu, din algısı ve kültür, yaşananlar hiç önemli değil. 

Bu sürece gelene kadar birçok detaylar var ama bunları ele almıyoruz. 

Bir örnek vereyim: ‘Kocam değil mi sever de, döver de..’ cümlesi, eski Türk filmlerine bile replik olmuşsa, bu durum kültürdeki realiteyi göstermez mi? 

Peki bu cümleyi duyduğumuzda tepki gösterdik mi? HAYIR. 

Şimdi geldiğimiz konuma hayıflanmak size de garip gelmiyor mu? 

Peki ben neden bu iki kavramı bir araya getirdim? 

Ülkemizde muhafazakarlar/dindarlar 18 yıldır iktidardalar ve ülkeyi yönetiyorlar. Siyasi bir polemik değil bu demek istediğim. Salt dindarların tembelliği, düşünmemeleri, dünyevileşmeleri ve şark kurnazlıkları. 

Dindarlar iktidarda iken neden RTÜK kadına şiddet uygulayan TV programlarına engel olmuyor? 

Neden toplumsal şiddetin önlenmesi için yasal ve eğitimsel faaliyetler yapılmıyor? 

Neden hala şiddet engellenemiyor? 

Toplumun ahlak seviyesi neden hala yerlerde geziyor? 

Dinin/İslam’ın modern hayatta yaşanması ile ilgili seminerler, ilmi toplantılar yapılmıyor ve yapılmadığı gibi dinden rant elde eden tarikatlar ortalıkta cirit atıyor. 

Neden? 

‘Sizler İslam’ı, modern hayatta yaşanabilen yorumlarla zenginleştirmediğiniz ve zenginleştirme çalışmalarına öncülük etmediğiniz için bu iki kavram aynı cümlede kullanılmaya devam edecek’. 

En son dinin sahibi olmakla övünmek, beraberinde bütün insanlık için çözümler sunmayı da gerektirir. 

Eğer bu olmuyorsa, Yunus suresinde geçtiği üzere, Yaratıcı Rabb gazabını da verir. 

Kadına şiddet konusunun, 18 yıllık dindar/muhafazakar iktidar döneminde bu seviyelere gelmesi, Yaratıcı Rabb’in bir imtihanıdır. 

İslam’ı kullanıp rant elde etmeye devam edip, İslam adına kılınızı kıpırdatmadığınız sürece, İslam sizin gibilerin elinde ilkel kabile dini seviyesine bile düşer. Bunu da bir kenara not edin…

Sevgi ve Bilgiyle kalın

Önceki İçerikBin Can İle Arzu Edilir Bir Seyahat: Ölüm…
Sonraki İçerik4 milyar dolarlık askeri satışa onay..
Sinan Eskicioğlu kimdir? 1974 İzmir’de dünyaya geldi. Agah Efendi İlkokulu’nda eğitim hayatına başladı. İzmir İmam Hatip Lisesi’ni bitirdikten sonra ÖSYM sınavlarında Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Kelam dalında ‘Allah’ın iradesi ve Nedensellik Problemi’ isimli bitirme teziyle, gecikmeli olarak 2000 yılında üniversiteden mezun oldu. 28 Şubat sürecinin etkisiyle İlahiyat fakültesi mezunlarının öğretmen yapılmaması yüzünden 2002 yılına kadar ticaretle ilgilendi. 2002 yılında D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi’nde Din Felsefesi dalında yüksek lisansa başladı. Aynı yıl yüksek lisans programını yarıda bırakıp Almanya’ya gitti. Almanya’da Diyanet’e bağlı çeşitli camilerde eğitmenlik ve öğretmenlik yaptı. Duisburg-Essen Üniversitesi Sosyal işler ve yöneticilik bölümünde eğitim aldı. 2007-2011 yılları arasında IGMG (Avrupa Milli Görüş)’de Düsseldorf Bölgesi Eğitim Merkezi müdürlüğü ve bölge eğitmeni olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Osnabrück Üniversitesi Protestan Mezhebi bölümünde eğitimine devam etti. 2016 yılından itibaren Ocak Medya gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. 2020 yılında gazetenin genel yayın yönetmenliğini üstlenen yazar Almanca, İngilizce bilmektedir. şimdiye kadar yayınlanmış olan yedi kitabı vardır. Yok Edin İnsanın İnsana Kulluğunu- Kişiselleştirilmiş İslam, Zeytin Ağacı (Roman), Katar istanbul, Müslüman Kardeşlerden Ak Parti’ye İslamcılık., Tarihteki Dindar Zalimler. İbn Sina, İbn Haldun

3 YORUMLAR

  1. ” Beyinsiz, aciz, aklını kullanamayan insansı bir varlık olduğu için. ”
    İnsansı bir varlık he. 🙂
    Evelsi gün bir karikatür gördüm; bilimadamı telaşla kadına – o düğmeye basma dünyayı yok edersin.
    Kadın iki kelimeyle adamı çıldırtıyor, adamda o hırsla düğmeye basıyor, puff dünya patladı.

    Şimdi, kadının psikolojik baskısı saldırısı onyüzmilyon gücündeki insanı delirtme yeteneği yok sayılsın.
    Ok.

    O kadına fiziksel şiddet uygulayandan sadece birkaç basamak yukarıdaki şahsınızın hakaretleri makul sayılsın.
    Ona da peki.

    İdam oylansa nüfusun yarısının evet diyeceği gerçeğine ” tanımadığı bilmediği birinin ölüm fermanını imzalama cüreti şiddeti yabaniliğine” de gözümüzü yumalım.

    Urun heyvana. Urun…

    Beni haftada bir çıldırttığı için “ve karısını döven sizin tabirinizle insansı varlık olmak istemediğim için” karımdan ayrıldım.
    Bir süre sonra -Neden benden ayrıldın? Diye sordu.
    -sana vurmak dövmek istemiyorum. Haftaya bir beni çıldırtmandan nasıl kurtulacağımı da bilmiyorum. Başka çarede bulamadım, ya döverek beni taciz etmeni sonlandıracak yada ayrılacaktım senden. Dediğimde
    – keşke dövseydin, diyen kadınlarla aynı dünyada yaşıyoruz, bilmem farkında mısınız!

    Rumuz: düşünemeyen cahil bir insansı. :))

  2. “Kişinin namazı, orucu sizi aldatmasın. Dileyen oruç tutar, dileyen namaz kılar. Fakat güvenilir olmayanın dini de olmaz.” (a.g.e., h. No: 8436)
    Yukardaki hadis doğru olmayanın hiç bir dine ait olmadığını vurguluyor. Başımızda adamlar doğru degiller, sadece din Tüccarı.

  3. Selefiyeci yazar, kendini tutamıyor, illa bir yerde tarikat düşmanlığını kusuyor. Karısını öldüren tarikatci görmedim şimdiye kadar. Aile içi şiddet konusunda da en saglam olanlar tarikatcilar.
    Filmlerle gaza getirdiğiniz kitleye bakın, dervismesrep ehli tarik insanları rahat bırakın.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz