Ramazan Ayı Kavramları(2)

0
Mehmet Gündoğdu
Latest posts by Mehmet Gündoğdu (see all)

Mukabele

Mukabele; Kur’an-ı Kerim’i, birinin yüzünden veya ezbere okuması, dinleyenlerin de tilaveti  Kur’andan   takip etmesidir.

Peygamber Efendimiz, her yıl Ramazan ayında, Cebrail (a.s) ile birlikte, o zamana kadar inen sûre ve ayetlerin sırasını gözden geçiriyorlardı.

Bu uygulamayı, Kur’an’nın nazil oluşunun yıldönümü olan Ramazan ayında, Peygamberimiz ve Cebrail (a.s.), Kur’an’ı karşılıklı birbirlerine okumak suretiyle yaptıkları için buna “Kur’an’ın arzı” ve “mukabele” (karşılaştırma) denmiştir.

Fıtır sadakası

Fıtr sözlükte “orucu açmak”, fıtrat  “yaratılış” anlamına gelir. 

Türkçe’de fitre şeklinde söylenen “fıtır sadakası” dinî bir terim olarak şöyle tanımlanır.

 “Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçlarının dışında nisan miktarı mala sahip olan müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları malî bir ibadet”tir.

Fıtır sadakasına baş zekâtı ve beden zekâtı da denmektedir. Bu isimlendirmeler onun şahsa bağlı, şahıs başına konmuş bir malî yükümlülük olması özelliğine dayanmaktadır.

Fıtır sadakası, ramazan orucunun farz olduğu, hicrî 2. yılın Şâban ayında, zekâttan önce farz kılınmıştır. Zekat farz kılınınca, fıtır sadakası, vacip hükmünde, mali bir ibadet olarak devam etmiştir.

Fıtır sadakasının miktarı, bir kişinin bir günlük yiyeceği miktarıdır. Bu miktar aynı zamanda bir kişi için  asgarî ücrettir.

2023 Yılı fıtır sadakası 70 ₺ olarak tespit edilmiştir.

Dinî bir yükümlülük oluşunun dayanağı hadislerdir. Bu hadisler aynı zamanda Hz. Peygamber devrindeki fıtır sadakası uygulamalarını da göstermektedir.

Oruçun Kazası veya Keffareti

Kaza; Namaz, oruç gibi farz ve vacib bir ibâdeti vakti çıktıktan sonra yapmaktır.

Ramazan ayında bir gün veya daha fazla oruç tutmayan kimselerin, bunları kazâ etmeleri gerektiğinde alimler arasında görüş birliği vardır. 

Her ne sebeple olursa olsun gününde tutulamamış ramazan orucunun kazâ edilmesi gereklidir.  Aynı şekilde kefâret, adak veya başlanıp bozulmuş nâfile oruçların kazâsı da gereklidir.

Keffaret; Örtmek anlamına gelen “kefr” kelimesinden türetilen keffâret; sözlükte, kusur veya günahı örten, izâle eden şey anlamına gelmektedir.

Bir fıkıh terimi olarak keffâret, orucun bilerek isteyerek bozulmasındaki günahı affettirmek için meşru kılınan ibadet mahiyetindeki davranışlardır.

Ramazan ayında, farz olan orucu tutarken, meşru bir mazereti olmaksızın bilerek ve isteyerek orucu bozan kişi, iki ay üst üste oruç tutar, buna gücü yetmez ise altmış fakiri sabah ve akşam doyurur veya yemek parasını verir. 

Yemek parasını 60 günde bir fakire verebileceği gibi, bir günde 60 fakire de verebilir. Bir günde hepsini bir fakire vermesi caiz değildir. 

Keffâret olan oruca kamerî ayın ilk gününde başlanmış ise iki ay, daha sonra başlanmış ise 60 gün ara vermeden oruç tutulur.

Fidye

Sözlükte “bir kimseyi bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtarmak için ödenen mali bedel” anlamına gelen fidye, bir fıkıh terimi olarak, esaretten kurtulmak için ödenen bedeli veya bazı ibadetlerin eda edilmemesi ya da edası sırasında birtakım kusurların işlenmesi halinde ödenen dinî-malî yükümlülüğü ifade eder.

Fidye kelimesi Kur’ân-ı Kerim’de, iki âyette terim manasında (Bakara, 2/184, 196) ve bir âyette de sözlük anlamında (Hadîd, 57/15) geçmektedir.

İhtiyarlık ve şifa ümidi olmayan bir hastalık sebebiyle oruç tutamayan kimse, daha sonra kaza etmesi mümkün olmadığından her gününe karşılık bir fidye (fıtır sadakası miktarı) öder. Bu durumdaki bir kimsenin fidye ödemesi gerekir. 

Kur’ân-ı Kerim’de, “Oruç tutmaya güç yetiremeyenler, bir fakir doyumu kadar fidye öder.” (Bakara, 2/184) buyurulmaktadır. 

Bu âyetten hareketle fidye miktarının, fitre miktarı yani bir kişiyi bir gün için doyuracak yiyecek olarak anlaşılmıştır.

Kadir Gecesi 

Kur’an-ı Kerim’in indirilmeye başlandığı gecedir. İslam aleminin ekseriyeti tarafından Ramazan ayının 27. Gecesinde olduğu rivayetlerine itibar edilir. Kadir gecesi hakkında müstakil bir sûre nazil olmuştur.  Ayrıca daha geniş bir şekilde, Kadir gecesi yazısında ele alınacaktır.

İtikaf

Sözlükte “hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki akf kökünden türeyen i‘tikâf, bu mânaları yanında kişinin kendisini sıradan davranışlardan uzak tutmasını da ifade eder.

Dinî bir terim olarak itikâf akıl sağlığı yerinde ve ergenlik çağına gelmiş bir müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet/Allah’a yakınlık elde etme niyetiyle bir süre durması/kalması demektir. 

Vesselam.

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz