Veysi Dündar Yollarda: Konya

1

Bu ülkenin neresine ayak basarsanız basın, eşsiz bir serüvenin başında ve farklı bir enerji sarmalının içinde olduğunuz hissine kapılırsınız.

Mihmandarım Seçkin Erdoğan..

Dostum organizatör Seçkin Erdoğan’ın daveti üzerine, Anadolu duraklarından bu kez Konya’ya doğru yol alıyorum. (Mihmandarlığına müteşekkirim.)

Şiir tadında bir tarifi var Konya’nın… İnsanlığın ilk yerleşim merkezi, medeniyetlerin beşiği, kadim Selçuklu başkenti, insan topluluklarının yerleşik hayata yani tarımsal üretime geçtiği dönemden bu yana bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir.

Hızlı trenle gitmeye karar veriyorum. Beyoğlu’ndan Pendik’e gitmek ve 7:30 trenine yetişmek için maratoncu olmak lazım. Bir an önce gitmek istediğim için kardeşimden rica ediyorum “beni araçla götür” diye… Mevlana’ya giderken aşkla şevkle gitmek istiyorum.

Velhasıl hareket saatindeyiz. Hızlı treni Ankara’dan İstanbul’a denemiştim. Bu kez daha hızlı hareket etmesini ümit ederek yolculuğa başlamış bulunuyorum. Önce Eskişehir (2,5 saat) ardından Konya (+1,5 saat) olacak durak istasyonları. Hız maalesef ilk deneyimimle aynı. Hızlı trenle seyahatte, pek hızlı değiliz maalesef. İzmit’ten sonra 250 km hıza ulaştığımızı gördüm, bir-iki dakika da olsa.

Kimi zaman tünellerden, genelde orman içlerinden yeşilliklerin arasından, bazen arabalarla aynı hizada, üst geçitten bazen arabaların üzerinden, kimi zaman evlerin içlerini görecek kadar, kimi zaman da “orda bir köy var uzakta” dedirtecek mesafelerden geçiyoruz. Hoş seyirlik dinlendirici manzaralar eşliğinde ilerliyoruz.

Kapadokya rehberim Özay Onur..

 Kentlerin sembolleri simgeleri olur. Konya denince akla Mevlana Celaleddin-i Rumi gelir. Aşkın anıtlarından biridir burası. İslâm’ın izi bam telinize dokunur. Türkiye ve dünyanın bir çok yerinden binlerce turiste, asırlar öncesinden günümüze uzanan tarihe tanıklık etme imkanı sunuyor. Mevlana’nın kabrine akın akın ziyaretçi geliyor. Tayland’dan, Tayvan’dan, Japonya’dan, Arap devletlerinden turistler var bolca. Suriyeli de çok burada. Kapadokya Rehberi Özay Onur, kentteki hareketten ve turist sayısından memnun.

Her gezginin tatması gereken bir hayat deneyimi Mevlana’nın kabrinin olduğu alan. Renkleri daha da parlatan sıcağı ve sessiz ambiyansı sizi duaya ibadete davet eder bir hava solumanıza vesile oluyor. Burada inanç başrolde.

Hz.Muhammed’in “birin ikincisi” dedikleri en karib arkadaşı Hz.Ebubekir benzetmesine teşbihte hata olmaz. Şems-i Tebrizi nasıl ki, Mevlana’nın şemsi güneşi kardeşi olduysa, sağlam dost sağlam arkadaş veyahut zevc-zevce isteyenler için Şems(güneş)’e tutulma alanı, dua yakarış alanı burası.

Ben: “Allah herkesin dengini dengine denk getirsin.” diye dua ederim hep…

İşletmeler hep şehri çağrıştıran isimler: Sûfi Kebap, Deva Restaurant, Mevlana Şekeri, Mevlana AVM, Piri Mehmet Paşa Çarşısı, Halil İbrahim Sofrası, Dergâh Hotel, Hekimbey, Hotel Rumi, vb…

Türkiye’nin tahil ambarı, hububat tarımı ve sanayi dalları oldukça gelişmiş olan Konya’nın mutfağı da çok geniş. Bamya çorbasını bilmeyen, etli ekmeği duymayan ve fırın kebabını yemeyen yaşadığı güne kadar yediklerinden lezzet aldım demesin.

Bu arada Türkiye’nin en temiz şehirlerinden. Alaaddin Tepesi ise envai çeşit çiçeklerle şehrin göbeğine “çiçek bahçesi” otağı kurmuş.

Serkan Vanlı..

Kaldığımız otelin işletmecisi sevgili Serkan Vanlı kardeşim de çok başarılı biri. Pırıl pırıl bir otel, düzenli ve güleryüzlü personeli, çok özel lezzetli yemekleri ile ödüllere doymayan bir yer. Tavsiye ediyorum. Konya’ya gelmek ve bilhassa Mevlana’ya yakın olmak isterseniz, burayı tercih ediniz. Bitişikler desem yalan olmaz. Otelin ismi de kibirli olmayı sıfırlayan bir başlık buluyor. “Hich”. Bu arada lale motifli seccade, odanıza ibadeti davet ediyor, kıble de Mevlana’nın kabrine doğru olunca namaza davet kendiliğinden yön buluyor.

 

Karahöyük, Ak Manastır, Hegia Eleni Kilisesi, Sahip Ata Külliyesi görülmesi gereken yerlerden…

Birbirinden güzel tarihi camiler var. Şu camide, dur bir de bu camide iki rekat namaz kılayım diyesin gelir. Aziziye Camiine hayran kaldım. Cami barok, ampir ve rokoko üslubunun bir karışımı halinde kesme taştan yapılmış. Cami kurşunla kaplanmış, enfes güzellikte ince işçilik söz konusu. Barok motifler ise tarifsiz bir güzellik sunuyor. Görmeniz gereken ibadethanelerden.

Tevafuk bu ya… Adalet için dua ederken, Mevlana’nın türbesine Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de geldi. “İnnallahe adilun. Yuhibbul adile / Allah adildir. Adil olanları sever.” Adalete davet hakka davettir. Kelam-ı kerimleri üşüşüyor aklıma…

Kozmopolit bir kent olduğu halde neredeyse hiç polis görmediğim, huzurlu bir kent…

Konya aslında kent kimliğini değil de, şehir kimliği taşıdığı gerçeğini gözler önüne seriyor. Bugünün kent olgusundan iyice yorulmuş sıkılmış insanı; hem modern konforlu, hem de kirlenmemiş sahici yaşama alanları arıyor. Konya, bu duyguyu ve rahatlamayı ruhen vermesi açısından son on yılın en çok göç alan şehri.
 Hem en çok göçü alıyor hem de Türkiye’nin tek gecekondusuz yerleşim birimi olmayı başarabiliyor.

Bu arada; 15. Uluslararası Konya Mistik Müzik Festivali, 20-30 Eylül 2018 tarihleri arasında Mevlâna Kültür Merkezi Sultan Veled Salonu ve Selçuklu Kongre Merkezi’nde yapılacak. 12 performans/konser olacak. Meraklılara duyurulur. Konserler, saat 20.30’da başlayacak, ücretsiz izlenebilecek. 15. ULUSLARARASI KONYA MİSTİK MÜZİK FESTİVALİ – Konya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz